Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Tanrılardan ateşi çalmak!

Tanrılardan ateşi çalmak!
(8.0/10)
Yazar: Seda Aktaş

İlk gösterimi 2 Eylül’de 79. Venedik Film Festivali’nde gerçekleşen ve daha sonra Netflix’te gösterime giren “Athena”nın, yönetmenliğini, Costa Gavras’ın oğlu, daha önce  Kanye West, Justice, Last Shadow Puppets gibi isimlere çektiği klipler ve iki uzun metrajı, Notre jour viendra (2010) ve Le monde est à toi (2018) ile tanıdığımız Romain Gavras üstlenmiş. “Athena” nın senaryosunu da yine Gavras, Elias Belkeddar ve “Les Misérables” ile tanıdığımız, Ladj Ly  kaleme almış. Filmin güçlü yanlarından biri olan oyuncu kadrosu, Dali Benssalah (Abdel), Sami Slimane (Karim), Anthony Bajon ( Jérôme), Ouassini Embarek (Moktar), Alexis Manenti  (Sébastien) gibi isimlerden oluşmakta. 

 

Filmin, ideolojik anlamda – özellikle son sahnesinden dolayı- tartışılan yönleri bulunsa da, yönetmelik, oyuncu yönetimi, görüntü ve kamera teknikleri, ses ve müzik gibi birçok açıdan oldukça yeterli olduğu ve uzun zamandır bulamadığımız film izleme hazını izleyenlere verdiğini söylemek mümkün.

 

Üzerinde neredeyse herkesin hemfikir olduğu, görüntü yönetmeni Matias Boucard ve tüm ekibin becerisini konuşturduğu, kusursuza yakın 11 dakikalık açılış sahnesi ile başlayan film, izleyiciyi daha ilk saniyelerden kavramayı başarıyor. Athena, Netflix benzeri platformlar ve küçük ekranlar üzerinden içerik izlemeye alışkın, kesintisiz izleme deneyimine uzaklaşan izleyici kitlesini bile, gözünü ekrandan ayırmadan 1 saat 37 dakika boyunca ekrana bağlamayı başarıyor.  

 

Gavras’ın yönetmenlik becerisini konuşturduğu filmin, izleyici tarafından sevilmesinin en önemli nedenlerinden biri de,  bilinçli olarak kullanılan teknikler ile karakterlerle özdeşleşmeyi kuvvetli bir biçimde sağlaması. Burada tek bir karakterin gözünden değil, birkaç ana karakterin peşinden ilerleyen kamera ile, farklı karakterlerin gözünden olayları izleyen izleyiciye vaad edilen seyir deneyimi ve haz, bizi sinemanın başlangıcından günümüze çeşitli kuramcılarca tartışılan, sinemanın ne olduğu sorusuna ve “katharsis” gibi kavramlara götürüyor.  

 

Film, Fransa Paris’te, göçmenlerin yaşadığı “Athena” olarak bilinen bir banliyöde, 14 yaşındaki İdir’in polis tarafından dövülerek öldürüldüğü iddiaları üzerine çıkan isyanlara odaklanıyor.  İdir’in polis olan abisi Abdel, banliyödeki isyanı başlatan ve yöneten diğer abisi Karim ve polis ile işbirliği yaparak yasadışı işlerini yürüten Moktar’in, kendi aralarındaki çatışmalarını  gördüğümüz filmin temelinde ise aslen daha büyük başka bir çatışma var. 

 

Devletin ideolojik aygıtları olarak tanımlanan aygıtlar ile, kendini öteki hisseden ve görece azınlık olarak tanımlayabileceğimiz kesim arasındaki iktidar ve güç savaşında, aslında kazananı olmayan bir mücadeleye işaret ediyor Gavras. Filmin açılış sahnesinde ele geçirilen polis arabası ve üniformaları bir nevi güç dengelerindeki değişimi işaret ederken, asıl istenenin tam da bu çatışmadan doğan kaos ortamı olduğu görülmekte. Körüklenen nefrete karşı koymaya çalışarak dengeyi kurmaya çalışan Abdel’in, yaşananlar karşısında, eski yunan trajedilerindekine benzer şekilde kaderinin önüne geçemediğini görmekteyiz. 

 

“Athena”, isminin de gönderme yaptığı gibi mitolojik hikayelerden, özellikle, baba-oğul, abi-kardeş mücadelesi gibi unsurlardan beslenmiş. Yunan mitoslarından, Homeros’un “İlyada ve Odyessia” destanında aktardığı sahnelerden esinlenmiş gibi duran çatışma sahneleri film boyunca devam ediyor. Karakterlerin trajik sonları da, tragedyadakilere benzer, ancak günümüze taşınmış. 

 

İlk sahnede, kardeşinin öldürülmesi üzerine, polis teşkilatının da bulunduğu basın açıklaması esnasında, molotof kokteylini atarak çatışmanın kıvılcımını ateşleyen Karim, ateşi tanrılardan çalarak insanlara veren “Prometheus” benzeri bir figür olarak tasvir ediliyor. Ancak filmin tartışılan sonu ile birlikte süregelen tartışmalarda, sistemin bir unsuru olarak kurgulanan polis teşkilatının da sistemin kurbanı olarak gösterilmesi söz konusu. Gavras burada, yeterince eleştirel olmamak ve polisi aklamak ile eleştirilse de, aslında anlatının eleştirdiği düşmanlaştırma, ötekileştirme ve taraf olma meselesini tekrar düşünmeye itiyor bizleri. 

 

Tragedyalarda ve mitolojik öykülerde sıkılıkla konu alınan, tanrıların isteği dışında hiçbir şeyin gerçekleşmemesi durumu burada da, sistemin tanrılaşarak, kendini var etmek ve korumak için kullandığı yöntemlerin sonucunda zararlı çıkanın yine, çatışmanın tarafları olduğunu işaret ediyor. 

 

Bu yönüyle film, üzerine yapılan tartışmalar ile paralellik taşıyor. Bir kesim, Gavras’ı yeterince muhalif ve cesur olmamak ile eleştirirken, aslında var olan ön kabuller üzerinden hareket ediliyor. Tabi ki, özellikle benzer coğrafyalarda yaşanan polis şiddeti ve getirdiği sonuçları, kayıpları görmezden gelerek bir değerlendirme yapmak mümkün değil. Bu hassasiyeti taşıyan kişilerin, filmin özellikle finaline mesafeli yaklaşmaları da oldukça makul.  Film boyunca da hikaye, aslında çatışmacı ve polislerin gözünden, taraflarca aktarılmış gibi görünmesine rağmen, acıma ve sempati duyulan karakterin, izleyiciden izleyiciye değişkenlik gösterse de genel itibari ile, rehin alınan polis memuru Jerome olması, filmi eleştirenlerin argümanını güçlendiren bir unsur. 

 

Sonuç olarak, Athena’nın, tüm bir kesimi, sınıfı, ırkı, vb. kapsayan genellemeleri ve ön kabulleri sorgulamaya iten bir anlatı olduğu görülmekte. Daha önceki filmlerini ve daha sonra çekebileceklerini hesaba katarsak, Gavras’ın bir film ile, belirli bir tarafın yanlısı ya da aklayıcısı olarak tanımlanmasının, biraz aceleci ve indirgemeci bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Bir yandan da Netflix için çekilen bir filmin ne kadar muhalif olabileceği ve sistemin “içe dahil etme” gibi pratikleri kullanarak, muhalif unsurları da kendi kontrolünde bünyesine kattığını, kontrol sağladığını ve devamını sürdürdüğünü de unutmamak gerekmekte. 

 

Yine de, genel tabir ile filmin mesajı ne olursa olsun, filmin, sinema tarihinde, özellikle belirli sahneleri ile uzun süre konuşulacağını, kendine ve Gavras’a sağlam bir yer edindireceğini söylemek mümkün.

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter