Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

İstanbul Film Festivali Nisan Seçkisi Değerlendirmesi!

İstanbul Film Festivali Nisan Seçkisi Değerlendirmesi!
Yazar: Fırat Sayıcı

 

Benim için Nisan demek İstanbul Film Festivali demek. Ancak ne yazık ki geçen sene olduğu gibi bu filmde filmleri online olarak evde izlemek sorunda kaldım. Nisan seçkisinin tüm filmlerini izleyerek küçük küçük notlar aldım ve beğeni sırama göre listeledim.


"Sarayın Sessizliği"; feminist sinema denince ilk akla gelen yönetmenlerden Moufida Tlatli'nin en vurucu eseri. Artık klasik haline gelmiş bu film üzerine çok şey yazılır. Hem görsel hem de anlatım olarak döneminin çok çok ötesinde... 7.8/10


"Luzzu"; enfes bir gerçekçi film örneği... Profesyonellere taş çıkartan amatör oyunculardan oluşan kadrosuyla, kusursuz senaryo yapısıyla, doğal ve gerçekçi üslubuyla muhteşem. Bu arada sanırım ilk kez Malta filmi izledim. 7.6/10


"Asla Ağlamam"; akıcı, dinamik ve de en önemlisi çok çok iyi bir senaryoya sahip. Başroldeki Zofia Stafiej ayakta alkışlanacak performansıyla kendisine hayran bırakırken yönetmen Piotr Domalewski'nin başarısını da es geçmemek lazım. 7.5/10


"Gönül İşleri"; oldum olası kadın erkek ilişkilerini anlatan, kesişen hayatları odağına koyan böylesi light Fransız filmlerini çok sevmişimdir. Sinemada izleseydim muhtemelen keyiften erirdim. Çok sevdim... 7.2/10


"Possessor"; tıpkı babası gibi insan-makine ilişkisini sorgulamaya devam eden oğul Cronenberg'in elinden çıkma sağlam bir film. Alt metinde 'bilinç' kavramını irdelemesini de ayrıca sevdim... 7/10


"Köstebek Ajan"; insana yalnızlığı, ölümü, yaşlılığı ve çaresizliği iliklerine kadar işleten, çok ama çok can yakıcı bir belgesel... Tam mendille izlemelik. 7/10


"Şiddet Tekeli"; izlemesi de, üzerine düşünmesi de oldukça zor, oldukça sağlam bir belgesel. Ünlü sosyolog Max Weber’in “meşru şiddet tekelini elinde bulunduran tek aygıt devlettir” önermesinden yola çıkan belgesel Fransa'da Sarı Yelekliler protestosuna ayna tutuyor. 7/10


"İki Aşığın Ölümü"; evlilik aşkı öldürür mü, ilişkilerin yürümesi için ne gerekir gibi soruları cevaplamaya çalışan düşük bütçeli bir Amerikan bağımsız filmi... Cesur kadraj denemelerini ve ters köşe müzik-efekt çabalarını sevdim. 6.9/10


"Aşktan Sonra"; kocası öldükten sonra onun başka bir kadınla daha yuva kurduğunu öğrenen Mary'nin hikayesi... Mary'i canlandıran Joanna Scanlan'ın A kalite oyunculuğu filmi sürükleyen en büyük unsur. Aile, yuva ve aidiyet kavramları üzerine güzel açılımlar yapıyor. 6.8/10


"Üst Kattakiler"; evlilik, alışkanlıklar, aşk, seks ve cinsel fanteziler üzerine kafa yorduran tatlı, akıcı ve light bir İspanyol seyirliği. 6.5/10


"Susmayan Köpek"; iyi insan kodlarını taşıyan Sebastian'ın farklı zaman dilimleri içerisinde yaşadıklarını yer yer büyülü gerçeklik  kulvarına geçerek anlatıyor. Arjantin'den çıkan güzel sürprizlerden biri. Sundance kafası... 6.5/10


"Aalto"; ünlü Fin mimar Alvar Aalto'nun hayatını anlatan, 'düz' ama akıcı bir belgesel... Aalto'yu benim gibi pek tanımayanlar için güzel bir fırsat. 6/10


"Arkadaşlar Arasında"; sıradan insanın sanatla ve sanat üretimi ile ilişkisini esprili bir dille anlatıyor. Tatlı bir izle, izlerken keyif al ve sonra unut filmi. 5.8/10


"Sevgili Yoldaşlar"; 1962’de hükümeti protesto eden göstericilerin üzerine ateş açıp 30 işçinin ölümüne yol açan Kızıl Ordu askerleri olayını, bu olaydan sonra kızının akıbetinin peşine düşen KGB çalışanı bir annenin dramıyla harmanlıyor. 5.5/10


"Tufan Olmayacak"; günümüzde, savaşın kurgulanabilir, pazarlanabilir ve hatta medyatikleştirilebilir olduğunu gözler önüne seren deneysele yakın bir iş. Ancak bu önermesini kanıtlamaya çalışırken fazlaca bocalıyor. 5.5/10


"180 Derece Kuralı"; acı verici bir dramdan beslenmeye çalışan ortalama bir İran filmi. Başroldeki Sahar Dolatshahi'nin oyunculuk performansı malesef yerlerde sürünüyor. Bu da filmin değerini oldukça düşürüyor. 5/10


"Aynalar"; post-modern ve bir hayli deneysel bu Pamuk Prenses yorumu sinemada farklı işler görmeyi sevenler için ideal. Çok emek harcanmış belli ama bir noktadan sonra biçimsel öğeleri (selfie mantığı) itici gelmeye başlıyor. Masalı da bildiğimiz için pek tadı tuzu kalmıyor. 5/10

"Pazar Günleri"; 30 yıl boyunca Amerika'da papazlık yapan ama yaptığı işten manevi anlamda mutlu olamayan, bir yandan da vatan (Yunanistan) özlemi çeken bir adamın kızı tarafından çekilmiş samimi ancak 'kekeme' belgeseli... 4.8/10

"Düşüş"; Viggo Mortensen'in ne kadar kötü bir senarist ve yönetmen olduğunu sinema sektörüne müjdeliyor!? Bu filmin İstanbul Film Festivali'nde ne işi var anlamadım? (Lance Henriksen'in usta işi oyunculuğu bu filmin en büyük şansı) 4/10

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter