(7.0/10)
Üye: Banu Bozdemir
|
İnsanın yaşadığı topraklarda, alışkın olduğu, doğduğu ve yaşadığı topraklarda yaşamak için verdiği mücadelenin başka bir biçimi Benh Zeithlin imzalı Beasts of the Southern Wild / Düşler Diyarı. |
Kahramanı Hushpuppy / Cimcime’nin sevimliliğine kaptıranlar aslında masalsı dünyanın arkasında ne büyük dramlar barındırdığını atlıyor gibi geldi bana. Öncelikle çekilen iş tam bir imece usulü… Yani Amerika’da pek akıl edilemeyen bir yöntem bu. Bir tiyatro oyunundan uyarlanan filmdeki oyunculara baktığımızda Dwight Henry beş çocuklu bir fırıncı, kızımız ise o yörenin küçük kızı… Hal böyle olunca aslında işin masal kısmı acı bir gerçeklik örgüsüyle çatlıyor, yıkılıyor kimi zaman.
Sistemin değil belki ama sistemin uzantısı sonucunda oluşan küresel ısınmanın insanları yerlerinden etmeye çalışmasına bir direnme öyküsü. Bir yoksulluk, hatta dibine kadar bir yoksulluk öyküsü. Onları kurtarmaya, yanı başlarındaki uygar dünyaya götürmeye gelenlere karşı gösterdikleri bir direnç öyküsü. Annesi olmayan, onu özlediğini her defasında ve kimi zaman acılı bir biçimde hissettiren Cimcime babasının erken hayat öğretilerinden nasibini alıyor. O kadar küçük ki, içinden taşan çığlığın her defasında onu fazla büyüttüğüne tanıklık etmek gerçekten can yakıcı oluyor. Hasta olan babası onu kendisinden uzak tutmak için ayrı bir evde yaşıyor! Bir çocuk için gerçekten de şaşırtıcı deneyimler!
Tabii ki bir çocuğun gözünden anlatıldığı için acı yollardan fantastik ve masalsı yollara da sapıyor. Hayalindeki canavarların korkutucu etkisinden diğer insanlarla birlikte doğanın içinde, onun bir parçası olmaya doğru adım atması ve komün yaşamın, sanki onları bir teknede buluşturan Nuh’un gemisinin her türlü etkisine açık hali filmi de birçok yere çekiyor. O sal / teknenin içinde değişik bir yol alıyor o yüzden film… Gerçek ve masal aynı hizada yüzüyor bu filmde… Suyun öte yakası buzullar eridiğinde çıkıp gelen canavarları temsil ediyor ve Cimcime o yüzden yaşadığı toprağın bir parçası olmayı o kadar önemsiyor…
Belgesele yakın anlatımıyla gerçek olanın altını çizen yönetmen Oscar’a kadar uzanan bir film çekeceğinin farkında mıydı bilmiyorum ama çağdaş masallar biraz da böyle olmalı galiba. İçinde küresel ısınma denen insanlık dramı da olmalı, Cimcime’nin kabuslarındaki öte tarafı temsil eden canavarlar da! Tabii filmin atmosferi de harika, mekanların doğal aynı zaman da otantik görüntüsü filme olan duygumuzu da yükseltici unsurlar. İzlenmeli ve insanoğlunun doğaya olan tutkusu karşısında gösterdiği dirençle, doğaya karşı gösterdiği başka bir kaçma hali sorgulanmalı…Quvenzhané Wallis ise tam ısırmalık!
Banu Bozdemir
twitter.com/BanuBozdemir