Film her şeyin başladığı Los Angeles'da bir otobanda başlıyor. Trafiğin sıkışık olduğu bir gün, kibirli bir korna sonucunda, hayatlarında yön bulmaya çalışan Sebastian ve Mia tanışıyor. İkisi de imkânsıza yakın olan hayallerine odaklanmışlardır. Sebastian 21. yüzyılda insanların geleneksel jazz müziğini umursamasını sağlamaya çalışmakta, Mia ise sadece kesintisiz bir oyuncu seçmesinde şansını denemek istemektedir. Ancak ikisi de yalnız bir şekilde bekledikleri sıçramayı yapacaklarını beklememektedir. Yapabildikleri asıl sıçrama birbirlerine karşı, sanatsal düşlerinin içine olur. Bu birleşim tabiatının gerektirdiği gibi bir sinematik dünya yaratarak, bizi ışık, renkler, ses, müzik ve sözler ile yakalamaya çalıştığımız mutluluğa ve asla aşamadığımız tutkuların kalp kırıklıklarına, hayran verici bir yolculuğa çıkarır.