Popüler Sinema

Film başladığı anda farklı bir şeyle karşı karşıya olduğumu gördüm. Evet film gerçekten Woody Allen’ın hayata bakış açısını gösteren diyaloglarını kullanıyor ve Alice Taglioni’nin canlandırdığı Alice karakteri bu diyaloglarla aforizmalar yapıyor. Ama yine de filmin mesajları Woody Allen’ın taklidi değil. Kendince orijinal bir şeyler çıkartabiliyor. Hem düşünülecek metinler, hem de başarılı oyunculuklar söz konusu filmde. Alice Taglioni canlandırdığı karaktere çok uygun bir fiziğe sahip. Öyle mükemmel bir güzelliği yok. Ama kamera ve yönetmen istediği zaman onu hayatla problemi olan bir kadın gibi gösterebiliyor. Bu iki ruh durumunu da vücudunda taşıyabilmek ancak iyi bir oyunculuk ve çizgi dışı fizik ile olabilir.

Filmde Alice’in peşinde dolaşan erkek karakteri ise Patrick Bruel canlandırıyor. Alice için söylediklerimizi Bruel için de çok rahat söyleyebiliriz. Filmin konusuna gelince Alice gençliğinden itibaren ilişkilerinde problemler yaşayan bir kızdır. Halbuki kardeşi Helene onun tam tersi, bir ortama girdiği zaman erkeklerin dikkatini çeken ve dişiliğini sonuna kadar gösteren bir yapıdadır. Alice lise dönemini Helene’nin gölgesinde geçirir. Yine böyle bir toplantıda karşısına çıkan genç Pierre, Alice’in alışmadığı bir ilgi gösterir kendisine. Alice, Pierre’den hoşlanır fakat saatler geçer ve eve dönme saati yaklaşır. Gecenin bitimine doğru Helene çiftin yanına gelir o anda Helene ile Piere’in arasında bir yakınlaşma olur. Alice durumdan nefret etse de yıllar içinde kardeşi Helene ile elinden aldığı Piere evlenir. Alice yalnızlığıyla hayata devam eder. Babasının eczanesini sürdürür.

Aslında güzel olmasına güzeldir ama hayatı olduğundan daha ciddiye aldığı için etrafında anlaşabileceği bir erkek bulamaz. Ailesi ve özellikle babası onu evlendirmek gibi bir görev üstlenir ve her yalnız erkeği Alice’e yönlendirir. Alice ise bütün bu olayları ve hayatını geceleri odasının duvarına astığı Woody Allen posteriyle canlandırır. Onun filmlerini o kadar iyi seyretmiştir ki duruma göre filmlerinde geçen diyaloglar ile karşılıklı tartışmalar yapar içinden. Babasının çabaları devam ederken evlere ve işyerlerine elektrikli alarm takan Victor, Alice ile tanışır. Victor’un tarzı ilk önce Alice’e itici gelir. Halbuki senarist ve yönetmen Woody Allen’ı Victor’un kimliğinde yaşatmaktadır. Fakat Alice’in duvarındaki Allen posteri ve filmdeki diyaloglar izleyicinin bunu anlamasını biraz zorlaştırıyor. Burada Woody Allen’ın söylemleriyle Victor’un hayat üzerine genellemeleri Alice’in bir iç çatışma yaşamasına sebep olur. En sonunda duvardaki poster Alice tarafından indirilince kimin kazandığı belli olur. Victor, Alice’in hayata karşı duyduğu güvensizlikleri yenmiştir.

Üstelik filmin sonunda Woody Allen’ı da perdede görürüz. Victor daha önce alarm taktığı otelin bir odasının kilitli kalması yüzünden yardım için çağrılır. Victor kapıyı açar karşısında Woody Allen durmaktadır. Bu rastlantıyla Victor Allen’a Alice’den bahseder. Onun Allen’a hayranlığını anlatır ve tanışmaları için ricacı olur. Bir takım gelgitlerden sonra Allen ile Alice karşılaşırlar. Filmde Woody Allen’ın Alice’e söylediği “Victor iyi bir adam, bunu unutma” sözü aslında çok önemlidir. Çünkü filmin başından beri Victor’un Allenvari söylemleri Allen’ın kendisi tarafından tasdik edilmiştir böylece.

Aslında böyle zor bir filmi çeken ve ilk uzun metraj tecrübesi olan Sophie Lellouche bu filmle çık iyi bir sınav vermiştir. Onun diğer filmlerini merakla bekleyeceğiz. Bakalım tek atımlık bir kurşunu mu varmış yoksa Fransız sineması ve dünya sineması başarılı bir yönetmen daha mı kazandı…

Serdar Akbıyık

twitter.com/serdarakbiyik