Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

32. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin Ardından…

32. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin Ardından…
Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

Bu yıl 4-12 Kasım tarihlerine yayılarak gerçekleştirilen ve Populersinema.com’un da basın sponsorları arasında olduğu 32. Ankara Uluslararası Film Festivali, 12 Kasım Cuma akşamı gerçekleştirilen ödül töreni ile sona erdi. 8 Kasım pazartesi gününden itibaren katılabildiğim organizasyonda, Ankaralı sinema ve sanatseverlerin fiziki olarak yapılan bir festivale karşı yoğun ilgisini gözlemledim. Ankara Kızılay’da kapısı caddeye açılan Büyülü Fener Sinemaları’nda, üç ayrı salonda film gösterimleri gerçekleşti. Ulusal yarışma filmleri, belgesel ve kısa film seçkilerinin yanı sıra dünya sinemasından son yılların seçkin ve merak uyandıran örneklerini de izleme şansını elde ettik. 

 

Covid-19 Pandemisi nedeniyle etkinliklerin çevrimiçine taşınmasına mecburen adapte olduğumuz aylardan sonra, sağlık için gerekli önlemler ışığında yeniden bir araya gelebilmek şüphesiz ki çok kıymetliydi. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Başkanı İrfan Demirkol’a ve festival başkanı İnci Demirkol’a tüm zorluklara rağmen Ankara Film Festivali’ni yaşatmak için verdikleri üstün çabadan dolayı tekrar teşekkür etmek gerek; ve pek tabii özverili, sahadaki festival ekibine. Her türlü soruyu ve sorunu hızlıca cevaplayıp çözdükleri için tüm genç arkadaşlara şahsen teşekkür ederim.    

 

Filmlere gelirsek… 

Ulusal yarışmada, 2020-2021 boyunca farklı festivallerde boy göstermiş – hatta biri vizyona giren-10 tane yerli yapımı seyretme şansını bulduk. Programda her filme 2 ayrı seans verilmişti ve her seans sonrası da mutlaka bir söyleşi gerçekleştirildi. Hem filmlerini seyirciyle buluşturmak ve gelen olumlu-olumsuz tepkileri görmek isteyen sinemacılar açısından hem de uzun bir aradan sonra seyrettiği eserin yaratıcısıyla bir araya gelme şansını yakalayan seyirciler açısından söyleşiler de oldukça keyifli geçti. Şahsen bu söyleşilerden 4 tanesinin de moderasyonunu ben üstlendim. Ankara seyircisinin film okumaları, yaptıkları yorumlar ve irdeleyici soruları söyleşileri renklendirirken, film ekipleri tarafından oldukça beğenildi. Pek çok sohbetin Büyülü Fener’in fuayesine ve bahçesine taştığını dile getirebiliriz. Yakın zamanda dillere pelesenk olan Z kuşağı seyircisinin de filmlere ilgisi gözlerden kaçmadı. Ankaralılar açısından film ve dizilerin tanınmış simalarını yakından, kanlı-canlı görmek de ayrı bir keyif oldu. Kaç yüz tane selfie çekildi bilmiyoruz...

 

Ulusal yarışma filmlerinin çoğunlukla daha önce izlediğimden Ankara Film Festivali benim açımdan dünya sineması seçkisi ağırlıklı geçti. Güney Afrika’dan Yunanistan’a uzanan zengin bir seçkide 8 film seyrettim. Özellikle akşam seanslarında Ankaralı seyircilerin yabancı film gösterimlerine de ilgisi oldukça yoğundu. Bu seçkide en çok beğendiğim iki film anlattığı cesur hikaye ve samimi dili nedeniyle animasyon türündeki Çekya yapımı Güneşli Maad (My Sunny Maad) ve KINO2021 işbirliği ile seyrettiğimiz Stefan Zweig’in aynı adlı çarpıcı romanından uyarlanan Satranç (The Royal Game) oldu. Memoria ve olaylı Kürtaj filmlerini seyretmek de yine başka bahara kaldı… 

 

Ödüllere gelince…

2010 yılından beri festivalleri ve benzeri pek çok organizasyonu yerinde takip eden bir kültür-sanat basın mensubu olarak rahatlıkla diyebilirim ki sunuculuğunu gazeteci Ünsal Ünlü’nün üstlendiği bu yıl ki kapanış töreni, tüm seyrettiğim organizasyonlar içinde en düzgün işleyen, en pürüzsüz, en esprili ve en makul sürede toparlanıp biten törendi. Ünsal Bey’in zarif tarzıyla kendisine gelen pasları çok iyi gole çevirdiği sunumunu, açılışta seyredemediğime üzülmekle birlikte bundan sonraki herhangi bir organizasyonda tüm sunuculukları kendisinin üstlenmesini rica hatta talep ediyorum! Belirlenen akışta uzun uzun tutulan bürokratik konuşmaların olmaması, töreni gereksiz uzatacak fazlalıklardan uzak durulması bizleri de ayrıca memnun etti. 

 

Öte yandan seçici kurulun dağıttığı ödüller ben dahil pek çok sinema yazarı tarafından gayet tartışmalı bulundu. Ankara’da geçen hikayesiyle -aynı zamanda bir ilk film olan- Anadolu Leoparı’nın şehrin seyircisini yakalamasını elbette anlarım ama dramatik kurgusu açısından bu kadar sorunlu bir hikayenin En İyi Film seçilmesi bence en tartışmalı tercih oldu. En İyi Erkek Oyuncu ödülünü yine bu yapımla alan Uğur Polat şüphesiz ki çok iyi bir oyuncu ve fakat bu filmde canlandırdığı, daha doğrusu kendisine biçilen karakter Polat’ın oyunculuk yeteneklerinin çok altında bir çalışma. En İyi Kadın Oyuncu açısından da Koridor filminin olduğu bir yarışmada başka herhangi bir tercih bana değerlendirme dışı geliyor açıkçası. Öte yandan En İyi Yönetmen (Fikret Reyhan – Çatlak), Onat Kutlar En İyi Senaryo (Barış Bıçakçı, Tufan Taştan – Sen Ben Lenin), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Ekin Koç – Okul Tıraşı), En İyi Sanat Yönetmeni (Armen Ghazaryan – Gölgeler İçinde) ve En İyi Belgesel Film (Bekleyiş – Aslı Akdağ) ödüllerinde seçici kurul ile aynı fikirlerde olduğumuzu da dile getireyim. 

 

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Güliz Gençoğlu yaptığı teşekkür konuşmasında “Çok sevdiğim bir yakınımın evine tatile gelmişim ve hiç dönmek istemiyormuşum gibi hissediyorum” dedi bu yıl ki Ankara Film Festivali için. Birebir aynı duyguları hissederek cumartesi günü tren garına doğru yol alırken, çekişmelerden ve ayak oyunlarından uzak, güler yüz ve samimiyetle düzenlenen bir organizasyonun içinde olmanın insana ne kadar iyi geldiğini bir kez daha fark ettim. Müzeler şehri başkent Ankara’nın 33. festivalinde, 3-11 2022 tarihlerinde görüşmek üzere!

 

Twitter.com/duygukocabayli 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter