Popüler Sinema

Son dönemde, Altın Küre ve Akademi ödüllerinde “En İyi Yabancı Film” dalında adaylığa yakın olmasıyla adından bir hayli söz ettiren Mustang, küçük bir sahil kasabasında akrabalarıyla yaşayan beş kız kardeşin toplum ve mahalle baskısının yarattığı nahoş durumlar ile baş etmeye çalışmalarını anlatıyor. Kız kardeşler konsepti ve toplum baskısıyla savaşma yönleriyle filmin Sofia Coppola’nın yönettiği 1999 yapımı “Virgin Suicides” ile benzerlikler içerdiğini söylemek mümkün. Söz konusu filmde kızlar soğuk, gizemli ve uzaktan izlediğimiz portreler gibi görünüyorlardı. Mustang ise bu noktada farklı bir özelliğe sahip diyebiliriz. Kız kardeşler çoğu zaman sanki rol yapmıyorlarmış gibi doğallar. Kimi zaman “found footage” türü bir film izlediğimiz hissine bile kapılabiliyoruz. Aynı zamanda, filmin adına yaraşır bir şekilde devamlı hareket halinde olmaları, onları özgürlüğüne kavuşmaya çalışan bir atın beş parçası gibi algılamamıza neden oluyor.i

Filmin ana eleştirisinin, ilerleyen bölümlerinde “Night of The Living Dead” adlı filmdeki zombiler derecesinde bir korku unsuruna dönüşen muhafazakarlığın ve ataerkil toplumun gereksiz baskısı ile ilgili olduğu kolayca göze çarpıyor. Bu amacıyla da takdire değer olduğunu kabul etmek gerek. Kız kardeşlerin gayet doğal yansıtılması ise, bir diğer başarılı yönü. Özellikle en küçük kız kardeş Lale rolündeki Güneş Şensoy oldukça başarılı. Tüm bunların yanında filmin kimi eksik yönleri de mevcut. Olaylar çok hızlı ilerliyor ve bu da başka bir olaya tam yoğunlaşamadan bir başkasına geçiş yapılmasına neden oluyor. Bir başka eksik yönü ise, bazı kardeşlerin kaderlerine boyun eğmeyerek cesur bir tavır sergilerken, diğerlerinin daha itaatkar biçimde ve mutsuz şekilde yaşamayı kabul ediyor olması. Bu durum filmin genel isyankar atmosferini biraz zedeliyor. Yine de, filme hüzün unsuru katmak amacıyla senaryoda böyle bir yol izlendiğini düşünmek mümkün. Filmin kötü karakterleri olarak düşünebileceğimiz tutucu toplum üyelerinin ise, kimi zaman fazla yapay ve aşırı tepkiler içeren diyaloglar kurduğunu da belirtmek gerek. Diğer bir deyişle, filmdeki anlatım sorunu, kız kardeşlerin kendi dünyalarıyla ilgili değil, daha çok dış dünyayla yaşadıklarıyla alakalı.

Deniz Gamze Ergüven’in ilk uzun metrajlı filmi olan Mustang, teknik yönden bazı eksiklere sahip olsa da, seyredenlere vermek istediği güçlü sosyal mesajları, doğal, samimi yaklaşımı ve toplumun aksayan yönlerini eleştiren cesur yönü ile  takdir edilmeye ve seyredilmeye değer bir film.

Twitter.com/ipekworld