Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Kabakçığın Hayatı / Animasyon deyip geçmemeli

:: Videolar Kabakçığın Hayatı / Animasyon deyip geçmemeli
(7.0/10)
Üye: Melis Zararsız
Popüler animasyonlarda alışık olduğumuz bir tempoya sahip değil Kabakçığın Hayatı, hatta oldukça ağır bir tempoya sahip olduğunu söylemeliyiz. Sonsuz saygıyı hak etse de, bir stop-motion olarak – madem kıyas ettik - Koralin kadar etkileyici bir teknik görebileceğinizi de söyleyemem açıkçası bu filmde.

Bu hafta vizyona girme şansı bulmuş olan İsviçre, Fransa ortak yapımı stop-motion animasyon film Kabakçığın Hayatı(Ma vie de Courgette)’nı 2016 Antalya Film Festivali’nde izleme fırsatı buldum. Filmi “herhangi bir animasyon film” diyerek es geçmenizi önermem çünkü her şeyden önce Cannes’da “Yönetmenlerin On Beş Günü” bölümünde prömiyerini yapmış, İsviçre’nin ise Oscar adayı olmuş bir yapımdan bahsediyoruz. İşin havalı kısmını geçecek olursak, es geçilmemesi gerektiğini düşünmemin bir başka sebebi bu 65 dakikalık kısa ama etkileyici filmin, başta da belirttiğim üzere bir stop-motion, hem de hikayesini anlatmakda son derece başarılı bir stop-motion olması. Bir üçüncü sebep ise hikayenin doluluğu…


 

Bilenler bilir ama yine de küçük bir bilgi geçelim. Stop-motion, objelerin (genelde kuklalar, oyuncaklar, oyun hamurundan yapılmış modeller) durağan her bir hareketlerinin tek tek kameraya fotoğraf şeklinde kaydedilip sonra bu fotoğrafların ardarda dizilip oynatılmasıyla sanki hareket ediyorlarmış gibi gösterilmesi tekniğidir. Yani, bildiğiniz deli işidir! Bu deli işi şahsen şapka çıkarttığım ve her örneğine aşık olduğum bir teknik. Stop-motion, Amerika'da gelişmiş olan çizgi filmin aksine, gölge oyunları ve kukla geleneğine sahip olan Orta Avrupa’da daha fazla kullanılmış bir teknik. Uzak Doğuda, özellikle Japonya'da da çok fazla kullanılıyor. Bu teknikle yapılmış animasyonların en bilindikleri ise Tim Burton imzalı Nightmare Before Christmas (Noel Gecesi Kabusu), Corpse Bride (Ölü Gelin) ile Frankenweenie, Adam Elliot imzalı Mary&Max, Henry Selick imzalı Koraline (Koralin ve Gizli Dünya)…


 

Haftanın önemli filmlerinden olduğunu düşündüğüm Kabakçığın Hayatı’na dönecek olursak, senaryosunu Tomboy'un yönetmeni ve senaristi Céline Sciamma’nın yazdığı bu Fransızca animasyon, Koralin gibi eğlenceli olduğu kadar karanlık ve depresif yanları da olan bir film.  Hatta Koralin’le benzeşen bir “yalnız çocuk olma” temasını da gözlemleyebiliriz filmde. Kabakçık (Courgette), 9 yaşında bir erkek çocuğunun takma adı aslında. Annesi aniden ölüyor ve Kabakçık bir yetimhaneye yerleştiriliyor. Polis memuru Raymond ise Kabakçık’ı çok seviyor, adeta uzaktan da olsa ona babalık duygularıyla yaklaşıyor. Fakat Kabakçık, annesini kaybetmenin ve yabancı bir mekanda, bilmediği çocuklarla olmanın mutsuzluğunu tüm mimikleriyle (hamur mimikler) seyirciye geçirmeyi başarıyor. Yetimhanede onunla ters giden bir çocuk da var, ondan çekiniyor ve kimselere güvenmiyor Kabakçığımız, oldukça içine kapalı. Kendi yaşlarında bir kız var, ondan çok hoşlanıyor ama bunu da belli edemiyor. Fakat bir süre sonra yetimhanede bazı olaylar cereyan ediyor ve çocuklar bu olaylar esnasında birbirlerine güvenmeyi, sevgiyi, dost olmayı öğreniyorlar. Aslında buradaki tüm çocukların terkedilme dahil olmak üzere pek çok travmaları var malum ve hepsi çok küçük, hepsi de yaşadıklarıyla baş etmeye çalışırlarken kader onları bir araya getirmiş. Bu birlikteliği avantaja çevirmek onların elinde.


 

Popüler animasyonlarda alışık olduğumuz bir tempoya sahip değil Kabakçığın Hayatı, hatta oldukça ağır bir tempoya sahip olduğunu söylemeliyiz. Sonsuz saygıyı hak etse de,  bir stop-motion olarak – madem kıyas ettik -  Koralin kadar etkileyici bir teknik görebileceğinizi de söyleyemem açıkçası bu filmde. Fakat hikayenin çarpıcılığı, çocuklar kadar büyüklere de temas eden, sosyal gerçekçi yaklaşımı, filmi benzerlerinden ayırıyor doğrusu.  Çocuklukta yaşananların bireylere etkisi, bu travmaları atlatırken çevre faktörünün önemi, anlaşılma duygusu, dostluk… Filmin sonunda Kabakçığın ve kankalarının büyüdüklerinde neler yapıyor olabileceklerini düşünmeden edemeyecek, polis memuru amcaya da sıkıca sarılmak isteyeceksiniz. 

 

Twitter.com/blossomel

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Betül Günay: "Troya, eski bir hikâye...

Betül Günay: "Troya, eski bir hikâye...

Fırat Sayıcı

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Fırat Sayıcı

Atilla Erkmen: "Bu yılki temamız Tra...

Atilla Erkmen: "Bu yılki temamız Tra...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter