Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Ağlayan Yetim James Bond!

Ağlayan Yetim James Bond!
Yazar: Geride 50 yıllık bir tarih, 23 film, 6 James Bond oynayan oyuncu, 11 yönetmen var Bond tarihinde. Bir de kasaya konmuş bugünün parasıyla beş milyar Dolar var. Tarihin en çok kazanan dizisi yapıyor bu rakam James Bond serisini. Ona kazandırdığımız paralar karşısında bugüne kadar ne sundu bize James Bond?

 

Anti-komünizm, elde var bir; homofobi, elde var iki; oryantalizm elde var üç diye gidebiliriz… Ama Roger Moore’lu bir Bond’a denk gelmişseniz: “Neden bu kadar ciddisin?” sorusuyla da karşılaşabilirsiniz. Bond’u ciddiye almalı mı? Biz alsak da almasak da ciddiye alınmış zaten. Bondoloji diye bir uzmanlık dalı, Bondolog diye uzmanlar var! Umberto Eco bunlardan biri, başlıcası! Eco 1965’te filmleri değil de Fleming’in kaynak romanlarını incelemiş ve bazı saptamalarda bulunmuş. 

 

Eco’ya göre Bond romanlarının olay örgüleri hemen hemen aynıdır: Kesinlikle İngiliz olmayan (ama kökeni bir belirsizlik de içeren) Kötü Adam örgütsel ve üretimsel ilişkileriyle büyük miktarda paralar kazanmakta ve Batı’nın düşmanlarına da yardım etmektedir. Kötü adamlar genellikle Sovyetler Birliği ile bir bağ içindedirler ve saf bir ırktan değildirler, melezdirler. Bu canavarın bilim-kurgu tarzında korkunç bir planı vardır. Bond bu canavara meydan okurken onun tahakkümü altına aldığı bir kadınla tanışır ve kadını geçmişinin bağlarından kurtarır. Bond’la kadın arasında başlayan erotik ilişki Bond’un kötü adamın eline geçmesi ve işkenceye maruz kalmasıyla kesintiye uğrar. Bond Kötü adamı öldürür ve çabalarının ödülünü kadının kollarında alır. Ama Bond kadını kaybetmeye yazgılıdır. Bu şablon okura bildiği bir dünyada dolaşmanın rahatlığını sağlar. Okur bilinmeyenin anlatılmasından, tahayyülünün uyarılmasındansa, bu tanıdıklık içinde eğlenir. Fleming talebe göre mal üretir. Başarı kazanmış masal arketiplerinden ve evrensel ilkelerden sapmaz. MI6’in şefi M Kralsa, Bond onun Şövalyesidir.  Bond Şövalye, Kötü Adam ise Ejderhadır.  Lady (Bond Kızı) ve Kötü Adam sırasıyla Güzel ve Canavar’dır. Bond, “Uyuyan Güzel”i uyandıran Prens’tir.  Özgür Dünya ve SSCB ya da  İngiltere ve ve Anglo-Sakson olmayan ülkeler çiftleri  Seçilmiş Irk ve Aşağı Irk, Siyah ve Beyaz, İyi ve Kötü ilişkisini temsil ederler. Dünya iyi ve kötü arasında ikiye bölünmüştür. Fleming’in anti-komünistliği de anti-Naziliği de derinlikli bir siyasal, ideolojik bakışa dayanmaz. Fleming, faşist ya da ırkçı değil, bir siniktir. Ama yine de hali hazır figürlerden ve nüanstan yoksun karşıtlıklar içinde düşündüğünden faşist olarak da nitelendirilebilir. 

 

Bond kızı ya da Fleming’in kadınları genelde şu şemaya uyarlar: 1) Kız iyi ve güzeldir; 2) gençliğinde yaşadığı kötü deneyimler sonucunda frijit ve mutsuz biri olmuştur; 3) bunlardan dolayı Kötü Adam’ın hizmetine girmeye koşullanmıştır; 4) Bond’la tanışması insan doğasını bütün zenginliği içinde kabullenmesini sağlar; 5) Bond, kıza sahip olur ama sonunda onu kaybeder. 

 

Skyfall bu şemada nereye düşüyor? Birçok kesişme noktası var fakat farklılıklar da var. Sosyalist sistemin çöküşüyle birlikte “sosyalizm canavarı” gündemden çıktı. Bu Daniel Craig’li dizilerin yapısını zaten değiştirmişti. Artık Bond’un yaşadığı sorunlar daha kişisel. “Quantum Solace”da mesela bir önceki filmdeki aşkı/düşmanı Vesper Lynd’in intikamını alamaya çalışan, hem de bunu yaparken bir üçüncü dünya ülkesinin suyuna el koymak isteyen kötü bir şirketle çarpışan bir Bond vardı! “Quantum Solace” hani neredeyse “sol” bir içeriğe sahipti!

 

Eco’nun önemli saptamalarından başında Bond’un bir tür makine oluşu gelir, yani Bond psikolojiden azadedir. Oysa Bond “Skyfall”da, annesi bildiği şefi “M” hanımın kendisini gözden çıkarmasına içerleyen, intihar eğilimli, özyıkımcı bir hal sergiler. Bildiğimiz depresyondadır yani. Tipik bir şekilde ne idiğü belli olmayan, melez görünümlü, İspanyol isimli düşmanı eşcinsel bir yaklaşım içine girince Bond hiç de homofobik davranmaz. Eşcinselliği de bünyesine alır. Tabii bu yine de kötü adamın “eşcinsel” olduğu gerçeğini değiştirmez. Kötü adam Silva (Javier Bardem)da aslında tek isteği annesi tarafından sevilmek olan bir ucubedir. Ucubeliğinin nedeni de anne yani “M”dir. Bu iki erkek kardeş, annelerinin sevgisi için rekabet halindedir sonuçta!

 

“Skyfall” benim için en seyredilebilir James Bond’lardan biri oldu açıkçası. Konusu kolayca takip edilebiliyor, karışık entrikalar yok. Acı çeken iki oğul ve bir anne figürü var ki bunlar da filmin ayaklarını yere sağlam basmasını sağlıyor. Ama sonuçta fasa fiso elbette! James Bond filmleri ne kadar psikolojiye kapısını açsa da iyilerle kötülerin savaştığı iyi prodüksiyonlu oyuncaklar, o kadar. Anti-komünizmin filan da sırası gelirse devreye sokulacağı kesin. Şimdilik Julian Assange’ın Wikileaks’ini hatırlatan bir bilgi çalma söz konusu, kötülük olarak.   

 

 

Cüneyt Cebenoyan


twitter.com/cuneytcebenoyan

 

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter