Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

SPOTLIGHT - Gazetecilik Dersi

:: Videolar SPOTLIGHT - Gazetecilik Dersi
(7.5/10)
Üye: Müge İbrikçi
Tam bir gazetecilik dersi veren Spotlight, izleyicinin olaya basın tarafından bakmasını sağlıyor.

Oyuncu olarak tanıdığımız Thomas McCarthy, The Station Agent, The Visitor, Win Win gibi bağımsız filmlerle dikkatleri üzerine çeken bir yönetmen. Sıradan insan hikayelerini izleyici ile buluşturmayı tercih eden McCarthy, bu sefer daha cesur bir olayı gözler önüne seriyor. Yıllar önce yaşanmış, ama kimsenin pek de umurunda olmamış olan bir skandal haberini gazete ekibinin adeta bir polis departmanı titizliği ile araştırmasını anlatan Spotlight, belgesel gibi objektif tarafı ağır basan bir dram filmi.


The Boston Globe gazetesine yeni gelen genel yayın yönetmeni Marty Baron, bir rahibin çocuklara tacizde bulunduğu haberini gördükten sonra, departmanın bu konuya eğilmesini ister. Çalışanlar baştan pek sıcak bakmasa da, deliller toplandıkça bu olayın daha eskiye dayanan ve toplumu, kiliseyi sarsacak bir haber olduğunu çok geç olmadan farkına varırlar. Film, duygu sömürüsü yapmadan yalın bir anlatımla beyazperdeye aktarılan bu gerçek olayı, dinin saklı kalmış kirlenmiş yüzünü, insanların tabularını yıkarak ve klişeye düşmeden anlatıyor. Ağır bir konuyu ele almasına rağmen sıkmadan ama yavaşça anlatmayı başaran Spotlight’ın aşırı tarafsızlığı ise, seyircinin üzerindeki etkileyici yönünün biraz eksilmesine yol açıyor. Aslında Spotlight ekibinin, bayağı emek sarf ederek hazırladıkları bu haberden sonra “Katolik Kilisesi”ne olan inançlarının nasıl sarsıldığına filmde kısa sahneler ile değinilse de, izleyicinin içine işleyecek bir yoğunlukta olmadığı için tam olarak özdeşleşme sağlanamıyor.


 

Spotlight filminin gerçekçi senaryosu haricinde kalabalık oyuncu kadrosu da oldukça dikkat çekiyor. Roller genel olarak eşit dağıtıldığı için tam bir başrolden söz etmek mümkün olmasa da, geçen sene “Birdman” ile adından sıkça söz ettiren ve yıllar önce The Paper (1994) filminde de bir gazeteciyi canlandıran Michael Keaton, bu filmde başı çekiyor. Akademi ödüllerinde Mark Ruffalo ve Rachel McAdams yardımcı oyuncu kategorisinde dikkat çekerken filmin toplamda altı dalda (film, yönetmen, orijinal senaryo, kurgu) Oscar’a aday olduğunu da hatırlatalım. Ayrıca ayağının tozuyla Boston’u sarsan Marty Baron rolüyle Liev Schreiber ve tatlı sert avukat Mitchell Garabedian karakteriyle Stanley Tucci’nin filmde yer aldığını da es geçmemek gerekir.


Tam bir gazetecilik dersi veren Spotlight, izleyicinin olaya basın tarafından bakmasını sağlıyor. Adeta işkolik olan bu gazeteciler aradaki duygu patlamaları ve birkaç sahne haricinde sadece araştırdıkları habere odaklanıyorlar. On beş sene önce yaşanmış bir olayı beyazperdeye aktaran bu film, cesur bir deneme ama, asıl kahraman tabii ki gerçek Spotlight ekibi. Çünkü onlar bütün engellere rağmen işin peşini bırakmadıkları için, bazı gerçekler filme titizlikle yansıtılabilmiş. Din adamları ve pedofili hastalığı arasındaki sarsıcı istatistik, izleyiciye nesnel bir biçimde sunulurken, aslında kimseye tam olarak güvenmememiz gerektiğinin de altı çiziliyor. Film genel olarak “Gerek hukuk sistemi, gerek dini kurumlar hatta komşunuz bile size pek de yardımcı olmayıp güçlü olanın yanında olacaktır.” ana fikrini seyirciye sunuyor.


 

Spotlight, gerçeğe odaklanan ve diyaloglar ile işleyen bir film olduğu için dramatik duygusu biraz düşük ama ciddi bir yapım. Oyunculukların da olabildiğince gösterişsiz ve sade olması bu özelliği güzelce perçinlemiş. Film her ne kadar Katolik Kilisesi’ni ve Amerikan kurumlarını eleştirse de, her toplumun bu filmden kendine göre çıkartacağı bir ders olacaktır.

 

 

Twitter.com/mugeibrikci

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter