Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

THE LOBSTER - Toplumun yapı bozumu

:: Videolar THE LOBSTER - Toplumun yapı bozumu
(7.0/10)
Üye: Murat Duygu
Yönetmen Kynodontas filminde aile üzerinden yunan toplumunun içinde bulunduğu duruma bakış atarken, The Lobster’da da ise, tıpkı global oyuncu seçimi gibi genel olarak bir dünya toplumu kurgusu oluşturuyor.

Küresel sinema çevrelerinde dikkatleri üzerine çeken 2009 yapımı Yunanistan filmi “Kynodontas” (Köpek Dişi) yabancı dilde en iyi film dalında oscara aday gösterilince, filmin yönetmeni Giorgos Lanthimos’ın yeni işi merakla beklenen listesine çoktan girmişti bile. Yönetmenin alamet-i farikası olan filmleri, mümkün olduğunca az diyalogla çok şey anlatan, alternatif bir gerçeklik yaratmaya çalışan, alegori ve metaforları kullanarak farklı okumalara açık ve normal sinema izleyicisine ise garip gelebilecek hikâyelerdi. Öyle ki kendi yönetmese de, sadece oyuncu olarak dâhil olduğu 2010 yapımı “Attenberg” filmi bile bariz Lanthimos garipliği içerir. Kynodontas,  dış dünyayı anne babalarının onlara öğrettiği kadarıyla tanıyan ve evden hiç çıkartılmamış üç kardeşin hikâyesi idi. Hatta objelerin isimlerini bile değiştirerek dili yapı bozuma uğratır bir şekilde izleyiciye sunuyordu film. Yönetmenin ikinci filmi olan “Alpeis” (Alpler)’in yakınlarını kaybeden insanlara verilen (ölen kişinin yerine geçmek gibi) bir hizmet üzerine kurulu öyküsünden sonra bu defa yeni filmi The Lobster’da hayli ilginç bir hikâye anlatmakta. Yönetmenin yıldız oyuncularla ve ilk kez İngilizce çektiği film, bekâr olmanın yasak olduğu hatta cezalandırıldığı bir alternatif gerçeklikte geçiyor. Filmin konusunun anlatılırken farklı kaynaklarda alternatif bir gelecek öyküsü diye bahsedilmesini doğru bulmuyorum, çünkü bu bir distopya öyküsü değil. Bence film daha çok uzak doğu kültüründeki insanların hayvanlara dönüşebilmesinden de faydalanan bir alegori sunuyor bize. Ayrıca filmde zaman ve mekân kavramlarının belirsiz olması da bunu destekler nitelikte. Yönetmen Köpek Dişi filminde aile üzerinden Yunan toplumunun içinde bulunduğu duruma bakış atarken TheLobster da ise, tıpkı global oyuncu seçimi gibi genel olarak bir Dünya toplumu eleştirisisunuyor. 

 

 

Filmin öyküsüne gelecek olursak, kahramanımız David (CollinFarrell) bekâr olmanın yasak olduğu bir toplumda yaşamaktadır, karısı ölünce diğer herkes gibi eş bulana kadar barınabileceği bir otele yerleşir. Otelin yalnızlar ve çiftler olarak ikiye ayrılan sakinleri arasından kendi özelliklerine uygun bir partner bulabilirse çiftlerin imtiyazlı dünyasına geçebilecek, eğer bulamazsa önceden belirlediği bir hayvana dönüşmek zorundadır ve bunun için sadece 45 gün süresi vardır. Otelde edindiği yeni arkadaşları özellikleri “Aksak” (Ben Whishaw) ve “Peltek” olan (John C. Reilly) ile birlikte kendilerine uygun birer partner bulmak için fırsatları değerlendirmeye çalışırlar. Çift olmak için uyum içinde olmak gerekmektedir, hatta bu yüzden “Aksak” olan“ara sıra burnu kanayan” kadınla uyuşabilme amacıyla kendi burnunu kanatmaya başlar. 

 

The Lobster, toplumun yalnızlık karşısındaki tutumunu, otelde kalanların ormana kaçan“yalnız gezenleri” avlayarak ekstra gün kazanması üzerine kurulu düzen üzerinden anlatarak buna tahammül edilemediğini gösteriyor. Lanthimos, filmi ikiye bölerek ilk yarıdaki yabancılaşma duygusunu, yansımasını gösterir bir şekilde doğaya dönerek kırmaya çalışmış. İkinci yarısında ise David, çift olabilmek için numara yaparak “duygusuz kadının” partneri olur ama onun acımasızlığı karşısında vazgeçerek ormana kaçar ve burada daha önce kaçanlardan oluşan komüne kabul edilir. Burada devreye komün lideri (Lea Seydoux) ve David’den hoşlanan “miyop kız” (Rachel Weisz) girer ve film bambaşka sulara yelken açar. Otelde insanlara çift olmaları dayatılırken ormanda ise, gönül ilişkileri ve yakınlaşma yasaktır. Otelden kaçıp bu yeni topluluğa dâhil olan David burada gönlünü kaptırır ama yine karşısına kurallar çıkmıştır. 


 

The Lobster’ın ikiye bölünmüş olan hikâyesindeki belirsizlik, anlatım gücünü kaybettiriyor gibi görünse de, bu durum yönetmenin bilinçli tercihinden kaynaklanıyor. Finalde ise Lanthimos, Kynodontas filminin son sahnesine benzer bir şekilde seyirciyi yine bir belirsizliğin içinde bırakıyor.

 

Twitter.com/muratduygu

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Cüneyt Karakuş: "Bu filmde ses rengi...

Cüneyt Karakuş: "Bu filmde ses rengi...

Fırat Sayıcı

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Fırat Sayıcı

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter