Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Bağlılık Aslı

Bağlılık Aslı
(5.2/10)
Yazar: Seza Köreken Yalçınkaya

Bağlılık-Aslı kimsenin haberi olmadan, hiçbir yerde gösterimi yapılmadan Oscar aday adaylığının açıklanmasıyla şok etkisi yarattı. Durumun politik altyapısını göz ardı edip filmi görmek gerekirdi. Yusuf üçlemesiyle kendisini kanıtlamış yönetmen Semih Kaplanoğlu Buğday’da politik duruşunu göstermişti ama yeni bir üçleme olacak Bağlılık’ın ilk filmi Aslı’ya sinemacı gözüyle bir bakmak gerekiyordu.


Kırsaldan uzaklaşan Kaplanoğlu bu sefer de plaza insanının hayatına eğiliyor. Doğadan uzaklaşmış beton binalar arasında çoğu zaman gökyüzünü görmeden yaşayan bir kesimin yaşantısına saf bir bakış gibi başlayan film yönetmenin sinemasından beklenen anlatımı ve evrenselliği yakalıyor. Ne zaman ki Aslı’nın bebeği için bakıcı bulma arayışları, bebeğini sütten kesmek istemesi ve yeniden işe dönme motivasyonu derinlemesine anlatılmaya başlanıyor işte o zaman yargılayıcı bir göze geçiyor, Bağlılık-Aslı. Bahsi geçen sahnelerde anlatılan durum oldukça taraflı bir şekilde ele alınıyor. Baba karakterinin duruma dahil olmaması ve çözüm arayışının da olmaması anne-çocuk ilişkisinin anlatıldığı bir filmde önemli bir eksik. Sadece ara sıra Aslı’nın moralini bozacak bir şeyler söylemek için sahnede bulunuyor ki bu sahnelerde de Aslı kendini ifade etmekten uzak. Filmde bilinçli olarak kadının kendini ifade etmesini engelleyen dışarıdan bir el var gibi.


Bağlılık-Aslı bir kadın hikayesi anlattığı için anlatım biçiminin de buna uygun olması beklenir. Filme bir erkek bakışı egemen olduğu rahatlıkla söylenebilir. Karakteriyle mesafeli duran bu bakış Aslı’nın kendini ifade edemeyişiyle de yakından ilgili. Böyle hassas bir konuyu ele alırken tüm izleyici kitlesine hitap etmek gerekir ki, kadının annelik kimliğini kazanana kadar ki ruhsal durumuna hakim olmayan bir izleyici filmi gerektiği gibi izleyemeyecektir. Dışarıdan bakarak, kafasına karışık bir kadının hikayesini izleyip geçecektir. Postportum depresyonu yaşayan bir kadının iş hayatına dönmek isteyişini yargılayıcı bir bakışla usta yönetmenlikle sunulunca izleyicide iyi bir film algısı oluşabiliyor. Bakıldığı zaman film anlatmak istediğini çok başarılı bir şekilde anlatıyor. Sanırım oluşan ortak kaygı anlatmak istediği şeyin çağdaş ama bağladığı çözümün çağdışı olması.


Film evrensel bir duruma çözüm olarak ilk akla gelen cevabı sunduğu için belirli bir politik kesime hitap eder hale geliyor. Bu durumda da izleyici kitlesini sınırlamış ve evrenselliğini yitirmiş oluyor. Bu şekilde de yüz binde bir olabilecek Oscar adaylığı da direk suya düşmüş oluyor.


Yönetmenlerin özel hayatları iyi filmler yapmalarına engel olmuyor. Bunun birçok örneğini görmek mümkün. Politik duruşunu direk eserlerine yansıtan başarılı yönetmenler ve yazarlardan da örnekler vermek mümkün ama başarılı dememizin ardındaki sebep bunu seyirciyi rahatsız etmeyecek şekilde, organik bir yapı kurarak yapmaları. Kaplanoğlu için aynı şeyi söylemek mümkün olmuyor. Teknik kusursuzluğu, kurduğu zorlama yapının açıklarını kapatmaya yetmiyor. 

 

twitter.com/_cheshirekedisi

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter