Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

MACBETH - Durmak düşmektir

:: Videolar MACBETH - Durmak düşmektir
(7.8/10)
Üye: Hüseyin Eken
Karakterlerin konuşmalarında geçen ‘Yiğitliğin kaynağında bilgelik yatmalı’, ‘zamanı aldatmak istiyorsan zaman gibi olacaksın’, ‘Hayatın şarabı alındı sadece tortusu kaldı mahzende’ gibi sözler hem filmi güzelleştirmiş, hem de oyunculara enerji vermiş.

Bazı insanlar için ayakta kalabilmenin tek şartı sürekli saldırı halinde olmaktır. Bırakın savunmaya geçmeyi, saldırıyı durdurmak bile onlar için yok olma sürecinin başlangıcıdır. Bunun bilincinde olduklarından, saldırı güçlerini taze ve diri tutabilmek için sürekli yüksek motivasyonlara ihtiyaç duyarlar. Bu motivasyonlarını, hırs, aç gözlülük, bencillik gibi içgüdülerle kılıflayıp,  düşman yaratma, düşmanı olduğundan büyük gösterme gibi siyasi entrikalarla meşrulaştırırlar. Ve artık geriye dönüşü mümkün olmayacak kadar insanlıklarından uzaklaştıklarından, kendileriyle yüzleşmeyi, yaptıklarını sorgulamayı zihinlerinden daima uzak tutarlar. İhanet sarmalının içinde yüzerler ve böylece asıl savaşı kendileriyle yaptıklarını gizleyip dururlar. Tâa ki bu savaş, gizlenemez duruma gelip vicdanlarından taşmaya başlayana ve  kendilerini yok edene kadar sürer. Evet, sonuç hep tükenme ve yok olmadır. Çünkü şu bir gerçek ki; iyiler daima kazanır. Geçmişten günümüze kadar, yüzyıllardan beridir nerede ve ne zaman olursa olsun bu hiç değişmemiştir. Geçmişte de, günümüzde de iktidarı ele geçirmek isteyenler, aynı hırslarla ihanet sarmalının içine girmiyor mu?


 

William Shakespeare'in yaklaşık dört yüz yıl önce yazdığı ‘Macbeth’  bize bunu kanıtlıyor.  Ünlü oyuna adını veren komutan Macbeth ve karısı Lady Macbeth,  değişmeyen bu beşeri zaafların dört yüz yıl önceki simgeleri.  Adil kralı öldürmek ve tahtı ele geçirmek için kontrol edemedikleri hırsları, komutan Macbeth'i ve karısı Lady Machbeth'i,  kendi suçluluk duyguları onları da yok edinceye kadar kışkırtır. Genelde  az çok bilinen ve duyulmuş bir eserdir Macbeth. Shakespeare’nin hangi eseri bilinmez ki? Hemen hemen hepsi yüzlerce kez oynanmış, ve çok defa da filme çekilmiştir. Batı sineması sadece bir Shakespeare’den bile onlarca film çıkartmıştır. Üstelik de, aynı hikâyeyi pişirip pişirip önümüze koymaktalar. Demek ki; senaryonun orijinalliğinin yanında, filmin başka donelerinin orijinalliği de önemli. Çünkü aynı hikâyeyi tekrar tekrar çekseler de, her defasında daha fazla alıcı buluyor ve beğeniliyor. 


Bu defa ‘Macbeth’ yeni ve farklı bir versiyonu ile karşımızda ve Snowtown’dan tanıdığımız yönetmen Justin Kurzel İmzası ile. Başrollerde ise, Macbeth’leri canlandıran Michael Fassbender ve Marion Cotillard var. Film, Macbeth’in ölmüş çocuğu için yapılan küçük bir merasim ile başlıyor. Hemen ardından İskoçya krallığı için asilere karşı verdiği savaş sahnesini izliyoruz. Yani Hollywood teknolojisinin üst düzeyde kullanıldığı görsel bir şov izliyoruz. Fakat filmin savaş sahneleriyle bezeneceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü bunun dışında filmin sonuna kadar başka savaş göremiyorsunuz. Zaten amaçta savaşı değil, komutanlıktan krallığa uzanan bir insanın, insani zaaflarını anlatmak. Ve bunu da çok iyi başardıkları bir gerçek. 


 

Filmde savaşın ortasında, birden, uzakta dumanlar içinde savaşı izleyen üç kadın görüyorsunuz. Tam  bunlar da kim? diyeceksiniz ki, aslında onların filmin sonuna kadar Macbeth’i şeytanlaştıran, şeytanı temsil eden cadılar olduğunu anlıyorsunuz. Evet filmin başından itibaren şeytanlar kehanetleriyle Macbeth’i yavaş yavaş işliyorlar. Bu arada cadıların sanıldığı gibi ‘cadı’ kılığında değil, güzel kadınlar olduğunu hemen belirtelim. Üstelik aralarında küçük masum bir kızın kullanılmış olması da, şeytanın taktiklerinin yansıtılması açısından değerlendirilmeli.  ‘’Talih, kılımı kıpırdatmadan da taç giydirebilir bana’’ diyerek kehanetlerin zehrine bürünüp şeytanlaşma yolunda hızla ilerleyen Macbeth’in  aslında atladığı bir şey var; talihi belirleyen şeytan değil, kâinatın sahibi, şeytanın da yaratıcısı olan kudrettir. Ve elbette ki, o isterse kılınızı bile kıpırdatmadan taç giyebilirsiniz. Tabi burada batı kültürü ile bizim kültürümüz arasındaki inanç farkının yansımalarını da görüyoruz. Bizde genelde (Batı özentisi dışında yapılmış olanlar hariç) gelecekten haber veren, ya da insanları yönlendiren Allah dostu iyi figürlerdir (Ak sakallı dede gibi). Onlarda ise şeytan ya da benzeri figürlerdir. Üstelik bizde iyi’ye yöneltme vardır, onlarda ise şeytanca tutkulara. Onlarda ‘güç sende git gidebildiğin kadar, bu uğurda her şey mübah’ bilgisi vardır, bizde ‘kalbinde zerre kibiri olanın cennete giremeyeceği’ bilinci vardır. Tabii ki şeytandan yana olmanın da bir bedeli vardır. Ve tabii birde kadın faktörü. Tarihin eski devirlerinden beri sadece batı kültüründe değil, doğuda da, kadınlar pek çok kez ülkeyi yönetenler üzerinde etkili olmuştur.  Çinli prenseslerden tutun da, Osmanlıdaki Valide Sultanlara kadar devlet yönetiminde zaman zaman kadınların dengeleri değiştiren müdahaleleri görülmüştür. ‘Her başarılı erkeğin arkasın bir kadın yatar’ sözü ne kadar doğruysa, ‘Her başarısız erkeğin arkasında da bir kadın yatar’  sözü o kadar doğru. Anadolu’da ki deyişle; ‘Kadın Erkeği ya vezir eder, ya rezil’.  Filmde de Lady Macbeth’in tahrikleri, şeytanın pabucunu dama attıracak cinsten.  Ve şu soru geçiyor içimizden;  Yoksa şeytan bahane mi, şeytanlaşmış insanlar için?

 

Evet oyunculuğun üst düzeyde olduğu filmin aksayan yanı yok değil. Lady Macbeth’in karakter dönüşümünde bazı sorunlar var. Lady Macbeth şeytandan daha şeytan davranışlarını birden keserek timsahın gözyaşları diyemeyeceğimiz içtenlikte bir pişmanlığa dönüşüyor. Tahrikkâr tutumunun değişmesi birden oluyor.  Aslında Marion Cotillard gibi saf bir yüze kötü kadını oturtmak kolay değil ve bunun zorluğu filme zaaf olarak yansımış. Lady Macbet’in en şeytani olduğu sahnelerde bile yüzündeki masumiyet saklanamamış. Bunun dışındaki karakterler için oyuncu seçimi çok doğru yapılmış. Michael Fassbender ile (Macbeth) bereber, Sean Harris (Macduff), David Thewlis (Kral Duncan), Paddy Considine (Banquo) ve Jack Reynor (Malcolm) doğru tercihler olmuş. Özellikle Macduff’u oynayan Sean Harris, alışılagelmişin aksine filmin sonundaki rolüyle yardımcı oyunculuktan sıyrılıp başkahramanlığa oturmuş. Filmin mekân seçiminde ise, doğal platolar kullanışmış olması gerçekçiliği artırmış. Gerçek hikâyenin geçtiği İskoçya bölgesinin tercih edilmesi de, işlerini kolaylaştırmış olsa gerek. Görselliği zenginleştiren manzaralar, elverişli arazi ve hava şartları sanırım yönetmen Justin Kurzel’in tam istediği gibiydi.


 

Macbeth’in yaratan William Shakespeare'in hakkını vermek lazım ki, güzel sözleriyle hem etkiliyor, hem de öğretiyor. Zaten film boyunca da, Shakespeare'in anlamlı sözlerine ve doğru tespitlerine bol bol şahit oluyoruz. Karakterlerin konuşmalarında geçen ‘Yiğitliğin kaynağında bilgelik yatmalı’,  ‘zamanı aldatmak istiyorsan zaman gibi olacaksın’, ‘Hayatın şarabı alındı sadece tortusu kaldı mahzende’ gibi sözler hem filmi güzelleştirmiş, hem de oyunculara enerji vermiş. Filmin Oscar’a gideceği kesin. Film ödül alır mı almaz mı bilemem ama, en iyi oyuncu ödüllerinden biri mutlaka ‘Macbeth’e verilmeli. Özellikle Fassbender karakteri müthiş içselleştirmiş. Ayrıca senaryoda Shakespeare'in orijinal metnine sadık kalınmış ve tam da isabet olmuş, çünkü oyunculukların oturmasını daha da kolaylaştırmış.

 

Sonuç olarak, bildiğimiz bir hikâye Hollywood un eliyle güzel bir filme dönüşmüş. Sadece Shakespeare’den bile onlarca filmi çıkaranlar, bizim tarihimize baksalar hazine bulmuşçasına coşarlar.  Evet, Türk sineması gelişiyor ama, henüz hem Hollywood tan, hem batıdan fersah fersah gerideyiz. Çağ açıp, çağ kapatan İstanbul un fethini bile bir kez film yapabildik. (Faruk Aksoy’u tebrik etmek lazım) Bırakın tarihteki büyük zaferlerimizi, Yunus Emre’nin Divan’ından, Mevlana’nın Mesnevi’sinden yüzlerce film çıkar. Batı dünyası yüzlerce kez oynanmış eserlerini tekrarlarken, biz de, orijinalliğini koruyan ve sanat dünyamız için adeta bir hazine olan kaynaklarımıza el atsak daha iyi değil mi?

 

Twitter.com/huseyin_eken

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter