Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Venedik Film Festivali'nde 5.Gün

Venedik Film Festivali'nde 5.Gün
Yazar: Terrence Malick’in bir dahi oldugunu benim de düşünmüşlüğüm vardır. “Ince Kırmızı Hat”ı Berlin’de seyrettiğimde çok etkilenmiştim. Bir de garip bir ilişkim oldu Malick’le. Gayet nadir film yapan bu yönetmenin filmleri ne zaman büyük bir festivale gitsem beni buldu. İlk Berlinale’mde de ilk Cannes’ımda da Malick yarıştı ve filmi en iyi film seçildi. İlk Venedik’imde yine Malick yarışıyor. Bakalım tarih tekerrur edecek mi? Ben yine Cannes’da olduğu gibi Venedik’te de Malick’in eli boş dönmesi için duacıyım. Bu kez geçen seferkinden daha çok.

 

Malick’in yeni filminin adı “Mucizeye” (To the Wonder). Bu film de tıpkı yönetmenin önceki filmi “Yaşam Ağaci” gibi ağır bir dindarlıktan mustarip. Kamera Malick filmlerinde alışık olduğumuz gibi Samanyolu Tv’de filan gördügüm mucizevi doğa ve batan güneş görüntülerinin peşinde koşuyor durmadan. Tek bir kareye bile çirkin demek mümkün değil. Tek tek bütün karelerde bir şiirsellik bulmak mümkün. Ama bütün bir filme bakınca bu şiirsellik ağir bir yapış yapışlığa, bir ağdalılığa dönüsüyor. Tanrım yahu, kim bir film boyunca kelebekler gibi hoplayıp zıplayan bir kadını seyredebilir ki? Malick’in filminin baş kahramanı kadın üzgün üzgün bakmadığı planlar dışında film boyunca kollarını açıp, kırlarda kelebekler gibi zıplıyor! Olacak şey değil! Hakikaten olacak şey değil! Bir önceki filmiyle hem Cannes’da Altın Palmiye’yi hem de FIPRESCI’nin en iyi film ödülünü alan, bütün eleştirmenlerin bayıldığı yönetmen bu mu?   

 

Sinemadan ögrendiğim en birinci şey, ‘mutluluk’un birbirinin üzerine su sıçratmak olduğuydu. Malick’in mutluluk tasviri de bu işte: Çiftler ya hoppidi zippidi zıplıyorlar ya da birbirlerini ıslatıyorlar. Ya mutsuzluk? Dalgın dalgın yürürsün, biraz mutfak eşyası kırarsın, bu da mutsuzluk olur işte.

 

İnanmak ise tabii öyle kolay değil. Filmde Xavier Bardem’in canlandırdığı, inancıyla barışık olmayan, tanrıyı sorgulayan bir rahip de var. Var da ne oluyor? Hiç! Öyle dolanıyor Bardem. Filmin asıl konusu ise söyle. Amerikali bir erkekle Fransız bir kadın Paris’te mutlu mesut dolandıktan sonra Amerika’ya geliyorlar. Adam bir süre sonra eski bir kız arkadaşıyla kadını aldatıyor. Kadın Fransa’ya dönüyor. Kadının bir de önceki evliliğinden kızı var. Sonra kadın geri dönüyor. Bu sefer o adamı aldatıyor. Bolca güneş batıyor, sular aktıkça akıyor, yüce rabbim neler de yaratıyor! Sevgi, sevgi, sevgi, o da akıyor bitmez tükenmez bir kaynaktan. Arada bazı krizler oluyor tabii, e olacak o kadar. Bir de kader kurbanı fakirler var, onları da unuttuğunu sanmayın yönetmenin! ““Yaşam Ağacı”nı bu kadar beğendiniz madem, bende bundan daha çok var” demiş gibi Malick. Bizi Malick’ten kim koruyacak, biz eleştirmenler bu yeteneğe sahip olmadığımıza göre? Tanrı desek o da herhalde Malick’ten yana çıkar, benden yana çıkacak değil ya!?  

 

 

 

Cüneyt Cebenoyan

 
twitter.com/cuneytcebenoyan

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter