Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

The Founder / Kapitalist Olmak ya da Olmamak

:: Videolar The Founder / Kapitalist Olmak ya da Olmamak
(8.0/10)
Üye: Müge İbrikçi
The Founder, The Social Network (Sosyal Ağ, 2010) gibi bir fikir çalınarak nasıl sıfırdan zirveye yükselinilir tarzında bir hikaye anlatıyor. Yapımın en başarılı olduğu kısım, Kroc’a filmin yarısına kadar sempati duymamızın sağlanması ve sonrasında ise nefret uyandırabilmesi.

Son zamanlarda gerçek hayat hikayelerine yönelen John Lee Hancock, yine biyografik bir çalışma ile izleyici karşısına çıkıyor. Fast food sektörünün devi “McDonald's”ın kuruluş ve yükseliş hikayesini aktaran The Founder, aslında “Amerikan Rüyası”nın gerçek yüzünü de gösteriyor. Zeka ve çok çalışmayla küçük bir büfe açan Dick ve Mac McDonald kardeşlerin sıfırdan yükselmeleri hayal edilen Amerikan rüyası ama Ray Kroc’un içten pazarlıklı ve acımasızlığın hakim olduğu zirveye tırmanma hikayesi ise gerçek Amerikan rüyası. Film, McDonald kardeşlerin yerine Ray Kroc’u başrole taşıyarak bizim aşina olduğumuz kapitalist şirket devlerinden biri olan McDonald's’ın hikayesini anlatıyor.


 

80’li ve 90’lı yıllardaki popülerliğini yitiren Michael Keaton, 2014 yılında Birdman or (The Unexpected Virtue of Ignorance) filmiyle muhteşem bir geri dönüş yapmıştı. Spotlight (2015) ile yerini sağlamlarken The Founder ile iyi işlerde yer almaya devam ediyor. Filmde Ray Kroc’u canlandıran Keaton, ustalık gerektiren bir rolün altından başarıyla kalkmış. Ivır zıvır ürünler pazarlamaya çalışarak hayatını kazanan Kroc’un son işi milkshake makinesi satmaktır. Pek başarılı olduğu söylenemez ama çevresindekilerin onunla alay etmesine ve karısının ona güvenmemesine rağmen bıkmadan usanmadan ortaya yeni fikirler atmaya devam eder. Tahmin ettiğinden fazla sayıda milkshake makinesi almak isteyen McDonald kardeşler ile tanışınca her zamanki gibi aklına harika bir fikir gelir. Arabaya yemek servisi modelinden daha hızlı olan McDonald kardeşlerin fikrini kullanarak bayilikler satmak. Ama işler Kroc’un düşündüğü kadar kolay olmayacaktır. Çünkü fast food işi olmasına karşın Amerika’nın en nezih restoranlarından biri olan “McDonald's”ın sahipleri yaptıkları işin ruhunun bozulmamasını ister ve bir sürü kurallar koyarlar. Sürekli yeni ve karlı bir fikirle ortaya çıkan Kroc, hüsranla karşılaşınca kendi imparatorluğunu kurabilmek için elinden geleni ardına koymayacaktır.


 

McDonald kardeşler, aslında tam bir aile şirketi kafasıyla çalışan iyi niyetli iki kardeştir. Dick işin matematiğine, Mac ise ruhuna önem verir. Müşterilerin de kendileri gibi olduğunu düşünüp ailelere yönelik, temiz ve nezih bir ortam yaratırlar ve rüyalarının bozulmamasını isterler. Kroc ve McDonald kardeşler arasındaki zihniyet ayrılığı milkshake ile çok rahat anlaşılabiliyor. Toz milkshake ürününü kabul ettirmeye çalışan Kroc, reddedilir. Çünkü içinde süt yoktur ama Kroc, bu karlı düşünceyi kabul etmemelerine anlam veremez. Bir nevi Kroc sudan, McDonald kardeşler ise sütten yapılmış “milkshake”tir. Tadının aynı olması yeterli değildir önemli olan içinde doğruluğun ve emeğin olmasıdır.


 

The Founder, The Social Network (Sosyal Ağ, 2010) gibi bir fikir çalınarak nasıl sıfırdan zirveye yükselinilir tarzında bir hikaye anlatıyor. Yapımın en başarılı olduğu kısım, Kroc’a filmin yarısına kadar sempati duymamızın sağlanması ve sonrasında ise nefret uyandırabilmesi. Bu iki duyguyu, izleyiciye iki saatlik süreçte aktarması, filmin gerek senaryosunun gerek ana karakterlerinin iyi işlendiğinin bir göstergesidir. Ama filmin en büyük eksikliğinden de bahsetmek gerekir. Önemli bir karakter olmasına rağmen Laura Dern’in canlandırdığı Kroc’un eşi, çok yüzeysel anlatılmış ve ayrıca Patrick Wilson ile Linda Cardellini’nin canlandırdığı karakterler de figüranmış gibi bir izlenim bırakıyor.


The Founder'ı özellikle restoran işine girmek isteyenlere tavsiye ederim. Biri etik olan, diğeri ise kapitalist düzenin iç yüzünü anlatan iki yöntemi de tüm açıklığıyla izleyiciye aktarıyor. Bir restoran zincirinin gerçek tarafını gördükten sonra hamburgerinizden bir ısırık, kolanızdan da bir yudum aldığınızda McDonald kardeşleri bir kereliğine de olsa düşünmenizi isterim. Ya da filminin üstüne Super Size Me (Şişir Beni, 2004) filmini izleyerek fast food zincirlerine karşı bakış açınızı perçinleyebilirsiniz.

 

Twitter.com/mugeibrikci

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Fırat Sayıcı

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Fırat Sayıcı

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter