Popüler Sinema

Paylaş
Haberler

MACBETH'in YAPIM NOTLARI ve KAMERA ARKASI

:: Videolar MACBETH'in YAPIM NOTLARI ve KAMERA ARKASI
Ülkemizde 4 Aralık’ta vizyona girecek olan MACBETH, korkusuz bir savaşçının hırs, ihanet ve ihtiras dolu hikayesini anlatıyor. Oscar Adayı Michael Fassbender ve Oscar Ödüllü Marion Cotillard’ın başrollerini paylaştığı film; temposu, oyunculukları ve göz kamaştırıcı sinematografisiyle eşsiz bir izleme deneyimi vadediyor. Aynı zamanda eleştirmenlerce senenin en iyi yapımlarından biri olarak adlandırılan MACBETH'in ödül sezonuna da damga vurması bekleniyor.

MACBETH, Shakespeare’in en meşhur kahramanlarından biri. Savaşın vurduğu İskoçya topraklarında geçen müthiş bir ihtirasın ve hırsın hikayesi. İlk kez yayımlanmasının üzerinden 400 yıldan fazla geçmesine rağmen en fazla uyarlaması yapılan ve sahneye koyulan eserlerden biri oldu. Kendi hırslarının kurbanı olan İskoçya Kralı’nın trajik hikayesini anlatan MACBETH, OrsonWelles’den Roman Polanski’ye kadar birçok sinemacının da yorumladığı bir eser.


Görsel yanı mükemmel eleştiriler alan MACBETH’in görüntü yönetmeni daha önce TrueDetective ve Snowtown gibi yapımlarda da görev yapan Adam Arkapaw.

Yeni jenerasyon İngiliz sinemacıların iyice kendilerini göstermeleriyle birlikte See-SawFilms prodüktörleri IainCanning ve Emile Sherman, MACBETH’e yeni bir yorum getirmenin zamanının geldiğini düşünmüşler. “TomHiddleston ve JudeLaw gibi aktörlerin Shakespeare oyunlarında başrol oynadıklarını görebilirsiniz.” Diyor Canning ve ekliyor: “Bence yeni dalga aktörlerin sahneye çıkıp oyunları yeniden yorumlamaları çok ilginç sonuçlar doğuruyor.”


Günümüzde  dünyaya hakim olan temel kavramların hırs ve açgözlülük olduğu düşünülürse filmin zamanlamasının da  çok yerinde olduğu söylenebilir. Malcolm’u oynayan JackReynor şöyle diyor: “Açgözlülük insanların hayatlarını alt üst edebilecek başka bir şey yok.  Son yıllardaki ekonomik gelişmeleri düşündüğümüzde MACBETH’inhikayesi daha da anlamlı geliyor.”


 

Hızla globalleşen dünyada MACBETH’i geniş bir çerçeveden ele almak bütün ekip için çok önemliymiş. Prodüktör Canning, konu  hakkında şunları söylüyor: “MACBETH ve eşinin çevrelerindeki dünyanın bir ürünü olduklarını vurgulamak istedik. Daha modern ve sinematik açıdan daha doğru bir tempoyla yorumladık.”

Shakespeare’in anlatım diline zarar vermemek de önemli ayrıntılardan biri olmuş. “Kafiyeleri ve orijinal kelimeleri değiştirirseniz ortaya bambaşka bir şey çıkar.” diyen Canning ekliyor: “Bizim için önemli olan; oyunun doğru yerlerini kesip, ortaya insanlara yüzyıllar öncesinden kullanılan bir dili duyduklarını unutturacak bir film çıkarmaktı.”


 

“İşin o kısmına oldukça basit yaklaştık.” diyen Michael Fassbender, Sahkespeare’in yazdığı metne karşı gelmeyip kendinizi onun akıntısına bırakınca her şeyin yerli yerine oturduğuna olan inancını vurguluyor.


JustinKurzel, orijinal metne sadık kalmaları üzerine şunları söylüyor: “Tiyatronun aksine sinemada kalabalık bir seyirci grubuna değil, karşınızdaki aktörle baş başa performans sergiliyorsunuz. Shakespeare’in dilini konuşarak oynamak aktörlerin performansına ekstra bir samimiyet kattı. Ayrıca Shakespeare’in orijinal metni içindeki manipülasyon öğeleriyle ünlü. Öyle ki, Michael ve Marion veya Micahel ve Paddy arasında geçen sahnelerde Goodfellas (Sıkı Dostlar) izler gibi hissediyorsunuz. Bütün karakterler birbirlerini kurnaz bir biçimde manipüle etmeye çalışıyorlar aslında.”


MarionCotillard’ın konu ile ilgili söyledikleri şöyle: “Çok çaba sarfettik çünkü Shakespeare bazen İngilizler için bile anlaşılması zor bir hale gelebiliyor. Fakat bu hikaye bize öyle bir enerji verdi ki bizi film boyunca taşıdı.”


Produktörler için bu kadar kapsamlı bir projenin ilk ve en önemli adımı MACBETH’i kimin oynayacağına karar vermek olmuş. “Shame’i (Utanç) çektikten sonra Michael Fassbender ile tekrar çalışmayı çok istiyorduk.” diyor Canning ve ekliyor: “Senaryo hazır hale geldikten sonra belki kabul eder diye Michael’a öylesine bir gönderdik fakat zaman ilerledikçe aradığımız özgün performansı ondan başkasının vermeyeceğini fark ettik.” 


“Önümdeki metin çok sürükleyiciydi. Böyle bir şey yapma fırsatı hayatta karşınıza bir kez çıkar. Ben de çekimler boyunca sonradan ‘Keşke şunu da yapsaydım!’ diyerek pişmanlık yaşamamak için kendimi tam anlamıyla rolüme vermeye çalıştım.” Diyen Fassbender’in de projeyi kabul etmesi zor olmamış.


 

Fassbender’in karakteri bambaşka bir boyuta taşıdığını ifade eden Canning şöyle diyor: “Tam anlamıyla sizi MACBETH’in beyninin içine sokuyor. Performansının özel tarafı şu: Yavaş yavaş delirmesini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Hiçbir şekilde ona yardım etme şansınız yok. Oyunu daha önceden bilmenize rağmen sizi bu kadar şaşırtabilmesiçok garip.”

Fassbender projeye dahil olduktan sonra sıra onun kendine özgü oyunculuğunu ortaya çıkarabilecek yönetmeni bulmaya gelmiş. Bu noktada JustinKurzel’inSnowtown filmi, yapımcılar için iyi  bir referans olmuş.


Snowtown filmi peşpeşe gelen cinayetlerin bir toplumu nasıl etkilediğini çarpıcı bir şekilde anlatıyordu. “MACBETH’in cinayetleri içinde geçtikleri dönem için ne ifade ettilerse, Snowtown’un da günümüz için aynı şeyi anlattığını düşünüyorum.” diyor Canning. Laura Hastings-Smith de JustinKurzel seçiminden çok memnun. “Bir karakterin psikolojisini tüm katmanlarıyla ekrana yansıtabilen bir yönetmen.” diyor.


“Justin, filme Western filmlerde gördüğümüz bir hava da kattı.” diyor Canning. “Orada da karakterler hayatta kalmak için normade yapmak istemeyecekleri şeyler yapıyorlar. MACBETH de içinde yaşadığı sert dünyada kendine sağlam bir yer edinebilmek için o feci cinayeti işliyor.”


Canning’in Western teorisini Kurzel de doğruluyor: “MACBETH’in gerçek hikayesine baktığımda aslında şimdiye kadar yapılan yorumlarında bize hiç gösterilmeyen, çok acımasız bir dünyada yaşadığını fark ettim.”


MACBETH’in savaşçı yönünü ön plana çıkarma isteği Kurzel’in projeyi kabul etmesinin arkasındaki asıl sebepmiş. “Savaşın gölgesini filmde yansıtabilmek, MACBETH’in savaşın yarattığı bir karakter olarak onu hedeflerin ulaşmak için nasıl kullandığı ve sonrasında yaşadıkları ve bütün bunlarla başa çıkmak yerine onları içselleştirmesi… Bunlar beni projeye çeken detaylar oldu.” diyor.


 

“Fassbender’in projeye dahil olması da benim için çok önemliydi.” diyor Kurzel ve ekliyor: “O, kendi jenerasyonunun en önemli oyuncularından biri ve bir yönetmen olarak uzun zamandır beraber çalışmak istediğim bir aktördü. Michael’ın başrol oynayacağını duyunca teklifi hemen kabul ettim.”

Ekibin içinden Kurzel’inSnowtown’unu ilk seyreden Michael Fassbender olmuş zaten. “Filmden çıkar çıkmaz menajerimi arayıp onunla bir görüşme ayarlamasını istemiştim. En çok beraber çalışmak istediğim yönetmenlerden biriydi.” diyor yetenekli aktör.


JackReynor, Kurzel için şunları söylüyor: “Justin sette bir yoldaşlık havası yaratıyor ve herkesin ona sonuna kadar güvenmesini sağlıyor. İnsanı sakinleştiren bir yanı var ve sanırım sette kendini ona teslim etmeyen bir aktör bile yoktu.”


Reynor’ın bu sözleri en çok LeydiMACBETH’i oynayan MarionCotillard için geçerli olsa gerek. “Bir gün bu rolü oynayacağımı biliyordum ama sahnede ve Fransızca olacağını düşünüyordum.” diyor ve ekliyor: “Teklifi aldığımda en hafif tabirle şaşırdım.”

“Leydi MACBETH’i filmde diğer karakterlerden ayrı bir yere konumlandırmayı istiyorduk. Dolayısıyla Marion’un aksanını koruyarak oynaması da bize bu anlamda çok yardımcı oldu diyor.” Caninng.


Orijinal metnin hakkını verebilmek için çok çalıştığını belirten Cotillard, Michael Fassbender ile karşılıklı oynama konusunda da şunları söylüyor: “Bazen birisiyle tanışırsınız ve onu sanki çok önceden beri tanıyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Michael ile aramızda garip bir bağ oluştu. Oyunculuk konusunda çok yaratıcı biri fakat aynı zamanda bu yaratıcılığının işleri karmaşıklaştırmasına asla izin vermiyor.”


“Aslında bu, sadece Marion için riskli ve zor bir proje değildi.” diyor yönetmen JustinKurzel. “Michael’ın MACBETH gibi bir karakteri canlandırması, benim küçük bütçeli bir Avustralya filminden sonra aniden bu ölçekte bir projenin başına geçmem… Bütün bunlar sette çok yerinde bir korku hissi ve gerilim yarattı. Bu da bize farklı bir enerji verdi.” 


“Bence seyrettikten sonra Leydi ve Kral MACBETH’e karşı büyük bir empati duyacaksınız.” diyorHastings-Smith ve ekliyor:“Evet, korkunç şeyler yapıyorlar. Gerçi hayat bunları iyi insanlara da yaptırabilir. İşin sonunda insana dair bir trajediye tanık olacaksınız.”


MACBETH’in etrafındakileri canlandıracak oyuncuların da aynı savaşçı ruhu yansıtabilecek kişiler olmalarına dikkat edilmiş. “Macduff ve Banquo rolleri için seçilen Sean Harris ve PaddyConsidine kafamızdaki asker imajını filme çok başarılı bir şekilde getirdiler.” diyor Canning ve ekliyor: “Onların sayesinde daha önceki adaptasyonlarda görülmemiş bir şekilde karakterlerini hikayenin içerisine çektik ve göstermek istediğimiz dünyayı daha iyi anlattık.”


Considine, canlandırdığı Banquo karakteri için şunları söylüyor: “Banquo, MACBETH’e sonuna kadar sadık bir karakter. Kehanetten daha az etkileniyor ve arkadaşında gördüğü değişim onu derin düşüncelere itiyor.”


Malcolm rolünü oynayan JackReynor da Michael Fassbender’la görüştükten sonra projeye dahil olmuş. “Michael ile çok iyi anlaştık ve onunla ne olursa olsun çalışmak istediğime karar verdim.  Yönetmen olarak Kurzel’in seçildiğini duyunca da çok sevindim çünkü daha önce Snowtown’u seyretmiş ve hayran kalmıştım.”


Yedi haftaya yayılan ve toplam otuz altı günde tamamlanan çekimlerden sadece altı tanesi kapalı alanda gerçekleştirilmiş. Bütün çekimlerin set harici gerçek mekanlarda yapılmasının sebebini prodüktörlerden Laura Hastings-Smith şöyle açıklıyor: “Justin hikayenin olabildiğince gerçekçi bir şekilde perdeye yansımasını istedi. İzleyicinin, MACBETH’in yaşadığı acımasız dünyayı iyice hissedip, onun hareketlerinin sebeplerini anlamaya çalışmasının önemli olacağını düşündü. Bu tiyatro sahnesinde görebileceğiniz ya da elinizde metnini okuyabileceğiniz bir oyun değil. Tamamen beyaz perde için çekilmiş bir sinema filmi.”

Canning ise çekim sırasında karşılaştıkları zorlukları gülerek şöyle anlatıyor: “Bir ara William Shakespeare’in ruhunun bizi sınamaya geldiğini sandık çünkü İskoçya’nın kuzeyinde çekim yaptığımız sırada Britanya tarihinin en kötü havalarından biri vardı. Fakat bu biraz da işimize geldi çünkü bazı sahnelerde fırtına olsun istiyorduk ve hava durumu sayesinde özel efekt kullanmamıza gerek kalmadı.”

Michael Fassbender kötü koşullar sırasında ekibe en çok ilham veren isim olmuş. Hastings-Smith bu durum hakkında şunları söylüyor: “Michael’da öyle bir dayanıklılık ve iş disiplini var ki bir anda herkesin lideri konumuna yükseldi. Ekipteki herkes, ‘Eğer bu adam bu koşullara dayanabiliyorsa biz de dayanmalıyız.’ diye düşündü.”


Fassbender da konuyla ilgili gülerek, “Herkes, rüzgarın ve yağmurun içinde, yağmurlukların altında bir çift gözden ibaretti. 25 yıldır bu sektörde çalışan insanlar birbirlerinin yüzlerini görmeden hayatlarında şahit oldukları en kötü hava şartları altında çalıştılar.” diyor.


MarionCotillard da yaşadığı zorluklarla ilgili, “Bazen müthiş bir yönetmenin enerjisi size geçer ve evet; soğuğa, zorluklara rağmen büyük bir dinamizmle çalışmaya başlarsınız. Ortaya çıkan iş de sonunda sihirli bir şey olur.” diyor.


JustinKurzel de koşulların ekibi birbirine yakınlaştırdığını düşünenlerden. “Prodüksiyon tasarımcısının rüzgar tarafından kameranın önünden uçurulması ya da Marion’un yürürken bir anda boğazına kadar bataklığa saplanması gibi olaylar ekip arasındaki sinerjiyi kesinlikle daha da güçlendirdi.”


“Bazen bunun delice ve biraz da aptalca olduğunu düşündüğüm oldu.” diyor Kurzel. “Fakat sonunda ortaya çıkan iş umarım yaşadığı çevrenin MACBETH’in psikoloji üzerindeki etkisini size yansıtabilir.”


MarionCotillard da İskoçya kırsalından bir hayli etkilenmiş: “Bence Justin kelimenin tam anlamıyla bir sanatçı ve bir sanatçı olarak İskoçya topraklarından etkilenmemeniz imkansız. Oranın doğasında garip bir şey var. Mistik bir şey… İlk bakışta gördüğünüzden daha fazlası…”


Senaryonun 10 sayfalık bir bölümü savaş sahnelerinden oluşuyor. JustinKurzel bu sahneler boyunca karakterlere odaklanmayı ve savaşın onlar üzerindeki etkisinin temelini atmayı tercih etmiş.


Bu sahnelerde kullanılan figüranlar o dönem savaşlarını düzenli olarak canlandıran ekiplerden tercih edilmiş. “Sanırım iki tanesini kaybettik.” diyor Michael Fassbender, gülerek. “Hepsinin üzeri çıplaktı ve size havanın ne kadar soğuk olduğunu anlatamam. Ocak sonuydu ve göz gözü görmüyordu. Gerçekten hepsi harika insanlar ve müthiş bir iş çıkardılar.”

Savaşın MACBETH üzerindeki etkisi üzerine Fassbender’ın yorumu şöyle: “Justin, MACBETH’in Travma Sonrası Stres Bozukluğu’ndan mustarip olduğunu söyledi. Hikayenin geçtiği dönemin öncesinde de halüsinasyonlar gören bir karakter. Dolayısıyla zaten psikolojik bir bozukluğu var. Yemek sahnesinde de kendi kendine ‘Beni tanıyan herkes arada bir kendimi kaybettiğimi bilir.’ gibi bir şeyler sayıklıyor. Karakterin bu tarafını bilmek, onu keşfetmek açısından bana çok yardımcı oldu.”


“Genelde MACBETH’i anlatırken çıkış noktası olarak iki karakterin açgözlülüğüne odaklanılır. Ben ise onların, hayatlarında kederden veya başka bir sebepten oluşan bir boşluğu doldurmak istemelerinin üzerine yoğunlaşmak istedim.” diyor yönetmen Kurzel ve ekliyor: “MACBETH geçmişin travmalarını taşıyan yorgun bir asker aslında. Filmin başında evlatlarını kaybetmelerini de görüyoruz. Bu açıdan bakınca kehanetler ve kralın öldürülmesi daha da ilginç hale geliyor. Bu iki olay da aslında onları özgürleştiren, hayatlarına devam etmelerini sağlayacak olaylar.”


Canning’in yorumu ise şöyle: “Leydi MACBETH’in kocasının savaştan dönüşüyle nasıl baş ettiğini de görüyoruz filmde. Savaş giden adamla dönen arasında çok büyük farklar var ve bu da onun hikayesine ayrı bir boyut katıyor.”


Kurzel, Michael Fassbender ve MarionCotillard arasındaki uyum hakkında şöyle diyor: “Çok önceden beraber çalışmaya başladılar varların yoklarını ortaya koydular. Biz çekimlere başladığımız zaman çoktan ritimlerini bulmuşlardı.”


Prodüktör IainCanning,MACBETH’in bu acımasız versiyonunun genç izleyicileri de cezbedebileceğini düşünüyor. “İzleyicilerin kendilerini hikayenin içinde hissetmelerini istedik. ‘Bu karakterler bugün yaşıyor olsalardı aynı şeyleri yapabilirlerdi.’ fikrini vermeye çalıştık. İnsanı koltuğuna çivileyen bir film oldu. Filmdeki genç oyuncu kadrosunun da yardımıyla bence MACBETH ilk defa bu kadar geniş kitlelere hitap edecek fırsatı yakaladı.”

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter