Popüler Sinema

Paylaş
Üye Kritiği

İnsan, Yaradılana Karşı!

İnsan, Yaradılana Karşı!
(9.7/10)
Üye: Anıl Basılı
‘’Yaradılış hikâyelerinden bir serüven yaratmak kolay olsa da, Nuh’un Gemisi’ni beyaz perdeye taşımak cesaret işi!’’

Okuduğunda, dinlediğinde veya izlediğinde kişiyi anında etkileyen derin tasvirler vardır. Uzun soluklu bir süreci, destansı boyutlarda bir içeriğe dönüştürebilen bu etkileşimler, kimi zaman size belgesel tadında sunulurken, size aktarılan bu yaşanmışlıklardan dersler çıkarabilmeniz amaçlanıyor. Titizlikle kurulan bir cümle gibi özenle kurgulanıyor.

 

İnsanın yaratılışından beri devam eden bazı gerçekler ve bu gerçekleri kesintiye uğratan zamanlar vardır. Havva ile Âdem’den beri, çocuklarından, doğumdan, ölümden bu yana değişmeyen; ‘’istekler’’ olarak nitelendirebileceğimiz ters giden bazı hikâyeler... Kimilerinin ‘’yoldan sapma’’ olarak açıkladığı kimilerininse ‘’vazgeçememe’’ olarak kıvırdığı, sonu gelmeyen kargaşalar. Bitmek bilmeyen tüketme hırslarına engel olamayan kavimlerin, dinmeyen öfkelerin, sonu gelmek üzere olan tüm güzelliklerin ve tüm bu ‘’evrene ait olanı çalma’’ keşfinin kimi zaman götürüsü oldukça ağır olmuştur. Zamanla bu gidişattan ya bir kavim yok olmuştur ya da genel-geçer doğrular yolundan saptırılmıştır. İnsanın şiddetlenen sefilliğine karşı aciz kılınan ‘’toplu’’ kıyımlar, yeni başlangıçlara olan ihtiyacı arttırmıştır. Çoğunlukla bu yeni başlangıçlar, inanç temelli olmuştur. Tanrının eli değmiştir. İnsanoğlunun giderek artan sadakatsizliğini, vicdanla sınırlandırabilmek pek faydalı olmamıştır.

 

İnsanlığın yok oluşunu, varoluşu, giderek çoğalan istek ve ahlaksızlıkların sonucunda lanetlenen bir ırkın nasıl yerle bir edildiğine dair örnekleri kutsal kitaplardan öğrenebiliyoruz. Birçok kişi tarafından bilinen bu örnekleri de beyaz perdeye aktarabilmek kolay bir iş değil doğrusu. Gelebilecek sansürlere göğüs gerebilmeli, eleştiriye açık kalabilmeli ve cesareti üstlenebilmek gerekli. Üstelik Semavi dinleri kaynak alan hikâyelerin perdeye aktarılması oldukça zor bir süreç.

 

Yeni vizyona giren; ‘’Nuh:  Büyük Tufan’’ adlı film tam bu noktada, tüm ilahi sıfatlardan arındırılıp, insani his ve zaaflarla temellendirilen Nuh Peygamber’in ona verilen görevi yerine getirebilmek için çıktığı yolu anlatıyor. Üzerinde toplanan ağır sorumlulukların bilincinde olan Nuh’un, her şeyi yerle bir eden sapkın kavmini kurtarma şansı olmadığını anladığında geriye tek bir görevi kalıyor: ‘’Gerçekleşecek tufandan önce yaratılanlar içinden en masum olan hayvanları, inşa edeceği bir gemi içinde toplamak! ‘’ Uzun bir yolculuğu konu alan bu senaryoda; Nuh Peygamber rolünde Russell Crowe yer alırken, ona Jennifer Connelly, Emma Watson ve Anthony Hopkins gibi oyuncular eşlik ediyor. Didaktik hikâyelerin sıralandığı bu fantastik kurgunun yönetmen koltuğunda ise, Darren Aronofsky oturuyor.

 

Size belgesel tadında bir zaman dilimi sunan ve özgün içeriklerle dolu olan bu yapıtta, gerçekçiliğin ön plana çıkartılması amaçlanıyor. Oyuncuların rahatlıkla sindirdiği karakterlerinin de giderek merak duygunuzu da tetiklemesi, uygulanan efektlerle de birleşince ortaya detaylı bir varoluş öyküsü çıkıyor. Yoktan var edilen hayatı konu edinmesi, insanlığın giderek çığırından çıkışının anlatılması, dünyanın sonunun gelecek oluşuna bağlanması, Nuh’un karakterinin tasvir edilişinin de dahil edilmesiyle yaradılış’ın anlatıldığı her sahneye uzanan bu görsel şölen, büyük bir düzen içeriyor. Gemiye binen birer çift hayvanların oluşturduğu ahenk, dünyaya gönderilmiş meleklerin taş halinde bulunması, tufan rüyalarının ilgi çekici olması, Nuh’un ailesinin içinde bölünme yaşamasına kadar geçen her sahnede kendi inancınızı sorgulama fırsatı dahi buluyorsunuz. Sanıyorum bu da sizin mesajı aldığınıza dair bir işaret oluyor. İçinde barındırdığı çaresizlik, ihanet, pişmanlık gibi verimsiz bir çağın tüm aksiyomlarını da dâhil edersek kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım olmuş. Filmin uzun olması ama bazen de çok yavaş seyrediyormuş gibi hissettirmesine aldırış etmezseniz, bir sonraki sahneyi merakla bekliyorsunuz.

 

Tabii birde bu çarpıcı görselliğe, Vatikan’ın görüş belirtmemesini ve bazı Ortadoğu ülkelerinde yasaklanmasını da eklersek; ‘’Alacağı eleştirileri, gişede yarattığı tufanla dengeleyebilecek  mi?’’ sorusu akıllara geliyor.

 

Anıl Basılı

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Fırat Sayıcı

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Fırat Sayıcı

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç değil ...

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç  değil ...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter