Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Adana Altın Koza Film Festivali izlenimleri…

Adana Altın Koza Film Festivali izlenimleri…
Yazar: Fırat Sayıcı

Adana Film Festivali biterken, bir hafta süre içerisinde sinemaya, kebaba ve şalgama doyduğumuzu söyleyebilirim. Türkiye’nin en köklü festivallerinden olan Altın Koza bu yıl yeni bir belediye başkanının, Sn. Zeydan Karalar’ın himayesinde yapıldı. Kadir Beycioğlu yeniden işin başına geçti, çok da iyi oldu. Açıkçası yarışma filmlerinde birkaç tane kayda değer film olması bizleri üzdü. Bunun yanı sıra geçen seneki gibi güçlü bir yabancı film seçkisi olmaması da herkesin dilindeydi. Umarım önümüzdeki sene bu iki konuya daha çok özen gösterilir. 

 

 

Yarışmanın birincisi olan “Nuh Tepesi” filmi benim de favorilerimdendi. Ancak “Görülmüştür”ün bu kadar arka planda kalması beni üzdü açıkçası. Yılmaz Güney ödülünün bu filme gitmesini isterdim. Bir de siyasi sebeplerden dolayı Semih Kaplanoğlu’nun filmi “Bağlılık-Aslı” filmini görmezden gelen jürinin Kübra Kip ve Ece Yüksel’e haksızlık ettiğini düşünüyorum. En azından ikisine birden En İyi Kadın Oyuncu ödülü verilebilirdi. “Kraliçe Lear”ın da jüri tarafından kayırıldığı bir gerçek. Zira filmin yıllar önce çekilen “Oyun”dan hiçbir farkı yok, hatta eksileri var. Ama belgeselin yönetmeni Pelin Esmer olunca işler değişiyor sanırım. “Kapı”nın izleyici ödülü olması bir kez daha seyirci ile biz sinema sektörü emektarlarının arasında hala dağlar kadar fark olduğunu kanıtladı. Bunu kötü manada söylemiyorum ancak seyirci ile aramızdaki bu uçurum özellikle de festivallere film üreten sinemacıları bir kez daha oturup düşünmeye zorlamalı. 12 filmin içinde kayda değer 3-4 filmin çıkması pek hoş değil maalesef.

 

Altta yarışma filmleri üzerine kısa kısa görüşlerimi bildirdim ve kendi içlerinde bir puanlama yapmaya çalıştım. Seneye Adana’da yeniden güzel bir festival geçirmek dileğiyle…

 

  

ŞEHİTLER: “Çanakkale şehitliklerinde yaşanan, bir nevi şehit turizmi olarak da adlandırabileceğimiz bir durumu gözler önüne tüm çıplaklığıyla seren ilginç bir belgesel. Hem Türk hem de Avustralya, Yeni Zelanda vatandaşlarının gözünden Çanakkale Savaşı’na bakan, 2-3 yıllık bir süreçte çekilen belgesel çok acı gerçekleri yüzümüze çarpıyor. Çanakkale şehitlerinin yaklaşık 20 yıllık bir süreçte siyasi amaçlarla nasıl metalaştırıldığını anlatıyor. Kurmaca filmlerle aynı kategoride yarıştırılması saçmalığını bir kenara bırakacak olursak, belgeselin seyirci tarafından da yanlış okunduğuna şahit olmak beni üzdü. 5.8/10”

 

UZUN ZAMAN ÖNCE: “Çok çok iyi bir oyuncu kadrosu oluşturabilmiş bir yapım olmasına rağmen savruk ve derdini anlatamayan senaryosuyla sınıfta kalmış bir yapım. 120 dakikalık uzun süresi seyirciye ‘film çok şey anlatacak’ izlenimi verse de beklenti bir türlü karşılanmıyor. Teknik anlamda ise festivalin en temiz işlerinden. 5.2/10”

 

ADEN: “Barış Atay’ın ikinci filmi Aden, distopik bir dünyada geçiyor. Daha önce birçok festivale katıldığı için Altın Koza seçkisinde eskimiş kaldığını düşünüyorum. Aden’i ilk izlediğimde beğenmiş, Atay’ın yaratmaya çalıştığı dünyayı başarılı bulmuştum. Senaryo mitolojiden, kutsal kitaplardan ve efsanelerden besleniyor. Oyunculuklar başarılı. Kendini ilgiyle izleten bir film. 6.2/10”

 

GÖRÜLMÜŞTÜR: “Kısa film dünyasından yakından tanıdığımız Serhat Karaaslan’ın ilk uzun metraj çalışması olan filmin en büyük sorunu senaryodaki eksen kayması. Siyasi bir bakış açısıyla büyüyen film kendini fazlaca tekrar eden bir anlamsız kara sevda hikayesine evirilince işin tadı biraz kaçıyor. Ama oyunculuklardaki sadelik, yan karakterleri bile derinleştirebilen yapısı, yarattığı Kafkaesk gizem duygusunu çok sevdim. 7.3/10”

 

BAĞLILIK-ASLI: “Semih Kaplanoğlu’nun Buğday’dan sonra çektiği ve tekrar kendi sularına döndüğünü düşündüğüm iyi bir film. Ancak bazı sorunları olduğu aşikar. 100 dakikada daha vurucu olabilirmiş. Bazı mantık hataları seyircinin gözünden kaçmıyor. Bazı görüşler çalışan kadınlara haksızlık yapıldığı kanısında. Bu tartışmanın filmin önüne geçmesi sıkıntılı maalesef. Kübra Kip ve Ece Yüksel’in oyunculukları ise ayakta alkışlanacak seviyede. Üçlemenin diğer iki filmini merakla bekliyorum. 6.5/10”

 

KOVAN: “Meryem Uzerli gibi popüler bir ismi Kovan’da izlemek ilginç bir deneyim. Fikir güzel, görüntüler güzel, atmosfer güzel kurulmuş. Doğa ve insan ilişkisini derinlemesine anlatmaya çalışmış, her ne kadar çok başarılı olamasa da… Feyyaz Duman’ın oyunculuğunda sıkıntı var. Yanlış cast olmuş o rol için. Filmin ilk yarısında sahneler öylesine hızlı geçiyor ki, bir sahnenin içine giremeden o sahne pat diye bitiyor. Ama her şeye rağmen bir kadın yönetmenin ilk filmi olması açısından önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. 5.9/10”

 

NUH TEPESİ: “Görülmüştür’le birlikte festivalin en iyi filmi diyebilirim. Daha önce 9 tane kısa film çektikten ilk uzun metrajına soyunan Cenk Ertürk, kolay kolay izleyemeyeceğimiz yetkinlikte bir ilk film çekmiş. Bir yandan baba oğul hesaplaşması bir yandan da kent-kırsal çatışması üzerinden günümüz insanının hezeyanlarını koyan film o kadar başarılı ki, Ertürk’ün yeni projelerini merakla beklemeye başladım. 7.8/10”

 

AİDİYET: “Burak Çevik’in ilk filmi Tuzdan Kaide’yi sevmiş biri olarak büyük beklentiyle izledim filmi. Ancak beklediğimi alamadım. Aidiyet, uzun metraj bir deneysel sinema örneği. Filmin başında dış ses olarak anlatılan hikayeyi filmin ortasında ikinci kez oyuncularla birlikte izlemek seyirci için dayanılmaz oldu. 4.5/10”

 

KAPI: “Bu festival seçkisine nasıl seçildiğine anlam veremediğim ana akım sineması örneği. Üzerine söylenecek pek bir şey yok. 4/10”

 

KÜÇÜK ŞEYLER: “Kıvanç Sezer’in kariyeri için Babamın Kanatları gibi çok güçlü bir filmden sonra Küçük Şeyler biraz hafif kalmış. Absürd komedinin önemli örneklerinden biri olan film kendi içinde ise oldukça başarılı. Özellikle Alican Yücesoy ve Başak Özcan çok iyi bir ikili olmuşlar. Oyunculukları çok çok başarılı. İş hayatı ve evlilik üzerine iyi gözlemleri barındıran film seyircinin de oldukça beğenisini kazandı. 7.1/10”

 

KRONOLOJİ: “Birkan Sokullu’nun başrol için yanlış cast olduğunu düşünmekle birlikte Serkan Keskin ve Tansu Biçer’in doğru seçimler olduğunu söyleyebilirim. Beyaz yakalıların da kadına şiddet konusunda, özellikle de psikolojik şiddette eğitimsiz sınıflardan pek de aşağı kalır yanlarının olmadığını vurgulayan film festivalin iyi filmlerinden. 6.3/10”

 

KRALİÇE LEAR: “Pelin Esmer’in Oyun adlı belgeselinden yıllar sonra yeniden Arslanköy’lü tiyatrocu kadınları anlattığı bu yapım festivalin zayıf halkalarından. Filmi izlerken içinizden filmin gereksizliği için üzülüyorsunuz. Zira neredeyse aynı yemeği ısıtıp tekrar önümüze koyuyor yönetmen. Üstelik ilki kadar da başarılı bir belgesel değil ne yazık ki… 3/10”

 

 twitter.com/firatsayici

 

 

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter