Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

BORN TO BE BLUE - Doğuştan Kederli

:: Videolar BORN TO BE BLUE - Doğuştan Kederli
(7.0/10)
Üye: Müge İbrikçi
Chet Baker’ın önemli şarkılarından biri olan ve filme de ismini veren “Born to Be Blue”, sanırım müzisyenin melankolik tarzını yansıtmak istenilmesinden ötürü “Doğuştan Kederli” ismiyle çevrilmiş.

Efsane cazcının şüpheli ölümünü, farklı teorilerle anlattığı The Deaths of Chet Baker (2009) adlı kısa filmden sonra Robert Budreau, ikinci uzun metraj yönetmenliği olan Born to Be Blue (Doğuştan Kederli) filmiyle bu sefer Chet Baker’ın 60’lı yıllarda yaşadıklarını işliyor. Arada kurmaca karakterlerle renklendirilen filmde Chet Baker’a Ethan Hawke hayat veriyor. Ayrıca yönetmenin kısa filminde Chet Baker’ı canlandıran Stephen McHattie, Born to Be Blue’da cazcının babasını canlandırıyordu.


 

Born to Be Blue, Chet’in kendi hayatını anlatan bir filmde başrol oynayabilmesi için hapisten çıktığı sahneyle açılıyor. Her şey iyi giderken uyuşturucu satın aldığı adamlar onun elmacık kemiğini ve ön dişlerini kırınca bir anda olayların seyri değişir. Çünkü Chet’in eskisi gibi trompet çalması pek de mümkün değildir.  Film çekimi ve yeni albüm çalışması iptal olur. Fakat en umutsuz döneminde filmde eski karısını canlandıran oyuncu Jane ona destek olur ve hayatında birçok kadınla beraber olmuşsa da ilk defa aşkı onunla tadar. Filmin bu kısmından sonra Chet’in müzik sektörüne sıfırdan tekrar girmeye çalışması anlatılıyor. Bu zorlu süreçte Chet, hem müzik sektörüyle hem uyuşturucuyla hem de en ağır düşmanı olan kendiyle savaşmak zorunda kalır.


Cazın James Dean’ı olarak anılan Chet Baker’ın ikinci çıkışına kadarki süreci anlatan film, özellikle caz müziğe ve biyografik hikayelere ilgi duyanlara hitap ediyor. Tabii filmin yarı-biyografik bir hikayeyi anlattığını da göz önünde bulundurmanız lazım. Mesela Jane karakteri aslında Chet’in hayatına giren bazı kadınların tek bir kişide vücut bulmuş hali.


 

Her biyografi filminde olduğu gibi Born to Be Blue’da da oyunculuklar ön plana çıkıyor. Kariyerinin en zorlu rollerinden birini canlandıran Ethan Hawke, yerinde bir seçim olmuş. “My Funny Valentine” ve “I've Never Been In Love Before” şarkılarını Hawke’ın seslendirdiğini ve filmdeki trompet performanslarının Kevin Turcotte tarafından icra edildiğini de not düşelim. Ayrıca iki sevgiliyi oynayan Ethan Hawke ve Carmen Ejogo’nun kimyalarının tuttuğunu ve filmi inandırıcı kıldığını belirtmek lazım.


Cazın ünlü isimleri özellikle de enstrüman çalanlar arasında sivrilen yıldızlar hep siyahlardan olmuştur ve filmde de ters ırkçılık üzerinde duruluyor. Charlie Parker, Chet’e yardımcı olurken Miles Davis ise köstek oluyor, hatta hayatını karartıyor bile diyebiliriz. İyi bir müzisyen olmak isteyen Chet, istediği hayata sahip olmak adına uyuşturucu batağına daha çok saplanıyor. Ayrıca Born to Be Blue, film içinde film tekniği ile çaktırmadan flashback kullanarak hoş bir detaya imza atıyor. Bu yüzden başlangıçta daha karmaşık bir kurguyla hikayesini ilginç bir biçimde sürdürürken film çekiminin iptal olmasıyla maalesef standarda dönüyor. 


 

35. İstanbul Film Festivalinde Musikişinas Bölümünde gösterilen Born to Be Blue gibi yine bir trompetçinin hayatını mercek altına alan Miles Ahead filminin de festivalde yer aldığını hatırlatalım. Chet Baker’ın önemli şarkılarından biri olan ve filme de ismini veren “Born to Be Blue”, sanırım müzisyenin melankolik tarzını yansıtmak istenilmesinden ötürü “Doğuştan Kederli” ismiyle çevrilmiş. Ama klasikleşmiş bir şarkı olduğu için orijinal ismi korunsaydı daha yerinde olurdu. 

 

Twitter.com/mugeibrikci

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter