Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

DELİBAL - Aşk satar

:: Videolar DELİBAL - Aşk satar
(6.0/10)
Üye: Hüseyin Eken
Senaryo klişe de olsa, yakışıklı bir jön ve güzel bir kadınla aşk filmi her zaman satar. Çünkü beğeniyle sevgiyi birbirine karıştırdığımız, aşkın yerini hoşlantıların aldığı, cinselliğe dayanan ilişkilerin aşk diye adlandırıldığı günümüzde gerçek aşk kırıntılarını beyazperde de görmek ruhumuzu okşuyor.

Gişe başarısının endekslendiği iki klişe; ya güldüreceksin, ya ağlatacaksın. Birincisi ikincisine göre daha kolay olduğundan gişede daha rağbet görüyor. Güldürmek kolay, ağlatmak ise zor. İş ağlatmaya gelince riske giremeyen senaristler ve yönetmenler kolaya kaçıp işin değişmez formülüne sarılıyorlar. Yani klişenin dibine. Yakışıklı erkek, güzel kız, imrenilecek bir aşk, ver birde hastalık ve ölüm işte sana gözyaşı. Tamam, belki Amerika’yı yeniden keşfetmeyeceğiz ama, en azından orijinallik katacak bir hikaye ile süslenebilir filmler. Detaylarda klişeden kaçınılabilir fakat maalesef bunu başaran pek az yerli film var. Onlarda zaten kendi türünde gişe rekorunu kırıyorlar. (Mahsun Kırmızıgül’ün Mucizesi gibi)


 

Evet yine klişe bir aşk filmi karşımızda. Delibal, dizi yönetmenliğinden gelen Ali Bilgin’in ilk sinema filmi. Yönetmenlik açısından bakarsanız diziler işin zanaat yanı, sinema ise sanat yanıdır. Sanatçının zanaat yapması kolaydır. Ama zanaatkârın sanat yapması öyle pek kolay değildir. İşin teknik kısmını bilen biri diziyi götürebilir. Mesela görüntü yönetmenlerine diziyi bırakırsanız çok fazla aksamaz. Ama film yapması öyle pek de kolay değildir. Delibal’da yönetmen biraz işin zanaat kısmında kalmış diyebiliriz. Buna senaryonun klişeliği de eklenince, geriye sadece oyuncu popülaritesi ve performansıyla işi götürmek kalıyor. Delibal’ı da kurtaran bu zaten.


Hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip Çağatay Ulusoy, bu filmde kendini aşmış diyebiliriz. Karakterinin değişimini çok iyi ayarlamış. Duygu patlamalarını, inişleri çıkışları, gel-gitleri doğru ritimde kullanmış. Ancak senaryodaki eksiklikler karakter düşmelerine sebep olmuş. Delibal’ın hastalığını neredeyse hiç görmüyoruz, üstelik ne olduğu anlaşılmıyor bile. Füsun karakterini oynayan Leyla Lydia Tuğutlu da dizilerden tanıdığımız bir oyuncu. O da karakterini iyi oturtmuş. Özellikle filmin ilk bölümünde aşk sahnelerindeki naifliği, kendisine verilen rolü çok doğru yorumladığını gösteriyor. Ancak son bölümde, oyunculuğu düşüşe geçiyor maalesef.  Yan rollerdeki ise oyunculara söylenecek pek  bir şey yok. Özellikle anne ve babalarını oynayan Hüseyin Avni Danyal, Nazan Kesal, Mustafa Avkıran rollerinin gereğini layıkıyla yapmışlar.


 

Yazının başında söylediğimiz gibi, senaryo klişe de olsa, yakışıklı bir jön ve güzel bir kadınla aşk filmi her zaman satar. Çünkü beğeniyle sevgiyi birbirine karıştırdığımız, aşkın yerini hoşlantıların aldığı, cinselliğe dayanan ilişkilerin aşk diye adlandırıldığı günümüzde gerçek aşk kırıntılarını beyazperde de görmek ruhumuzu okşuyor. Belki de imrendiğimiz aşklarla tatmin olmaya çalışıyoruz. Sevgi sonunda yanmayı getirir, beğeni ise sonunda kaçmayı. Beğenme bir tür “hobi”dir. Bazen ömür boyu sürer, bazen birkaç yıl, bazen birkaç ay. Oysa sevgi ve aşk tek olmaktır, onda yok olmak. İşte bunun özlemidir aşkı sattıran.

Twitter.com/huseyin_eken 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter