(5.0/10)
Yazar: Furkan Erkan
|
David Wozniak, hayatını bir türlü düzene sokamamış beceriksiz bir et teslimatçısıdır. Ailesi tarafından pek fazla ciddiye alınmayan, kız arkadaşıyla da arası iyi gitmeyen talihsiz bir adamımız aynı zamanda. Bir de çetenin tekine 80.000 dolar borçlanmış. Bunlar yetmezmiş gibi de 20 yıl önce Grabosski Levitt Kliniği adında bir sperm bankasına ''Starbuck'' takma adıyla 693 tane bağış yapmıştır. Bu bağışlardan 533'ü meyvesini vermiş. Ve 20 yıl sonra da 533 çocuktan 142 tanesi gerçek babalarını tanımak için kollarını sıvamıştır. |
Ülkemizde vizyona epey geç giren Süper Baba, Kanada yapımı ''Starbuck'' adlı filmin ilk paragrafta bahsetmiş olduğum konusunu aynı şekilde uyarlamış durumda.
David Wozniak, tek tek 142 çocuğuna dolaylı yoldan olsa da kendini tanıtmak için büyük bir uğraş içerisine giriyor. Bu uğraşla beraber aslında her bir çocuğunun hayatlarına şekil vermiş oluyor. Kristen'in bağımlılığına, Josh'un aktörlük hayalleri gibi pek çok konuda David, çocuklarına yardım etmeye çalışıyor.
Tabi bunun yanında bir de iyi geçinemediği kız arkadaşı Emma'nın hamileliği var.Ve Emma'da bu doğumun gerçekleşmesini pek istemiyor. Hal böyle olunca da çocuk sahibi olmanın önemini kavramak da David'in babalığın mahiyetini görmesiyle başlamış oluyor.
Yönetmenliğini Ken Scott'ın üstlendiği Delivery Man 8aslında konuya da cuk oturan bir isim olsa da bizdeki çevirisi Süper Baba) fazla şişirilmiş senaryosuyla baba olmanın önemini çok zayıf bir şekilde anlatmış. Başta zaten Vince Vaughn'un oynadığı David de bu duruma çok razı değil zaten. En kusurlu oğlu Ryan dışında 142 çocuktan yaklaşık 6 çocukla vakit geçirmesi de başka bir tutarsızlığı doğuruyor. Bir de üstüne David'in en az kendi kadar yeteneksiz avukatının, David'in borcunu ödeyip kendi itibarını yükseltmek için, kliniğe dava açıp çocuklar üstünden tazminat almaya çalışması da şu soruyu aklımıza getiriyor: ''Para mı babalık mı?'' Bu sorunun cevabını filmde görüyoruz zaten. Ama bu duruma sebep olan asıl gerekçe senaryoda belirgin bir şekilde es geçilmiş.
Vince Vaughn, açıkçası, Anchorman'ı bir kenara bırakırsak çok basit rollerde karşımıza çıkıyor. Güldürme konusunda başarılı olduğu çok söylenemez. Bu filmdeki David Wozniak performansıyla da diğer performanslarının bir tık üstüne çıkmıyor belki ama kendine en çok yakışan rolün de bu olduğunu söylemek lazım.
Öte yandan Galaksinin Koruyucuları'ndaki karizmatik fizikten sonra karşımıza biraz daha farklı çıkan Chris Pratt'ın avukat rolünün üstünde birazcık eğreti durduğunu gördüm. Zira yer yer oyunculuğu senaryoya göre sarkabiliyor.
Son tahlilde, ''Süper Baba'' ara ara güldüren durum komedisi sahneleriyle sıkmasa da üzerinde fazla durulmamış 'babalık' temasıyla çok fazla önerebileceğim bir film değil açıkçası.
Furkan ERKAN
twitter.com/SinefildeNotlar