Popüler Sinema

Stig Björkman’ın yönetmenliğini yaptığı Ingrid Bergman in Her Own Words (Jag är Ingrid / Ben, Ingrid) isimli belgesel, adından da anlaşılacağı üzere oyuncu Ingrid Bergman’a odaklanıyor. Ünlü yıldızın sinema kariyerinden çok, özel hayatının derinliklerine inmeye çalışan belgeselde genellikle Bergman’ın çocuklarının bakış açılarını görüyoruz. Liv Ullmann ve Sigourney Weaver ise küçük anılarla filme katkıda bulunurken Bergman’ın günlüklerinden derlenen çeşitli anekdotlara da, anlatıcı konumundaki Alicia Vikander’ın seslendirmesiyle ulaşıyoruz. Biriktirmeyi seven Bergman’ın kendisi ve ailesiyle ilgili zengin arşivinin tozlu raflardan alınıp izleyiciye ulaştırılması gerçekten takdire şayan. 

Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Bergman, maalesef ailesiyle anı biriktirecek şansı pek olmadığı için her şeyi saklama gereği duymuş. Çocukken babasının kamerayla görüntüler çekmesi onu da fazlasıyla etkilemiş olsa gerek her fırsat bulduğunda anılarını görselleştirmiş. Böylece ailesi ve kendiyle ilgili birçok kısa mutlu görüntüye bu belgesel aracılığıyla şu an ulaşabiliyoruz. Bergman’ın çocukluğundan ölümüne kadar olan süreci anlatırken günlüklerinden faydalanılıyor. Belgeselde; sevgilileri, yaptığı üç evlilik ve çocukları ile olan ilişkisine ağırlık verilirken tabii sinema kariyerine de değiniliyor. Ama en çok özel hayatı ve kişiliğinden bahsedildiğini belirtmek lazım. Özellikle ilk kocasıyla beraberken İtalyan yönetmen Roberto Rossellini ile ilişki yaşaması, Hollywood’da emin adımlarla ilerleyen Bergman’ın kariyerini bir anda tepe takla eder. Rossellini ile filmler çeker ama hüsranla sonuçlanır. Ayrıca Rossellini’nin kendi çektiği filmler haricinde Bergman’ın başka filmlerde yer almasını istememesi sinema aşkıyla tutuşan biri için faciadır. Çekingen bir insan olan Bergman, büründüğü farklı karakterler aracılığıyla adeta yaşadığını hissetmektedir. Ama bir yandan Rossellini’nin baskıcı tutumu diğer yandan Hollywood’un muhafazakar bakış açısı, Bergman’ın kariyerini zora sokar. Belgeseli özetlemek gerekirse, belli kalıplara sokulmaya çalışan bir kadının var olan düzeni sürekli inkar etmesi ve istediği hayatı sürebilmek uğruna yaptığı fedakarlıklar anlatılıyor.

İsveç’te küçük rollerle başlayan kariyerine Hollywood’da şekil verip İtalya’da devam eden ve Amerika, Avrupa arasında gidip geldikten sonra memleketi İsveç’te sonlanan farklı bir filmografiye sahip. Bergman’ın özel hayatı çerçevesinde sinema kariyerine de değinen belgesel, rol aldığı filmler ve birlikte çalıştığı isimlerle ilgili küçük detaylara da yer veriyor. Ama çok yönlü bir filmografiye sahip olan bir oyuncuya göre sinema tarihi açısından yetersiz bir belgesel olduğunu da söylemek gerekir. Yapımda daha çok duygusal ve magazinsel bir bakış açısı hakim. Belgeselin diğer bir sıkıntılı noktası ise görsel ile izleyiciye söylenenin çoğunlukla tezatlık göstermesi. Anlatıcı bize Bergman’ın hüzünlü hikayesini anlatırken çoğunlukla mutlu aile tablosu görüntüleri izliyoruz.

Ingrid Bergman in Her Own Words, feminist duruş sergileyen, hüzünlü bir üsluba sahip ama sinema kariyerinden ve oyunculuğundan çok Bergman’ın özel hayatını eşeleyen bir belgesel. Umarım Bergman gibi dünya çapında adını duyurmayı başarmış bir oyuncu ile alakalı sinema yönüne ağırlık veren bir belgesele de imza atılır ve böylece sinemasal açıdan da onun hakkında daha çok bilgi sahibi olabiliriz. 

Twitter.com/mugeibrikci