Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Wonder Woman

Wonder Woman
(6.0/10)
Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

‘Hollywood’da harç bitti yapı paydos’tan önceki son çıkış olan süper kahraman filmleri kuşağımız bu yaz açılışını DC’nin Wonder Woman’ı ile yapıyor.  Kasım 2017’de vizyona girecek Justice League’den önce Warner Bros.’un sinemaseverlerin ağzına bir parmak bal çalma marifeti olan Wonder Woman’ı kendisine has bir serinin ilk filmi olarak da yorumlamak mümkün. Zira Batman v Superman: Adaletin Şafağı filminde sürprizlerle karşımıza çıkan Wonder Woman’ın geçmişine, asıl köklerine yolculuk olarak özetleyebileceğimiz bu ilk film, 100 senelik bir hikaye dağarcığına da kapı aralıyor. 

 

Filmin açılışı Wayne Enterprises’dan gelen özel bir hediye ile başlıyor; Adalet Şafağı’ndan hatırlayacağımız siyah beyaz eski bir fotoğrafın yeniden karşımıza çıktığı bu sahnede Diana (Gal Gadot) ile seyirci olarak biz de geçmişe dönerek, çizgi roman serisinden bihaber olsak da karakterin mitolojik köklerini, yaratılış efsanesini ve beraberinde gelenleri tek tek öğrenme şansı buluyoruz. Açıkçası milyarder mucit Batman’den ya da Kriptonlu Superman’den çok daha ilginç bir geçmişe sahip olan Amazon Prenses Diana’nın – 1970’lerde çekilmiş 3 sezonluk bir tv serisi ve tv filminin haricinde- bu kadar ihmal edilmesine bir kadın olarak içerledim! 

 

Wonder Woman’ın yaratıcısı Harvard Üniversitesi mezunu psikolog Dr. William Moulton Marston  verdiği bir röportajda demiş ki “Bu karakater hem Superman’in tüm güçlerine, hem de iyi ve güzel bir kadının alımına sahip olacak”*. Bu tek cümlelik açıklama bile erkek egemen sinema/popüler kültür tüketimi evreninde Wonder Woman’ın neden göz ardı edildiğini anlamaya yeter! 21. yy feminizmini Wonder Woman’ı bile savunmaya mecbur bırakan sisteme eleştirilerimiz bir yana, film gerçekten de uzun bir süredir ihtiyacımız olan adalet duygusu, merhamet, naiflik, sevginin iyileştirici gücü, insanoğlunun içindeki iyiye inanma hümanizmi gibi kavramları vermesi açısından umut verici. 

 

Öte yandan ümidimizi Zeus’un inatçı Amazon kızına bağlayacak kadar çaresizken, filmin senaryo ve teknik anlamda göze batan yanlarını da sıralamak lazım. Senaryonun 100 yıllık bir kapı araladığını başta söylemiştik; I. Dünya Savaşı’nın son dönemecine kurgulanan hikayede, Cennet Adası Themiscyra’dan günümüze transfer olan Prenses Diana, kendisini öldürmek ve insanlığın çektiği tüm acılara son vermek için savaş tanrısı Ares’i ararken, hem içine düştüğü evreni, hem de kendi güçlerini keşfetmeye çalışıyor ve sürprizbozan vermeyelim ama neredeyse savaşın gidişatını etkileyecek mevzulara bulaşıyor. İnsan da sormadan edemiyor, yavrum kuzum bu kadar beceriklisin madem II. Dünya Savaşı neden çıktı, neden Nazileri de engelleyemedin? Ya da şimdi Suriyeli çocuklar ölüyorken neredesin? Yakın geçmişten gerçek, tarihsel ve kanıtlara dayanan bir olgu – bkz. Almanların biyolojik ve kimyasal silah testleri-  ile mitolojik, Tanrısal güçleri olan bir karakteri aynı öyküde harmanlarsan sorusu da gelir tabii. Neyse belki de Wonder Woman II’de cevaplarımızı alırız! 

 

Öyküyü destekleyen yan karakterlerin şematize haline girersek, sular daha da derinleşiyor. Alman ordusunun ünlü kadın kimyageri  Dr. Maru’dan (Elena Anaya) tutun da, gizli ajan Steve Trevor’un (Chris Pine) sekreteri Etta’ya (Lucy Davis) kadar neredeyse tüm yan karakterler beyaz Amerikan zihniyetinin kurbanı; belki Kızılderili Şef ve Arap Sameer biraz sıyrılabilir o da belki…    

 

Teknik açıdan ise Wonder Woman biraz kafa karıştıran bir film; bazı sahnelerde greenbox ve CGI efektleri böyle bir prodüksiyondan beklenmeyecek kadar göze batarken, yine CGI olduğu su götürmez bazı sahnelerde ise gerçeklik duygusu ağır basıyor.  Biraz iki arada bir derede… 

 

Çizgi roman orijinine göre oldukça doğru bir kasting ile seçilen Gal Gadot’ın Wonder Woman koltuğundaki yerini bu filmle iyice sağlamlaştırdığını şimdiden dile getirebiliriz. Zira DC’nin başat 3 iyi karakterinden biri olmasına rağmen, sinema yapımcıları tarafından gereken ilgiyi göremeyen Wonder Woman, sürekli ‘reset atılan’ erkek süper kahraman üçlemelerine en azından bir renk, bir nefes getirecek gibi duruyor. 

 

“Erkek doğrayan, bilge ve güçlü Amazon” ihtiyaçlarımızı140 dakikalık süresiyle fazlasıyla yerine getiren Wonder Woman filmi en azından taze bir seriye başlangıç olarak ümit verici bir yapım. Feminist eleştiri açısındansa söylenebilecek pek çok şeyi başka bir incelemeye bırakalım…


twitter.com/duygukocabayli

Etiketler: wonder woman, eleştiri

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter