Popüler Sinema

Paylaş
Röportajlar

Engin Günaydın: "Demirkubuz bir hoca gibi!"

Engin Günaydın: "Demirkubuz bir hoca gibi!"
Üye: Merve Genç Zeki Demirkubuz'un merakla beklenen son filmi "Yeraltı" bu hafta vizyona giriyor. Senaryosu ve yönetmenliği Zeki Demirkubuz'a ait filmin başrollerinde Engin Günaydin, Nihal Yalçın, Serhat Tutumluer ve Nergis Öztürk yer alıyor.

 

 

Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar" adlı eserinden esinlenen filmde Engin Günaydin'in canlandırdığı Muharrem karakteri üzerinden insanoğlunun yalnızlığına, kendi yeraltında sakladığı kabul görmeyen arzularına ve toplumun dayatmaları nedeniyle yapmak zorunda hissettiğimiz davranışlara tanık oluyoruz.

 

31. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma'nın iddialı adaylarından "Yeraltı"nı Demirkubuz ve Günaydın ile konuştum.  

 

ZEKİ DEMİRKUBUZ:


“Yeraltı” bir serbest uyarlama. Ancak sizce izleyici Dostoyevski'nin Yeraltından Notları'nı ne kadar hissedecek?


Buna esinlenme diyelim. Uyarlama işi epey kafa karıştırıyor. Ruhunu Dostoyevski’nin de peşinde olduğu meselelerden alıyor.. Dostoyevski’nin öfkelerini, yaşamın bize öğretildiğinden ve gösterildiğinden çok başka bir yanı da olduğu konusu elbette görecekler. Ama 1860’ların Rusya’sında o gerçeklikle yazılmış bir öyküyü 2010’ların Ankara’sında görmek açısında elbette aynı şeyi görmeyecekler. Buna şöyle diyelim bir ruhun 150 yıl sonra yeniden bugünkü Türkiye’de ve bugünün Ankara’sında  göstermeye çalışma çabası.

 

Muharrem karakterini yaratım sürecinizden bahsedebilir misiniz? İnsanın hangi yönünü açığa çıkarmak istediniz?


Karakter bir defa filmde de olduğu gibi gerçekliği, tanımı çok güç bir karakter. Bu nedenle de yazarken de yine aynı şey oldu. Ben önce kendimden yola çıktım. Kendimden, zaaflarımdan, akıl dışı yanlarımdan yola çıkarak başka bir hikayenin peşindeydim. Bu, zaman içerisinde “Yeraltından Notlar”ı anımsamama neden olmaya başladı bu aklımdakiler. Sonra dedim ki “ya ben bu romanı yıllardır düşünürüm ve o gün bugün. Buradan git” ve bir anda işte bir yönetmen üzerinden anlatılması düşünülen bir hikaye Ankaralı bir memur haline geldi.

 

Oyuncu seçiminiz nasıl oldu? Senaryoyu yazarken aklınızda olan kişi miydi? Aynı zamanda mekan seçimi de planlıydı değil mi? Neden Ankara?


İlk artık ben bu filmi çekerim ve bu karakteri birinin oynaması gerekir dediğim andaki ilk isim engindi. Şimdi de şöyle düşünüyorum; basiretim bağlansa da Engin olmasaydı bu rolde çok büyük bir eksiklik düşünülemezdi ama hissedilirdi. Ankara da tamamen kitaptaki atmosferin bendeki karşılığıydı. Memur duygusu, büyük caddeler, kış karanlığı ve soğuğu düşününce ilk aklıma gelen yer Ankara oldu. Yani ikisine de de çok tartışmadan karar verdim.

 

Edebiyat damarlı bir sinema yapıyorsunuz diyebiliriz herhalde..Eğer bu düşüncemi doğru bulursanız bunun sebebinin öğrenebilir miyiz?


Özel olarak bunu tercih etmiyorum, kendiliğinden gerçekleşiyor bu. Kendi öykülerimi de yazıyorum aynı zamanda. Ama ben bir öykü anlatmaktan çok insanların önüne bir mesele koymak iddiasında olduğum için bu konuda kendim yazayım, roman olsun, uyarlama olsun, esinlenme olsun diye çok fazla kafa yormuyorum açıkçası. Beni heyecanlandıran bir meseleyi, ülkem hakkında ve insani arayışlar hakkında bana bu fırsatı veren her ne olursa olsun ona yöneliyorum. Bunun hesabını çok yapmıyorum açıkçası

 

Son olarak izleyicilere nasıl özetlemek istersiniz "Yeraltı"nı?


İzleyiciye bağlı bu. Gerçekten gerçeğe merakı olan, gösterdiğini değil de sakladığıyla ilgilenebilen, kendine karşı itirafkar olabilen her insan bence belki dışa ben de böyleyim bu film beni anlatıyor diyemez, demesin de ama gece yattığında bu filmin kahramanı ben de olabilirmişim diyecek diye  düşünüyorum. Böyle klasik anlamda, sinemanın o belirli ideolojik inanışlarına sahip olan bir seyircinin çok ilgisini çekeceğini de zannetmiyorum.

 

ENGİN GÜNAYDIN


Öncelikle sizi Muharrem karakterinde çeken ne oldu? Çünkü bir oyuncu için oynaması zor bir karakter gibi...


ÇoK ilginç bir senaryoydu, daha evvel karşılaştığım bir senaryo değildi, hatta kıskandım. Çok iyiydi. Çok merak ettiriyordu kendini ve filmin sonuna kadar, senaryo aşamasında böyleydi hislerim. Bir de karakter benim hiç oynadığım bir rol değildi ama yapabilir bir halimdi vardı. Aslında kabul ederken  acaba yapamayabilir miyim ki gibi bir endişeyle başladım filme. Çünkü oyunculuk maharetiyle alakalı bir rol değildi. Aslında psikolojik bir film. Muharrem çok dibe vurmuş, hayata küsmüş bir karakter. buna yaklaşmak tabiî ki zor ama uzun süre buna uğraştım. Başında biraz zorlandık ama Zeki problemi çözdü. Çünkü çok hazırlıklıydı. 

 

Nasıl bir set ortamı vardı ve ne kadar sürdü bu zor role hazırlanmak?


Senaryo yazım aşaması çok eski aslında ama biz haziran ayında senaryonun bütümünden yaklaşık  6 ay sonra filmin çekimleri için buluştuk. Ondan öncesinde rolle ilgili konuşuyorduk. Aslında benim bugüne kadar oynadığım en zor roldü ve inşallah altından kalkmışımdır. Çok zor bir roldü.

 

Karakteriniz Muharrem nasıl bir adam, neyin derdini taşıyor sizce? 

 

Muharrem çağın büyük hastalığı yalnızlık belasının içine düşmüş birisi. sadece Muharrem’İn değil genel insanlığın böyle bir sorunr var. Gittikçe insanlar yalnızlaşıyor, ilişkileri zayıflıyor. Aile, komşuluk ve arkadaşlık ilişkileri her anlamda zayıflıyor. İnsanlar yalnızlık batağına düşmüş durumda. Aslında birçok hastalığın nedeni yalnızlık. Obeziteden kansere  hatta şizofrene kadar yani her anlamda aslında hepsinin nedeni yalnızlık ve  bu büyük bir hastalık olarak yayılmaya devam ediyor. Herkes ekonomiden, yeni ev almaktan ya da bankadaki parasından bahsediyor ama yalnızlığından bahsetmiyor. Bunu büyük bir sorun olarak görüyorum ben ve filmde de insanlar kendi yalnızlıklarını görecekler. Filmin ben ne yapıyorum , daha fazla ilişki içerinde olmalıyım ve daha sosyal olmalıyım diye bir kapı açabileceğini düşünüyorum.

 

Klasik bir soru ama Zeki Demirkubuz ile çalışmak nasıldı?

 

Bu hep soruluyor ve ben hep şunu söylüyorum “Okuldaki bir hocanız gibi, size mesleğinizi hatırlatır, sizin akademide öğrendiğiniz her şeyi size hatırlatır ve neden bunları unuttun diye sorar”

 

Röportaj: Merve Genç

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Fırat Sayıcı

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç değil ...

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç  değil ...

Fırat Sayıcı

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter