Popüler Sinema

Paylaş
Haberler

THE BOY "LANETLİ ÇOCUK" filmi Hakkında Tüm Detaylar ve Yapım Notları

:: Videolar THE BOY "LANETLİ ÇOCUK" filmi Hakkında Tüm Detaylar ve Yapım Notları
Yönetmen William Brent Bell Yapımcılar Roy Lee Gary Lucchesi Matt Berenson Tom Rosenberg Türü Korku, Gerilim Oyuncular Lauren Cohan, Rupert Evans, James Russell Yapım Yılı 2016 İthalat / Dağıtım Pinema VİZYON TARİHİ: 08 NİSAN 2016

William Brent Bell imzalı, izleyiciyi sürekli şaşırtacak bir korku ve gerilim filmi olan “The Boy”, sorunlu geçmişinden uzaklaşıp yeni bir başlangıç yapmak isteyen genç Amerikalı bir kadının, ıssız bir İngiliz köyüne sığınmasını ancak kendini bir kâbusun içinde bulmasını konu alıyor. Greta (Laura Cohan) 8 yaşında bir çocuğun bakıcılık görevini kabul ettiğinde, yaşı geçkin, tuhaf bir çiftin, gerçek çocukmuş gibi muamele ettiği bir oyuncak bebek olan Brahms'e bakması için kendisini işe aldığını öğrenince şoke olur. 20 yıl önce trajik bir şekilde kaybettikleri oğullarının yerine koydukları Brahms'in bakımı konusunda Greta'ya mutlaka uymak zorunda olduğu kapsamlı bir kural listesi verilir. Greta kuralları boş verip, oralı bir marketin sahibi ve sevkiyatçısı olan Malcolm'la (Rupert Evans) flört etmeye başlar, ta ki bir dizi rahatsız edici ve açıklanamaz olay, onu bazı doğaüstü güçlerin devrede olduğuna ikna edene kadar. Korkutucu bir gizemin gitgide derinliklerine çekilen Greta, son ana kadar izleyicilerin tahminlerde bulunmasına yol açacak, merak uyandıran korkutucu bir finalle karşı karşıya kalacaktır.


 

YAPIM HAKKINDA

Yönetmen William Bell, The Boy ile ilgili şöyle anlatıyor: "Klasik bir perili ev hikâyesi yapmak istedim. Benim için kusursuz bir yeni adım olacaktı. Senaryo karakter odaklı, katmanları var ve her şeyi açık etmiyor ama aynı zamanda çok da korkutucu. Filmde birçok şey oluyor ki bu bir korku filminde nadiren rastlanan bir şeydir. Harika da bir dönüm noktası var, bunun yönetmenliğini yapmak çok eğlenceliydi. Zamana yenilmeyecek bir şey yapabileceğimizi düşündük ve umarım öyle de bir şey yapmışızdır." Ayrıca olayları gerçeğe dayandırmanın, seyirciyi korkutmanın anahtarı olduğunu söylüyor: "Evinizde yalnızken tuhaf şeyler olur. Gecenin bir yarısı kalkarsınız ve ayak sesleri duyduğunuzu düşünürsünüz. Sesler size daha yüksekmiş gibi gelir. Her küçük şey hayal gücünüzle oynar.

 

Ana karakterimiz Greta, kocaman, aşina olmadığı bir evde. Olan biten şeylerin kafasında meydana gelip gelmediğini anlamıyoruz. Küçük şeyler duyuyor ve görüyor ama bunlar hayal gücünün ürünü de olabilir. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yalnız kaldığı için paranoyaklaşıp deliriyor da olabilir aslında." Senarist Stacey Menear, bu ilk uzun metrajlı filmi olan The Boy’da çocukluğundan ve küçükken keyifle izlediği son derece korkunç gerilim filmlerinden esinlenmiş. Menear, özgün, tüyler ürpertici yeni bir hikâye anlatmak için The People Under the Stairs ve The Innocents'tan tutun da, klasikleşmiş Twilight Zone bölümlerine kadar birçok şeyden ilham almış. 2009'da yazdığı Mixtape senaryosuyla, filmi çekilmemiş en iyi senaryoların yer aldığı prestijli Hollywood Blacklist'e giren Menear şöyle anlatıyor:

 

"Karakterlerin korkutucu bir olay vasıtasıyla bir şeyler öğrendiği hikâyeleri çok severim. Korkutucu bebekler beni hep büyülemiştir. Ben de onlarla ilgili araştırmalar yapmaya başladım ve gerçek hayatta da onlardan çok sayıda olduğunu öğrendim. Sözüm ona lanetli olan, bir de canlandığı söylenen bebekler var. Oradan yola çıkarak biraz farklı, beklenmedik, korkutucu ve izlemesi eğlenceli bir şey geliştirmeye çalıştım." Menear'ın tüyler ürpertici hikâyesinin ilk taslağı, özgeçmişinde beğenilen dram The Place Beyond the Pines ve kısa süre önce tekrarı çekilen canavar filmi I, Frankenstein'ın da bulunduğu yapımcı Matt Berenson'ın dikkatini çekmiş. Berenson senaryoyu Lakeshore Entertainment'a götürmüş. Buradaki üst düzey yetkililer, senaryonun hem klasik korku hem de doğaüstü psikolojik gerilim unsurları taşıyan ilginç bir karakter çalışması özellikleri taşıdığını hemen fark etmiş. "Çok iyi yazılmış, hiç beklemediğimiz, alışılmadık gelişmeleri olan bir senaryoydu" diyor Rosenberg. Yapımcı Richard Wright da Lakeshore'un senaryoyu almasında, benzersizliği ve seyirciyi şaşırtan, sonuna kadar tahminlerde bulunmaya itme özelliğinin etkisi olduğunu söylüyor.

 

Wright şöyle anlatıyor: "Bu filmi sınıflandırmak çok zor. Sevdiğimiz yanlarından biri de buydu. Şunu söyleyebilirim: 20. sayfa itibariyle senaryonun sonunu okumam gerekti çünkü neler olup bittiğini görmek için sabırsızlanıyordum. Acayip bir şeyin olacağını biliyordum ama neydi? O gerilime dayanamadım." Lakeshore senaryoyu aldığında ve yönetmen arayışına başladığında, gözlerini William Brent Bell'e dikmiş. Bell, çoktan düşük bütçeli hit korku filmi The Devil Inside'la büyük başarı elde etmişti ve daha büyük bir projenin sorumluluğunu üstlenmeye hazırdı. Meslektaşları tarafından Brent olarak bilinen Bell, kışkırtıcı ve benzersiz bir şey yapma fırsatını görmüş. Yapımcı Lucchesi şöyle diyor: "Daha önce bu çerçevede çalışmış biri olmasını istiyorduk. The Devil Inside gerçekten çok korkutucuydu ve çok iyi yönetilmişti. Yaklaşık bir milyon dolara çekilmişti ve yaklaşık 50 milyon dolar gişe yaptı." Bell'le yaptıkları ilk görüşmelerde yapımcılar, onun film için doğru yönetmen olduğuna daha da ikna olmuş. Lucchesi şöyle ekliyor: "Konuşmaya başladığımız an onu sevdim. Filme başka bir sanatsal yan getirdi ve onunla çalışmak büyük keyifti. Oyuncularla arası çok iyi, ayrıca korkudan anlıyor ve azami gerilimi sağlamak için kurgunun nasıl yapılacağını biliyor." Bell'in hazırlığı ve bu türdeki kanıtlanmış uzmanlığı, Menear'ın senaryosunun büyük potansiyelini hayata geçirecek doğru yönetmen olduğuna yapımcıları ikna etmiş.

 

Rosenberg şöyle anlatıyor: "Filmde neler yapacağını son derece net bir şekilde açıkladı. İnce nüansların altından kalkabileceği konusunda kendine güveniyordu. Bu film, korku olduğu kadar da aynı zamanda psikolojik bir gerilim… Birçok korkutucu şey var ama bunlar olayların kendileri sayesinde değil de Brent'in film esnasında yarattığı gerilim sayesinde işe yarıyor. Neler olacağını tahmin edemiyorsunuz." Bell kendisine sık sık oldukça korkutucu senaryolar gelse de, bu kadar iyi olan bir senaryoyla nadiren karşılaştığını şöyle açıklıyor: "Yabancı bir evde yalnız bir kız konusu çok işlendi. Bunun benzersiz bir yaklaşımla ele alındığı bir senaryo bulmak çok zordur ama Stacey her şeyin devamlılığını sağlıyor ve senaryo boyunca tahminlerde bulunmanıza yol açıyor. Hikâye ilerledikçe, bu bebekle ilgili neler olup biteceğini öğrenmek istiyorsunuz. Stacey, insanların diline dolanacak bir kilit noktası oluşturmuş ve bu da zamana yenilmeyecek klasik bir gerilim filmi olmasına sebep olmuş.


 

" Menear, yönetmenin senaryoya yeni fikirler ve enerji kattığını söylüyor: "Brent'in fikirleri, korkutucu unsurların birçoğunu keskinleştirdi ve beni, karakterleri daha önce yapmadığım şekilde bulmaya zorladı. Senaryonun ayaklarını daha da yere bastırmamı sağladı. Karakterlerimin hayat bulmasını severek izledim. Senaryoyu belli bir şekilde yazmıştım ve sonra bu, yeni bir şey hâlini aldı. Kendi yazdığım şeyin beni hayrete düşürmesi çok eğlenceliydi." Yapımcı Wright'a göre Bell, filme seyircilerin çok hoşuna gidecek, onları yerlerinden sıçratacak birçok sahne koymuş. Yapımcı şöyle diyor: "Brent, insanı yerinden zıplatacak sahneler yaratmakta usta. Onları bayağılaştırmadan işe yaramalarını sağlamayı biliyor. Açıkçası aklınız başınızdan gidecek. Buna ek olarak, her şeyin altında ürkütücü, rahatsızlık verici bir korku hissi yaratıyor." Korkutucu ve gerilim dolu The Boy ile ilgili Wright şöyle diyor: "Sinemaya korkmak için gidiyorsanız bu sizi korkutacak. Bu çok komik çünkü gerçek hayatta bu durumda olmamak için elinizden ne geliyorsa yaparsınız. Bu filmdeki karakterler korkunç bir tehlikede ve bizim bundan aldığımız belli bir keyif var. Gözle görmediğiniz rahatsız edici bir şeyler döndüğünü hissediyorsunuz ve Greta'yla birlikte o tehlikeli bölgenin derinliklerine gidiyorsunuz.

 

" Menear, filmin son anlarının unutulmaz olacağına söz veriyor: "Bence insanların aklı başından gidecek. Filmi ikinci kez izlediğinizde, serpiştirilmiş bir sürü ipucu göreceksiniz ama ilk izlediğinizde hiçbir tahminde bulunamayacaksınız."


OYUNCU KADROSU HAKKINDA

 

LAUREN COHAN (Greta) Philadelphia'da doğan Cohan, çocukluğunu New Jersey'de geçirmiş ve 13 yaşında İngiltere'ye taşınmış. Winchester/King Alfred Üniversitesinden mezun olmuş ve orada tiyatro ve İngiliz edebiyatı okumuş. Üniversitedeyken No Man's Land adında bir tiyatro topluluğu kurmuş ve onlarla birlikte turnelere çıkmış. Lauren Cohan, AMC'nin büyük hiti, şu an altıncı sezonu yayınlanan The Walking Dead dizisinde oynuyor. Dizi, on milyonlarca izleyiciye ve büyük bir hayran kitlesine sahip. Cohan daha önce bir bölüm Law & Order: SVU'da konuk oyunculuk yaptı. Diğer televizyon dizileri arasında, kadrolu oyuncu olduğu Supernatural, konuk oyunculuk yaptığı Chuck, The Vampire Diaries ve yine misafir oyuncu olduğu Modern Family, CSI: NY ve Cold Case yer alıyor. 2014 yılında Cohan, Sylvester Stallone, Kyra Sedgwick ve Kelsey Grammer'la birlikte John Herzfeld'in Reach Me'sinde oynadı. Yer aldığı diğer filmler arasında da Casanova, Van Wilder 2: The Rise of Taj ve Death Race 2 bulunuyor.

 

RUPERT EVANS (Malcolm) Webber Douglas Akademisi Dramatik Sanatlarda eğitim alan Evans, sinema, televizyon ve tiyatro dalındaki birçok farklı başarılı çalışmalarıyla uluslararası çapta beğeni topladı. Oyuncu ilk olarak, ödüllü yönetmen Guillermo Del Toro'nun Mike Mignola'nın çizgi roman serisinden uyarladığı Hellboy'da FBI ajanı John Myers'ı canlandırmıştı. Aynı zamanda Alejandro Amenabar'ın 2009 yılında Cannes Film Festivali'nde galası yapılan tarihsel dramında Rachel Weisz'la birlikte rol aldı. Evans, İngiltere'nin bazı en iyi dramlarındaki çalışmalarıyla övgü topladı. 2014'te, Bond'un saygın roman yazarıyla ilgili biyografik bir mini dizi olan Fleming'de, Ian Fleming'in ağabeyi Peter'ı canlandırdı. Evans aynı zamanda 2010'un beğenilen TNT mini dizisi The Pillars of the Earth'ün devamı olarak çekilen World Without End'de rol aldı. BAFTA ve IFTA'ya aday gösterilen, Sally Hawkins'le birlikte rol aldığı mini dizi Fingersmith'teki performansıyla büyük beğeni topladı. Rupert Evans, ödüllü korku filmi, Ivan Kavanagh'ın yönettiği The Canal (2014) filminde oynadı. Evans'ı Amazon dizisi, The X-Files'ın yaratıcısı Frank Spotnitz ve Ridley Scott'ın Scott Free Productions'ının üstlendiği The Man in the High Castle'da da izleyebilirsiniz. Evans kısa süre önce Ewan McGregor'ın ilk yönetmenlik denemesi American Pastoral'ın Pittsburgh'teki çekimlerini tamamladı.

 

DIANA HARDCASTLE (Bayan Heelshire) Diana Hardcastle, Batı Afrika'da doğdu ve Bristol Üniversitesiyle Central School of Speech and Drama'da eğitim aldı. Diana, Alan Devlin'in yönetmenliğini yaptığı Lyceum Crewe'da Juliet'i canlandırmak için tiyatro okulunu erkenden bıraktı ve bu rolüyle En İyi Yeni Oyuncu ödülünü aldı. Stratford'daki Royal Shakespeare Tiyatro Topluluğuyla yer aldığı bazı oyunlar şöyle: Adrian Noble'ın yönetmenliğini yaptığı A Doll's House, Michael Attenborough'nun yönetmenliğini yaptığı Les Liaisons Dangereuses. Kendisi aynı zamanda Nicholas Wright'ın yönetmenliğini yaptığı Ion'da Jude Law'la birlikte rol aldı ve Creusa'yı canlandırdı, ayrıca Peter Gill'in A Patriot for Me yapımında Kontes Delyanov'yi canlandırdı. Royal National Tiyatrosu oyunlarından bazıları şunlar: Howard Davies'in yönettiği Secret Rapture, Guermantes düşesini canlandırdığı, yönetmenliğini Di Trevis'in yaptığı Harold Pinter'ın In Remembrance of Things Past'ı ve Trevor Nunn'ın yönetmenliğini yaptığı Mutabilitie. Diana Royal Court'ta da sahne aldı. James Macdonald'ın yönetmenliğini yaptığı Simpatico'da Rosie'yi canlandırdı. Jonathan Miller'ın yönetmenliğini yaptığı Camera Obscura için The Almeida'da sahne aldı. Son olarak Edward Albee'nin, yine yönetmenliğini James Macdonald'ın yaptığı A Delicate Balance'ında oynadı. Thea Sharrock, kendisinin 3 oyunda yönetmenliğini üstlendi: Londra'daki Gate Tiyatrosu'nda sahnelenen A Kind of Alaska, Slight Ache ve Tejas Verdes. Diana iki dünya prömiyerinde yer aldı: Mary Agnes Donoghue'nun yazıp yönettiği Me and Mamie O'Rourke ve Watford Palace'ta, Di Trevis'in yönetmenliğini yaptığı Ronald Harwood'un An English Tragedy'si.. Yer aldığı pek çok TV projesinden bazıları şöyle: Fortunes of War, Love Song, Reilly: Ace of Spies, That's Love'ın dört serisi, Utopia ve son dönemlerde History Channel'da yayınlanan, Rose Kennedy'yi canlandırdığı The Kennedys. Kendisi bu rolüyle, Kanada Gemini Ödül Töreni'nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Yer aldığı filmlerden bazıları şunlar: Mary Agnes Donoghue'nun yönettiği Jenny's Wedding, Henrik Ruben Genz'in Good People'ı, John Madden'ın yönettiği The Second Best Exotic Marigold Hotel ve The Best Exotic Marigold Hotel ve Mike Barker'ın yönettiği A Good Woman.


 

YAPIM KADROSU HAKKINDA

 

WILLIAM BRENT BELL (Yönetmen) Gişe rekorları kıran ve Paramount Pictures tarafından gösterime sokulan The Devil Inside'ın ortak yazarlığını, yönetmenliğini ve kurgusunu yaptıktan sonra, William Bell günümüz sektörüne saygın bir korku filmi yönetmeni olarak damgasını vurdu. Yönetmenliğe başlamadan önce Bell, birçok filmin senaristliğini yaptı. Bunlardan bazıları şöyle: Universal Pictures'tan bilim kurgu gerilim Mercury, Walt Disney Pictures'tan Illusion, Warner Bros için Ignition ve The Vatican. Bell, aynı zamanda Stay Alive adlı korku-gerilimin ortak yazarlığını ve yönetmenliğini yaptı. Filmin dağıtımı Buena Vista Pictures tarafından yapıldı. Bir diğer filmi de Focus Features tarafından gösterime sokulan korku aksiyon-dram Wer. Televizyon tarafındaysa Bell, USA Network'e Posthuman adlı pilot bölümünü sattı ve Fox'ta Haunted adıyla bir başka dizi yaptı. Bell, dizinin yönetmenliğini ve yazarlığını yaparken, başyapımcılık görevini Fast & Furious serisinden Chris Morgan'la birlikte üstleniyor.

 

TOM ROSENBERG (Yapımcı) Rosenberg, 1994 yılında kurduğu Lakeshore Entertainment'ın hem genel başkanı hem de CEO'sudur. Clint Eastwood'un hem yönetmenliğini yaptığı hem de Hilary Swank ve Morgan Freeman'la birlikte rol aldığı Million Dollar Baby'nin yapımcılığını üstlendi. Film, En İyi Film Oscar'ının yanı sıra Eastwood'a En İyi Yönetmen, Swank'e En İyi Kadın Oyuncu ve Freeman'a En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ını kazandırdı. Rosenberg, Blake Lively, Harrison Ford ve Ellen Burstyn'li The Age of Adaline, Aaron Eckhart'lı I, Frankenstein, Al Pacino, Christopher Walken ve Alan Arkin'li Stand Up Guys filmlerinin yapımcılığını üstlendi. Rosenberg'in yeni filmlerinden bazıları şöyle: Ewan McGregor, Jennifer Connelly ve Dakota Fanning'li American Pastoral, Kate Beckinsale ve Theo James'li Underworld serisinin beşinci filmi. Diğer filmlerinden bazıları arasında şunlar yer alıyor: Matthew McConaughey, Marisa Tomei ve Ryan Phillipe'li The Lincoln Lawyer, Katherine Heigl'lı One for the Money; Heigl ve Gerard Butler'lı The Ugly Truth, Jason Statham'lı Crank ve Crank: High Voltage; Penélope Cruz ve Ben Kingsley'li Elegy, Elizabeth Banks ve James Marsden'lı Walk of Shame ve Michael Peña ve Djimon Hounsou'lu The Vatican Tapes. GARY LUCCHESI (Yapımcı) Lucchesi, Los Angeles'taki bağımsız film şirketi Lakeshore Entertainment'ın başkanı. Kendisi aynı zamanda Amerika Sinema Yapımcıları Derneği (PGA) başkan yardımcısı. Lucchesi, 2004 yılında En İyi Film Oscar'ını alan Million Dollar Baby'nin başyapımcısıydı. Yapımcılığını üstlendiği ilk film, Richard Gere ve Edward Norton'lı Primal Fear'dı. Lucchesi'nin diğer önemli hit filmlerinden bazıları şöyle: Matthew McConaughey, Marisa Tomei ve Ryan Phillipe'li The Lincoln Lawyer, Katherine Heigl ve Gerard Butler'lı The Ugly Truth, Kate Beckinsale'lı Underworld serisi, Jason Statham'lı iki Crank filmi ve son olarak Blake Lively'li The Age of Adaline. Gişe rekorları kıran diğer filmlerinden bazıları şöyle: Jennifer Carpenter ve Laura Linney'li The Exorcism of Emily Rose, Sam Raimi'den Cate Blanchett, Katie Holmes ve Greg Kinnear'lı The Gift ve Philip Roth'un üç uyarlaması: The Human Stain, Elegy ve yeni çıkacak olan American Pastoral. Lucchesi aynı zamanda Gary Marshall’ın gişe rekorları kıran, Julia Roberts ve Richard Gere'li Runaway Bride'ın baş yapımcısıydı. Bağımsız bir yapımcı olmadan önce Lucchesi Paramount'ta prodüksiyon departmanı başkanıydı ve Ghost, Indiana Jones and the Last Crusade, Fatal Attraction, The Hunt for Red October, Coming to America, The Naked Gun, The Godfather: Part III, Star Trek, Black Rain ve The Untouchables gibi filmlerin sorumluluğunu üstlendi.

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter