Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Cannes Film Festivali'nde 18 Mayıs

Cannes Film Festivali'nde 18 Mayıs
Yazar: Bugünün ilk filmi Gomorra’yla tanıdığımız İtalyan Yönetmen Matteo Garrone’nin yeni filmi Gerçeklik ya da enternasyonal adıyla Reality idi. Filmin adı yeni gerçekçi filan olduğu için değil “reality televizyonu’yla, özelde “Biri Bizi Gözetliyor” (BBG) programıyla ilgili oluşundandı. Bu yüzden filme “Reality” demek sanırım en doğrusu olacak.

 

Filmin mekanı Gomorra’da da olduğu gibi Napoli. Luciano bir balıkçı, avcı değil de balık satan türden bir balıkçı. Bizim bildiğimiz mahalle balıkçılarından. Ama Luciano’nun başka özellikleri de var. İlgi çekmeye ihtiyacı var Luciano’nun ve bir şekilde ve bunu düğünlerde travesti, bohçacı kadın gibi kılıklara girerek yani bir tür amatör şov sergileyerek gideriyor. Luciano’nun eşi ise bir tür mutfak robotu satan bir dükkanda çalışıyor. Karı koca pek de anlamadığım bir üç kağıt çevirerek, bu işten de meşru olmayan bir kazanç elde ediyorlar. Ama kimseye bir zararları yok, sıradan insanlar Luciano ve karısı. Derken Luciano bir gün biraz da çocuklarının ısrarına dayanamayarak BBÇ seçmelerine katılıyor. Ve Luciano birden yıldız olma hayalleri kurmaya başlıyor. Programdan seçilip seçilmediğine dair haber beklerken Luciano’nun ruhsal dengesi bozulmaya başlıyor. BBG seçicilerinin kendisini gözetlediğini, yarışmaya katılmaya lâyık bir aday olup olmadığını anlamaya çalıştıklarını sanmaya başlıyor. Lucianao, hayali gözetleyenlerine hoş görünmek için büyük fedakarlıklar  yapıyor, evinin eşyalarını fakirlere dağıtmaya kadar işi büyütüyor. 

 

Reality adının tersine hayal ile gerçeğin iç içe geçtiği bir film, tıpkı kahramanın kafasının içinde olduğu gibi. İtalya paparazzi sözcüğünü keşfeden ülke ve Fellini de Televizyonu eleştiren filmler yapmıştı. Gözetleme kültürünün en sert yaşandığı ülkelerden birinden yeni bir tv eleştirisi çıkması doğal. Garrone eli yüzü düzgün iyi bir film yapmış. Fakat Gomorra’yla karşılaştırınca bu filmin çok hafif bir tonu var. Ciddi bir psikolojik bozuklukta söz etmesine rağmen filmin hafif tonu belki de hatırlanılırlığını önemli ölçüde azaltacak.

 

Günün ikinci filmi ise Fatih Akın’ın “Cennet Bahçesindeki Çöplük” adlı belgeseliydi. Akın bu film için “bugüne kadar yaptığım en kişisel filmim” dedi. Bunun nedeni filmin Akın’ın memleketi olan Trabzon’un Çamburnu beldesinde yaşanan çevre kirlenmesini anlatması. Çamburnu’nda memleketimizin her yerinde olduğu gibi halkın istekleri hiçe sayılarak yerleşim yerinin çok yakınına büyük bir çöplük inşa ediliyor. Tabii ki bu çöplüğü yapanlar gerekli düzenlemeleri yapmıyor ve önlemleri almıyorlar. Yağmur yağıp da sel çöpleri beldeye sürükleyince “Allahın işi ne yapabiliriz, yağmuru yağdırmayacak halimiz yok ya?” diyorlar. Selleri, bürokrat/teknokratlar bildiğimiz bir dille “münferit taşımlar” olarak nitelendiriyor. “Münferit işkence”den sonra “münferit taşım” kavramı dilimize armağan olsun! Aslında bürokratların yalanları filmi trajediden komediye doğru da yaklaştırıyor.  Akın bu film için beş yıl uğraşmış ve birçok kişiyle röportaj yapmış. Sonuç etkileyici, ama bizim etkilenmemiz zaten normal. Yetkililerin etkilenmesini beklemek ise biraz hayal. Bu akşamı Romen yönetmen Christian Mungiu’nun “Tepelerin Ötesinde” filmiyle kapatacağız fakat onun yazısı yarına kalacak.


Cüneyt Cebenoyan

 

cannes1
fatih akın

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter