Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

ZOOTOPIA - Zootropolis: Hayvanlar Şehri

:: Videolar ZOOTOPIA - Zootropolis: Hayvanlar Şehri
(8.0/10)
Üye: Melis Zararsız
Film,Kahkahalarla güleceğiniz zeki ve güncel esprilerin yanı sıra “şiddete ve sana benzemeyeni ötekileştirmeye son ver” mesajını hayli yerinde kullanan sağlam bir senaryoya sahip

Geçtiğimiz hafta Alice Through The Looking Glass/Alis Harikalar Diyarında 2: Aynanın İçinden izleyip olmayan alemlerde, harika diyarlarda, zamansız zamanlarda gezmiş ve hem görselliği hem de içerdiği felsefesiyle beslenmiş, adeta zevkten ölmüştüm. Bu hafta da bir animasyon vasıtasıyla, olmayan ütopik mekanlarda dolaşıp kendimi kaybettim, mutluyum: Zootopia ya da Türkçe adıyla Zootropolis: Hayvanlar Şehri.  Disney yapımı film, Amerika’da bir ay önce vizyona girmişti, bizdeyse bu Cuma itibariyle vizyonda.


 

Animasyon filmler söz konusu olduğunda elbette çizilmiş karakterlere sesiyle can veren dublaj sanatçıları da önem kazanıyor. Bunların popüler isimler olması ise filmin reklam boyutunu zenginleştiren bir unsur ister istemez. Ülkemizde Yekta Kopan, Uğur Yücel, Haluk Bilginer, Tolga Çevik gibi isimleri seslendirme kadrosunda gördüğümüzde o animasyonla ilgili kat kat heyecanlandığımız bir gerçek. Zootopia’nın orijinal seslendirme kadrosunda, başroller diyebileceğimiz tavşan Judy Hopps’u Ginnifer Goodwin, tilki Nick’i ise Jason Bateman seslendiriyor. Bizde ise tavşanımız Aysun Topar, tilkimiz Cem Yılmaz! Filmleri her ne kadar orijinal sesleriyle izlemeyi tercih etsek de, ülke olarak dublaj sanatında başarılı olduğumuz da bir gerçek, ve özellikle de Cem Yılmaz’ın sevimli ve kurnaz tilkiyi çok başarılı biçimde seslendirdiğini, işini düz bir okumayla değil, karaktere ruh katarak yaptığını eklemek isterim. Genel anlamda da bu filmi dublajlı izlemek gayet keyifliydi.


Gelelim filmin kendisine; hem konusuna, hem de teknik başarısına. Filmin senaryo kadrosunda bir ben yokum zaten : Jared Bush, Phil Johnston, Byron Howard, Rich Moore, Josie Trinidad, Jim Reardon ve Jennifer Lee muhteşem lezzette bir iş çıkarmışlar doğrusu. Kahkahalarla güleceğiniz zeki ve güncel esprilerin yanı sıra “şiddete ve sana benzemeyeni  ötekileştirmeye son ver” mesajını hayli yerinde kullanan sağlam bir senaryoya sahip Zootropolis. Yönetmen koltuğunu paylaşan  Byron Howard (Tangled), Rich Moore (Wreck-It Ralph) ve Jared Bush gibi isimlerin bir araya gelişi de yapımda benzer bir sihir meydana getirmiş. Örneğin küçük büyük her türden hayvanın aynı şehri paylaşması aslında gayet karmaşık bir düzen oluşturacakken her hayvanın boyutuna göre onlara özel kapıların, binaların vs tasarlanmış olması, muhteşem bir görsel deneyim haline gelmiş filmde. Yine fragmanlarda da izleyeceğiniz tembel hayvanlı sekanstaki mimikler, farklı karakterlerle oluşturdukları Godfather ve Chinatown göndermeleri sizi gülmekten öldürecek.


 

Konuya geri dönmek gerekirse, modernleşen ve insanlaşan (evrim geçirerek iki ayak üstünde duran, kıyafet giyerek işe, okula giden vs) hayvanlar dünyasında kasabasında ailesiyle yaşayan tavşan Judy Hopps, haksızlıklara katlanamayan, cesur ve hırslı bir küçük tavşandır.  Hayvanlar dünyasının ütopyası olan Zootropolis’te yaşamak ve polis olmak, orada görevler alarak dünyayı daha iyi bir yer yapmak istemektedir. Boyutundan ve acemiliğinden dolayı başta trafik polisi olarak atanan Judy, bu görevi kendine yakıştıramaz ve kayıp hayvan vatandaşların bulunması için harekete geçer. Bu uğurda karşısına çıkan üç kağıtçı tilki Nick ile işbirliği yapmak durumunda kalır ve fakat Judy ve Nick zamanla iyi arkadaş olacaklardır. Karşılarına çıkan olaylarda ise hayvanlar arasındaki tahammülsüzlük ve önyargılar ortaya çıkacaktır. Polisiye bir animasyon olan Zootropolis hem çok komik, hem çok tempolu ve renkli, hem de çok ciddi konulara değinen,  içi fazlasıyla dolu, bu nitelikleriyle benzerine az rastlanan bir yapım olmuş.  


Yabancı basında, filmin insanların ırkçılık, önyargı gibi dertlerini hayvan “cinsleri” üzerinden anlatmanın sıkıntılı tarafları olduğu düşüncesinde olan bazı eleştiriler okudum ama aynı fikirde değilim. Hayvan dostlarımızın her zaman insanoğluyla benzerlik gösteren tarafları olmuştur ve sanat eserlerinde bu her zaman kullanılmıştır. Bana kalırsa “canlı” olmanın, varoluşun kaygıları, tasaları her zaman bir noktada birleşir, bu yüzden, özellikle çocuklara ve gençlere bazı mesajları sevimli hayvanlar üzerinden vermenin sakıncalı olduğunu düşünmüyorum.


 

Çocuklara da yetişkinlere de bir yandan ırkçılık ve ötekileştirmenin ne olduğunu, öte yandan şiddet, vahşet ve düşmanlıkla, kin ve hırsla hiçbir şeyin çözülemeyeceğini göstermek için didaktik olmayan bir ders niteliğinde. Haftanın en iyi filmlerinden, yılın en iyi animasyonlarından biri. Şimdiden Oscar ihtimali konuşulmaya başladı bile…

 

Twitter.com/blossomel

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter