Popüler Sinema

Peki, bugün ikisi de' yaratıcı oyuncu' olarak anılan Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet arasındaki kimyanın kalplerimizi üzmesinin sırrı ne?

İnsanoğlu, doğaya meydan okuyarak egemenliğini kabul ettirme sürecinde, zaman zaman hırslarına ve zaaflarına yenik düştüğü için çok zayiat vermekte. Bu kaçınılamaz bir olgu ve içinde çokça da dramatik hikâye barındırmakta. İşte James Cameron, insan doğasından kaynaklı, kolayca kırılabilen zayıflıklar ile en güçlü yaşam kaynaklarından olan 'onulmaz aşk'ı aynı yazgı çizgisinde bir araya getirerek görselliği ve duygusallığı çok güçlü bir yapıtı gerçekleştirdi.

1912 Nisan'ında, Southampton'dan New York'a yol alırken bir buzdağına çarpan ve içindeki 2224 kişiden 1514'ünün ölümle buluşmasına neden olan RMS Titanic, üçüncü sınıf yolcularını düşlerine taşıyan, zenginleri de cennetteler gibi ağırlayan bu 'dev' neden bu kazayı geçirdi? Basit: Geminin varış limanına planlanandan çok daha erken ulaşması ile kavuşacağını umduğu şöhret arasında doğru orantı kuran şirket yetkilisi, yaşlı kaptanın gururunu tehditkârca okşayarak buz denizinde maksimum hızla seyir sağladı. Ve manevra kabiliyeti düşük Titanic'in gözcüleri, dalgasız denizde bir ölüm davetiyesi gibi duran aysbergi son anda fark ettiler... Peki, aşk bunun neresinde?

Aşk, uçuk, aykırı,' hayat denli renkli' genç -yoksul ressam Jack Dawson (DiCaprio) ile mecburen maddi bir evlilik yapmak zorunda olduğu zengin nişanlısı Caledon Hockley'den de (Billy Zane), mensubu olduğu aristokrat sınıfın çürümüş tekdüzeliğinden de nefret eden Rose DeWitt Bukater (Winslet)arasında gelişiyor. Sınıflar arası ayrımı silerek, kısa sürede tutku ve şefkat ile onları saran aşk, böyle bir felaketin ortasında kalp atışlarımızı en güçlü biçimde hızlandırıyor; heyecanımız ikiye katlanıyor.

Sır tam da burada: Aşk için çarpan kalpler durmamalı! 

Cameron, kitle sinemasının o bilinen formüllerini yeniden keşfetmiyor; ancak, bu formülleri, ileri teknolojiyi sonuna dek 'sömürerek' sarsıcı bir görsel - işitsel görkeme dönüştürüyor. Yaşamamızın birincil nedeni aşk ile geri dönülemez tek gerçek ölümün randevusundaki o 'güzelliği' ve hüznü kazıyor yüreklerimize. 

Kuşkusuz, yönetmen, beyazperdenin o yıla dek gördüğü en kaotik felaketin gerçekliği içinde seyirciyi de bir gemi yolcusu gibi bu ölüm kalım mücadelesine dâhil etmesini biliyor. Yüzlerce insanın batan gemide 'eşitlenerek' umutsuzca çırpınmaları arasında nefes almakta zorlanabiliyorsunuz: Rose'un suların hızla kapladığı alt katlarda tek başına yaşadıkları en korkunç kâbuslarla eşdeğer değil mi?

Oscar ödülleri: Film, Yönetmen, Görüntü, Film Kurgu, Görüntü Efektleri, Sanat Yönetimi/Set Dekorasyonu, Kostüm Tasarımı, Ses, Ses Efektleri Kurgusu, Müzik, Şarkı (Céline Dion'dan ""My Heart Will Go On").

Ali Ulvi Uyanık