Popüler Sinema

Çocukluk ve yetişkinlik arasında bir köprü olan ergenlik çağı hiç kuşkusuz her insanın çeşitli tecrübeleri edindiği ve birçok macerayı da yaşadığı bir dönemdir. Bireysel var olma mücadelesinin had safhada olduğu bu dönem hiç şüphesiz sonrasında hatırlandığında insanın zihninde bir tat oluşturur. Bu kimi zaman tatlı kimi zamansa ekşidir. Uğur Böceği(Lady Bird) tam olarak bu kategori içerisinde yer alan bir film. 

Filmin hikâyesi milenyum sonrası Amerika’da geçmektedir. 11 Eylül saldırısı sonrası sosyal ve ekonomik olarak çeşitli zorlukların baş gösterdiği ülkede lise son sınıf öğrencisi olan Christine(Lady Bird) bu sorunları genç yaşında yaşamak ve gözlemlemek durumunda kalır. Sacramento’da yaşayan kahramanız bu durumdan son derece muzdariptir. Tren rayları Sacramento şehrini sadece basit bir şekilde iki yöne ayırmakla kalmayıp ailelerin ekonomik olarak varlıklarını da gözler önüne sermektedir. Rayların geçim sıkıntısı çeken yakasında yaşayan ve özel bir Katolik okulunda eğitim gören Christine buradaki eğitiminden memnun değildir. Üniversiteyi farklı ve popüler bir şehirde, isim yapmış bir okulda okumak istemektedir. Fakat maddi olarak zor günler geçiren ve bocalamakta olan ailesinin durumunun farkında olsa da ergenlik döneminin getirdiği davranışsal gel-git durumlarını yoğun bir şekilde yaşamaktadır. Annesi Marion zamanının büyük bir kısmını çift vardiya mesai ile hastanede geçiren bir hemşiredir. Babası Larry ise işsiz kalması sebebiyle psikolojik bir çöküntü yaşamıştır. Abisi Miguel ve sevgilisi Shelly ise Christine ile aralıklı iletişim kurmaktadır. Ailenin içerisinde bulunduğu bu çalkantılı süreci yönetme görevini üstlenen Marion ve haylaz kızı Christine sürekli olarak karşı karşıya gelip fikir çatışmaları yaşamaktadır. Yaşadığı hayattan memnun olmayan ve daha lüks ve konforlu bir hayatın hayali kuran Christine bu uğurda yapacakları karşısında sürekli olarak annesi ile mücadele etmek durumunda kalır. Zorlu bir hayatın ortasında bir de kızını dengelemeye çalışan anne ise yoğun stres altında olması sebebiyle bir türlü duygularını net bir şekilde kızına yansıtamamaktadır. Ayrıca Christine bu dönemde dostlukları ve flörtlerinde de gel-git yaşamaya devam etmektedir. Yaşantısının ailesi gibi olmasını istemeyen Christine bu noktada çok zorlanmaktadır. Okumanın yanı sıra iş hayatına giren arkadaşlarına kendisini kabul ettirmeye çalışan kahramanımız sonunda –her ne kadar annesini karşısına almış olsa da- şehir dışında okuma fırsatını yakalar ve New York’a taşınır. Bu atılım aynı zamanda kendini bulması ve hayatın gerçeklerini görmesi hususunda büyük resmin karşısına çıktığı filmin vurucu anıdır. 

Genç oyuncu Greta Gerwig’in ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşıyan Uğur Böceği aslında sıradan ve herkesin yaşadığı hayatı tek bir noktadan fakat etkileyici bir şekilde incelemesi ile fark yaratan bir film olmuş. Saoirse Ronan ve Laurie Metcalf anne-kız performansları ise oldukça başarılı. Karakterler arasındaki çatışmayı oldukça samimi bir şekilde aktarabildiklerini söyleyebiliriz. Film aynı zamanda En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu (Ronan) ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Metcalf) dallarında Oscar adayı. 90’lı yıllarda doğan gençlerin özellikle kendilerine dair bir şeyleri anımsayabilmek adına birçok nokta yakalayacaklarını düşündüğüm başarılı bir yapıt.