Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Daha iyi yaşamak ümidi duvara tosladığında…

Daha iyi yaşamak ümidi duvara tosladığında…
(8.4/10)
Yazar: Murat Tolga Şen
Daha ilk dakikalarında şef olma hayaliyle iş arayan aşçı Yann ve terslendiği bir restoranda çalışan Lübnan asıllı Nadia’nın tanışmasına, hemen ardından da sevişmelerine tanık oluyoruz. Olaylar hızlı gelişiyor. Nadia’nın eski evliliğinden Süleyman adında dünya tatlısı bir de oğlu vardır. Yann ve Süleyman’ın arasında arkadaş/ebeveyn karışımı bir ilişki hızlıca kurulur. Harika bir çekirdek aile olmak için her şey tamamdır. Bir de göl kenarındaki o restoranı açıp kendi işlerine sahip olabilirlerse…

 

Bir romantik komediden, yaşam mücadelesine hızlı bir dümen kıran “Daha İyi Bir Hayat”ın kırılma noktası tam da burası işte… Restoranı açmak için bankadan alınan kredi, krediyi ödemek için alınan yeni krediler ve mutlak batış…

 

Sistemin kölesi olan insanların ölene kadar borçlu ve huzursuz ruhlar olarak dolaşması için idealize edilmiş bir çarkta kahramanlarımızda ister istemez dönmeye başlıyor. Önce legal çarelerden medet umulurken daha sonraları tefecilerin kucağına düşüyorlar. Nadia bunlardan biraz da çocuk ruhlu, delişmen Yann’ı sorumlu tutuyor ve oğlunu ona bırakarak mücadelesini tek başına sürdürmek için Kanada’daki bir iş teklifini kabul ediyor.

 

Nadia’nın bu kaçışı seyirci tarafından erkek/çocukların oynadığı bir oyundan sıkılan bir kadının dışarı çıkışı olarak yorumlanabilir. Süleyman’ın babası, Yann ve Süleyman… Hep isteyen ama pek bir şey vermeyen erkekler…

 

Yönetmen Cédric Kahn, Nadia’yı finalde tüm yanlış anlamaları düzeltecek şekilde dahil edene kadar hikayenin dışına çıkardıktan sonra elini rahatlatıp bir tür “Kramer Kramer’e Karşı” çekmeye soyunuyor. Başaramadığını kimse söyleyemez. Yann ve Hüseyin arasında kan bağı olmadan kurulan güçlü ilişki onların hayata tutunmak ve zorluklara direnmek için tek çaresi oluyor. Bir sahnede Süleyman’a marketten ayakkabı çaldığı için kızan ve zorlu bir yaşam dersi veren Yann sonraki bir sahnede çalıştığı restoranın mutfağından çaldıklarını satmak zorunda kalıyor.

 

Yann’ın karakterinde simgeleşen, daha iyi yaşamak isteyen, düşler kuran ama çaresizleşen ve paranın yokluğuyla yokolan modern insan / seyirci yine onun direnme gücü sayesinde finale yakın güçlü bir katarsis yaşıyor. Cédric Kahn filmini umutsuz bir finale taşımamak konusunda yetenekli manevralar yaparak her şeye rağmen yeni bir başlangıcın mümkün olduğunu müjdeliyor seyirciye…

 

Daha İyi Bir Hayat İçin, 70’lerin, 80’lerin, 90’ların ümitleri için direnen insan filmlerinin günümüz seyircisi için çekilmiş bir temsilcisi gibi… Seyrettikten sonra hatırlayacağınız bir sürü film var. “A Home of Our Own”, “Alice Doesn't Live Here Anymore”, “The Pursuit of Happyness” ve başkaları…

 

Oyunculuklar birinci sınıf ancak buğulu gözlerle bakan Guillaume Canet ve Süleyman’ı canlandıran Slimane Khettabi aralarındaki güçlü kimya yüzünden öne çıkıyorlar.

 

Dikeni bol bir ormanda yürüdüğümüzü hatırlatan bir film “Daha İyi Bir Hayat”… Büyük mutluluklar için bol paraya ya da sistem tarafından takdir edilmiş başarıya ihtiyacımız yok. Sevdiklerimiz yanımızda olsun yeter… Mutlaka görmelisiniz.

 

Murat Tolga Şen

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter