Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Berna Gençalp: "İyi bir sinema filmi için ne gerekiyorsa belgesel için de aynıları gerekiyor."

Berna Gençalp: "İyi bir sinema filmi için ne gerekiyorsa belgesel için de aynıları gerekiyor."
Yazar: Fırat Sayıcı

İyi belgeselin olmazsa olmaz unsurlarından biri de bilinmeyeni ya da az bilineni insanlara sistematik bir şekilde aktarmaktır. Bu yıl Altın Portakal'da en iyi belgesel ödülü kazanan "Kim Mihri" katmanlı yapısıyla hem hiç adını duymadığım bir kadın ressamı bize tanıtıyor hem de resim sanatına dair ilginç bilgiler veriyor. Yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın ürünü olan belgeselin yönetmeni Berna Gençalp'e sorularımı yönelttim. İyi okumalar...

 

Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz?

 

Ben Berna Gençalp. Yazar ve yönetmenim. Formasyonum sinema. Uzun metrajlı bağımsız belgesel Kim Mihri, ilk filmim. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nden sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sinema üzerine yüksek lisansımı yaptım. Reklam ajanslarında ve dergicilik alanında çalıştım. Yüksek lisansın ardından uzun metraj kurmaca senaryolar yazmaya başladım ve yurt dışında atölyelere katıldım. Bağımsız animasyon sinemasına odaklanan Canlandıranlar Uluslararası Film Festivali’nin yaratıcı ekibinin bir parçasıyım. “Kendine Ait Bir Hayat, Kendine Ait Bir Anlatı” üst başlığı taşıyan dersler veriyorum, bu derslerde gerçek hayattan, farklı alanlardan, tarihten kadınları konuşuyoruz. Sanatta, sinemada, edebiyatta kendi imgesini kurgulayan ve kamusal alana taşıyan kadınların bunu nasıl yaptıklarını analiz ediyoruz.

 

Mihri Rasim'i ilk nerede ve nasıl duydunuz? Onu belgesel yapma fikri nasıl oluştu?

 

Ressam Mihri’den İstanbul Modern’de katıldığım Türk Resim Sanatı Tarihi dersinde haberdar oldum. Sanat Tarihçisi Burcu Pelvanoğlu eldeki bilgilerle ve eserlerinden örnekler göstererek Mihri’yi anlattı. Bir eğitimci ve ressam olarak Mihri’yi sanat tarihimizin akışı içine yerleştirdi. Mihri’yi Burcu Pelvanoğlu’nun adil anlatımıyla tanımam benim için büyük şans oldu ve daha o anlatırken “Bu bir film”, dedim. Kurmaca yazmaya alışık olduğum için hemen kurmaca film düşündüm. Belgesel fikri sonradan doğdu. Çünkü zaten o kurmacayı yazmak için araştırma yapmak gerekiyordu. Ayrıca Mihri İstanbul’daki sanat çevrelerinde bile pek tanınmıyordu, belgesel ile biraz tanınabileceğini düşündük. 

 

Mihri'nin sizi etkileyen en önemli özelliği ne oldu?

 

Mihri’nin etkileyici pek çok yönü var. Ama onu insanüstü bir kahraman gibi de görmüyorum. İnişli çıkışlı, çok ilginç bir hayat yaşamış bir insan. Tercihler yapmış. Gerektiğinde bunun bedelini de ödemiş. Çoğumuz kendi yeteneklerimizden kuşku duyarız. Bu kuşkuyla yıllar geçer. O kuşkunun da bedeli vardır. Mihri’de, kendinden kuşku dönemi hiç yok gibi. Yeteneğinden emin. Resimde kendi stilini oturttuktan sonra mücadelesini içinde yaşadığı toplumlara karşı vermiş. Kamusal alanda yeteneğiyle var olma, görünür olma, kabul edilme mücadelesi bana çok etkileyici geldi. Bu, bir kadının 100 yıl kadar önce, üç kıtaya ve bir ömre yayılan mücadelesi. 

 

Belgeselin içinde animasyon bölümler var ve bu benim çok hoşuma gitti. Belgeselin gidişatını hem rahatlatıyor hem de seyirciyle Mihri arasında sevecen bir bağ kuruyor kanımca. Animasyonları nasıl hazırladınız? Kimlerle çalıştınız?

 

Hoşunuza gittiğine sevindim. Animasyon Yönetmenimiz Berat İlk. Aynı zamanda, filmin Yonca Ertürk ile birlikte yapımcılarından. Kurmaca olarak düşündüğüm versiyonda da animasyon bölümler vardı. Onların bir kısmını aynen belgesele taşıdım. Animasyonlar için çok emek verildi. Teknik konunsunda çeşitli denemelerden sonra, şimdi filmde gördüğünüz karışık tekniğe karar kıldık. Bu karışık teknikte rotoskopi, 2D ve 3D bir arada kullanıldı. Sevgili Feride Çetin rotoskop bölümler için Mihri’yi canlandırdı. Onun oyunculuğunu ve özellikle gözlerini kullandık, gerisi çizildi ve boyandı. Bu meşakkatli yöntemi tercih etmemizin nedeni Mihri’nin portre eserlerinde de gözleri çok gerçekçi ve ifadeli çizip gerisini serbest stilde, ayrıntılara girmeden bırakması. Mihri’nin eserlerini görenler ne demek istediğimi kolaylıkla anlayacaklardır. Biz de animasyonda o yöne gittik. Üretim senelerce sürdü. Berat yıllar içinde değişen ekiplerle çalıştı. Pandemi sırasında hala animasyonların üretimi sürüyordu. Animasyonların müziklerinin üretimi de pandemide gerçekleşti. Bestecimiz Eleni Lomvardou New York’taydı, stüdyosu ve müzisyenleri Atina’da kalmıştı. Herşey Zoom üzerinden ilerledi. Animasyon Mihri bölümleri müzikleriyle beraber filmin en özgün yanlarından birini oluşturuyor. 

 

Sizce iyi bir belgeselin unsurları neler olmalı?

 

İyi bir sinema filmi için ne gerekiyorsa belgesel için de aynıları gerekiyor. Ritm, denge, dramatik yapı… Mümkünse hem mesafe hem samimiyet… Belgeselden bir miktar bilginin de taşıyıcısı olması beklendiği için aktarılan bilgiler güvenilir olmalı. 

 

"Kim Mihri" belgeselini çekerken en çok nerede/neyde zorlandınız?

 

Mihri’ye yetişmekte zorlandım. Ülkemizde belgeseller küçük bütçelerle yapılıyor ve fazla destek bulamıyor. Ancak Mihri’yi de, İstanbul’da oturduğumuz yerden anlatamazdık. Onun yaşadığı şehirlerde çekim yapmak gerekiyordu. Dolayısı ile kısıtlı olanaklarla, devamlı fırsatlar kollayarak, bize uygun şartların oluşacağını umup bekleyerek çok zaman geçirdik… Neredeyse son ana kadar orijinal Mihri fotoğraflarını filmde kullanma imkanı bulabileceğimizden emin değildim. Belgeselin üretimi sürerken, film ekibinin katkılarıyla bulundu o fotoğraflar. Dolayısıyla o fotoğrafları kullanamasaydım kahrolurdum… Bunun dışında müziğin ve animasyonun üretim süreci de düşündüğümüzden kat be kat uzun sürdü ve zorlu oldu. Fırat Terzioğlu ile yaklaşık 15 haftalık bir kurgu sürecimiz oldu. Kurguyu da pandemide finalize ettik. 

 

Belgeselde röportaj verenlerin neredeyse hepsi kadın. Bu bilinçli tercihin sebebini de öğrenmek isterim...

 

Bu bir bilinçli tercih değildi. Mihri konusunda bu çapta araştırması olan kişilerin hepsi kadındı. Ben de filmde en çok onlarla konuştum, doğal olarak. Belgesele Özlem Gülin Dağoğlu’nun Mihri üzerine yazdığı doktora tezi, Mahinur Tuna’nın Mihri’nin aile geçmişi üzerine araştırması, Selin Turan’ın çok özel bulguları ve elbette Burcu Pelvanoğlu’nun sanat tarihi perspektifi ışık tuttu. Toplumsal cinsiyet alanında çalışan kadın akademisyenlerin, bugünün sanatçı kadınlarının da Mihri için ne söyleyecekleri önemliydi. Tüm süreçte en çok zorlandığım şeylerden biri, Mihri hakkında konuşabileceğim kişileri bulmaktı. Araştırma sahibi olmayı bırakın, Mihri’den haberdar olanlar bile diyebilirim ki sayılıydı. “Kim Mihri?” sorusunu inanın, nerdeyse tanıdığım tanımadığım, ulaşabildiğim herkese sordum. “Ressam” cevabından çok, “Bilmiyorum. Tanımıyorum. Hiç duymadım.” cevabını aldım. “Mihri Belli belgeseli mi çekiyorsun?” sorusuyla daha çok karşılaştım. Bu arada filmde en etkili konuşmalardan birini Taner Ceylan yaptı. Yusuf Taktak da çok düşündürücü noktalara parmak bastı. 

 

Resim sanatına ülkemizde yeteri kadar değer verildiğini düşünüyor musunuz?

 

İnsanlar durduk yerde ne resim sanatına ne de herhangi başka bir alana değer verirler. Etkili karşılaşmalar yaşamaları gerek. Resim sadece tuvaldeki resim değil, ona sanat tarihi içinden, toplumsal tarih içinden, sanatçıların hayat hikayeleri ile birlikte bakınca daha fazla anlam kazanır. Bunlar dolaşıma yeterince girmeden hak ettiği değeri göremez. Bir resme bakmak yetmez, onunla yüzleşmek, onunla birlikte kişisel ve toplumsal bir muhasebe yapmak gerekir, diye düşünüyorum. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, yıllar sonra yeni açıldı, kapalı kalmış olduğu her gün bence misliyle kayıptır. Nihayet eserlerimize, hafızamıza ve hikayelerimize kavuştuk. Sadece o müzeden düzinelerce film çıkar. Daha Hale Asaf’ın, Avni Lifij’in, İvi Stangali’nin, Eleni Iliadis’nin filmleri yapılmadı. Böyle çok isim, çok hikaye var. Sadece “sayfiye” ya da “kent” ya da “savaş” temalı eserlerden bile filmler olur. Hepsinin arkasında çok güçlü hikayeler var. Bu, bizim hikayemiz.

 

Altın Portakal ödülünü aldınız bu belgeselle. İlk filminizle bu ödülü almak neler hissettiriyor?

 

Ben öncelikle fikirden filme yaklaşık 10 senemi alan bu belgeseli bitirebildiğim için çok mutluyum. Kendimi çok hafiflemiş hissediyorum. Altın Portakal ödülü, özellikle bu film için emek vermiş ya da bizim çekirdek ekibin yakın çevresinde olup sürecimizi takip etmiş çok sayıda kişiye büyük mutluluk verdi. Onların mutluluğu beni daha çok mutlu etti. Bir sinemacı olarak ise bu ödülün gelecek filmlerim için bana yol açacağını umuyorum. 

 

Belgeselin bundan sonraki serüveni nasıl olacak?

 

Antalya’dan sonra ilk durağımız Ankara Film Festivali Ulusal Yarışma Bölümü. Ankaralı izleyicileri bekleriz. Yine Kasım ayında Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nde olacağız. Dileğim filmin Mihri’nin yaşadığı şehirlerdeki izleyicilere ulaşması. Hatta orada kalmış eserleri varsa bulunmasına vesile olması. 

 

Son olarak da yeni projelerinizi sormak istiyorum...

 

Bundan sonra hem belgesel hem de kurmaca yapmak niyetindeyim. 

 

twitter.com/firatsayici

Kim Mihri_ a3
Kim Mihri_ a1
Kim Mihri_ Ece Dizdar_ Deniz Türkali_ Berna Gencalp
Kim Mihri_ Gozde Koyuncu_ Berna Gencalp
Kim Mihri_ Mihri Rasim ve eseri

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter