Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

JUST ANOTHER LOVE STORY-Başka bir aşk hikayesi

:: Videolar JUST ANOTHER LOVE STORY-Başka bir aşk hikayesi
(7.5/10)
Üye: Müge İbrikçi
Filmin anlatıcı faktörünü göz önünde bulundurduğumuzda, klasik kara filmler havasında başlayan Just Another Love Story’in, karakterleri tanıma aşamasında modern dünyanın dayattığı rolleri oynamak zorunda kaldığımız yeni kara filmleri (neo noir) de hatırlattığını görüyoruz.

Danimarkalı yönetmen Ole Bornedal’ın yönetmenliğini yaptığı 2007 yapımı Just Another Love Story (Başka Bir Aşk Hikayesi) filmi, var olan sıradan hayatından sıkılan bir adamın tesadüfen bambaşka bir kişiye dönüşmesini veya kendini bulmaya çalışmasını anlatıyor. Kara film tadında karakterlerin ve sahnelerin bulunduğu yapımda, türün hem klişelerine yer veriliyor hem de zaman zaman kalıplarını kırmayı başarıyor. 


Film, Double Indemnity (Çifte Tazminat, 1944) ve Sunset Boulevard (Sunset Bulvarı, 1950) gibi kara filmlerin havasında başlar. Yağmur yağmaktadır ve ölmek üzere olan, yerde yatan bir adam, itiraf edercesine izleyiciye yaşadıklarını anlatır. Hayata, doğaya dair fotoğraflar çekmeyi hayal eden Jonas, adli tıpta ölülerin fotoğraflarını çekmektedir. Karısı ve iki çocuğuyla beraber, düşlediğinin aksine gayet sıkıcı bir hayat sürerken adeta olmak istemediği bir adama dönüşmüştür. Artık bir birey değildir, ailesi tarafından yönetilen, ev ve iş arasında sıkışıp kalmış, gençliğini yitirmiş bir adamdır.


 

Jonas, külüstür arabası yüzünden istemeden bir kadının kaza yapmasına sebep olur. Ağır yaralanan kadına karşı hem vicdan azabı duyduğundan hem de onun hakkında hiçbir şey bilmemesinden ötürü zihnini kemiren gizemden kurtulmak için hastaneye gider. Durumunu öğrenebilmek için sevgilisi olduğu yalanını atar ve bir anda komadaki Julia’nın erkek arkadaşı Sebastian olarak kızın ailesi tarafından benimsenir. Fakat Jonas, durumu kurtarmak için ortaya attığı yalanı devam ettirir. Hastanede, aslında hayal ettiği adam olan Sebastian’a dönüşür ve ailesinden gittikçe kopmaya, Jonas olmanın gereklerini yerine getirememeye başlar.


Filmin anlatıcı faktörünü göz önünde bulundurduğumuzda, klasik kara filmler havasında başlayan Just Another Love Story’in, karakterleri tanıma aşamasında modern dünyanın dayattığı rolleri oynamak zorunda kaldığımız yeni kara filmleri (neo noir) de hatırlattığını görüyoruz. Ana hikayesi, bir soygun, adam kaçırma veya planlı cinayet gibi bariz suç unsurları içermese de, yeni kara film olmayı başarıyor. Laura (1944) filminde cinayete kurban gitmiş bir kadının katilini bulmaya çalışan dedektif nasıl bir resime aşık oldu ise, Jonas da neredeyse fotoğraflarını çektiği cesetlere dönmüş, hakkında pek de bir şey bilmediği bir kadına karşı garip duygular besler. Olaylardan habersiz olan Julia, bir baştan çıkaran kadın olmamasına rağmen Jonas’ı bir femme fatale kadar etkiler. Filmde geçen bir replikte de söylendiği gibi “Güzel bir kadın ve gizem. Bütün kara filmler böyle başlamaz mı?”


 

Anders W. Berthelsen, Rebecka Hemse, Nikolaj Lie Kaas, Charlotte Fich gibi oyuncuların yer aldığı Just Another Love Story filmi, Danimarka sinemasından çıkan ama Amerikan kara filmlerinden beslenen, tuhaf bir aşk hikayesini anlatıyor. Ayrıca tekdüze hayatlarından sıkılanların seyredip hallerine şükredecekleri bir finale sahip.

 

 

Twitter.com/mugeibrikci

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter