Popüler Sinema

Sinema aşkına çekilmiş bu filmler, sinemaya sadece izleyici koltuğundan bakmakla yetinmeyen, kendi filmini çekme uğraşına girmiş sinemaya gönül veren kişiler için aranan ve onlara yol gösteren önemli yapımlardır. Daha çok umut ışıklarını alevlendirecek olan bu filmler yer yer de ortak sorunlar göstererek Ah be ! dedirtecek kadar başarılıdırlar. Her ne olursa olsun inadına film çekmek, biraz daha bilgi edinip sektörü her haliyle görebilmek isteyenlere umut vaad eden ve rengarenk tatlar bırakan bu listenin seyri oldukça faydalı olacaktır.

Kağıt - Her yasak kendi isyancısını doğurur

Yönetmenliğini Sinan Çetin’in yaptığı film, bir yandan kanunlarla, bir yandan da babası ile mücadele eden gencin kendi filmini çekmesinin  hikayesidir. Sinan Çetin’in kanunsuz düzen ile yaşamayı savunduğu filmde, devletin kağıt kesiklerine daha fazla dayanamayan genç bir hayatın bitişi (haykırışı) anlatılıyor. Filmde devlet düzeninde kişiye sunulan gereksiz yasaların / yasakların birey hayatını ne kadar zorlaştırdığını eleştirel bir senaryo ile görüyoruz. Öner Erkan eczacılığı henüz bitirmiş ve babasının baskısı ile eczane açmaya zorlanan genç bir film yönetmenini canlandırırken kendisine Ayşen Gruda ve Asuman Dabak gibi usta isimler de eşlik ediyor. Filmini çekmeye çalışan sinema aşığı bu genç, en sonunda dayanamayıp  hayatına darbe vuran bu kağıt kesiklerine son veriyor. Kapitalizmin devlet düzenine  oturmuş olmasına ve devletin insanların hayatına bu derece dokunabiliyorluğuna büyük bir isyan bayrağı çeken film izlenmeyi hak eden bir yapım.

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak - İmkansız değil

 Sinemada köylü yönetmen olarak ünlenmiş Ahmet Uluçay’ın ‘Koltuk Değneklerinden Kanat Yapmak’ adlı kısa filminden sonra çektiği uzun metrajlı ilk filmidir. Yönetmenin filmde ünlü bir oyuncu kullanmaması ve sıcacık, içten bir senaryo ile bize filmi sunması, onun köylü lakabına dayanıyor olmalı. Pek çok ödüle sahiplik eden film, Recep ile Mehmet’in sinemaya olan tutkusunu imkansızlıklar içinde umut verici ve gülümseten bir dille anlatıyor. Sabahları biri berberde diğeri de karpuzcunun yanında çıraklık yaparken geceleri bir ahırda kendi projeksiyon makinaları, hayalleri ile devleşiyorlar adeta. Gökyüzüne bakıp rejisör olma yönünde umutlarını yeşerten ve asla yılmayan bu iki köylü çocuğun hikayesi çoğu hayal ortağına ışık tutacak kadar derin bir yapıya sahip. Şiirsel sinemaya dahil olan bu film, yönetmenin kendi başarı hikayesine gönderme yaptığı için, seyircide çok daha derin anlamlar bırakıyor. 

Camera Buff (Amatör)- Sıradışı bir bakış

Krzysztof Kieslowski’nin pek çok belgesel çalışmasının ardından gelen ve yoğun kitlelere ulaşan, tarzını anladığımız ilk uzun metraj çalışmasıdır. Başrolünde diğer filmlerinde de gördüğümüz Jerzy Stuhr, Filip adlı olağan bir karakteri canlandırıyor.  Yönetmen filmlerinde abartı ve gürültüden çok sakin ve sessiz bir anlatım kullanması ile her sahnede kendini belli ediyor. Dilindeki farklılık da işte burda karşımıza çıkıyor; filmde karakterin hayatı, işi o kadar sıradan ve halktan ki sanki aynı olaylar bizim de başımıza gelebilir hissine kapılıyoruz. Filip eline aldığı bir kamera ile gördüğü her şeyi çekip, birleştirmeye başlıyor. Evde eşine ayırdığı zaman bile artık azalıyor ve sinema tutkusunu keşfetmeye başlıyor. Hollywood filmlerinde olduğu gibi hemen elindeki kamerayla ünlenmiş bir insan olmak yerine daha gerçekçi, olağan bir şekilde başarıya ulaştığını görüyoruz. Sıradan hayatında çekmiş olduğu kısa film o kadar sıradışı bir bakışa sahiptir ki, katıldığı yarışmada ödül almaya hemen  hak kazanır. İzleyince umut veren bu film, ne çok başarılı ne de çok yetenekli olan rengarenk bir hayatı ele alıyor. Sadece film yapmakla eğlenen sıradan bir hayatı, hepimizde olan renklerle seyirciye sunuyor.

İnadına Film Çekmek -  İnat edeceksin

Reis Çelik ve Tucel Kurtiz’in 2010 yılında Ardahan’ın Çıldır kasabasına yaptıkları yolculukla çekmeye başladıkları ilginç bir filmdir. Filmi ilginç yapan şey kadrosunun sadece iki kişiden oluşması ve doğaçlama sinemaya atılan bir adım olmasıdır. Reis Çelik’in çocukluk hayali olan bu proje, senaryo olmadan ve köylülerle yapılan sohbetleri doğaçlama oyunculukla sunarak bir film haline geliyor. Çıkış noktasında tek bir kelime vardır, ‘İnat’. Arabaya atlayıp yola koyulmaları ile başlayan hikayeleri köylülerle tanışmaları, evde her dilden(!) sohbet etmeleri ile devam ediyor ve filmde Tuncel Kurtiz’in tek başına gerçekleştirdiği oyunculuğu yetiyor da artıyor bile. Özellikle film çekme çabasında (inadında) olan kişilere güzel, farklı bir deneyim sunacak olan, film eğlenceli dakikalar geçirmenizi sağlayacaktır.

Neden Tarkovski Olamıyorum ? - Vazgeçmiyorum

Yönetmenliğini Murat Düzgünoğlu’nun yaptığı filmin başrollerinde Tansu Biçer, Esra Kızıldoğan ve Menderes Samancılar yer alıyor. Filmin adından da anlaşılacağı gibi Tansu Biçer’in hayat verdiği Bahadır karakteri;  kendi çizgisini bozmadan, Andrei Tarkovsky hayranlığı ile filmini yapmak istiyor. Bu sırada yapımcılardan, ailesinden ve dostlarından yeterli desteği alamayan Bahadır, sinemanın sıradan kalabalığına bir film daha eklemek yerine hayalindeki filmi çekme uğruna elinden geleni yapıyor. Kendine olan saygısını yitirmeden bir film çekmek mi ? Tutunup, para kazanmak için film çekmek mi ? bu iki soru işareti arasında kendi yönünü belirlemeye çalışan Bahadır’ın ruhsal koşuşturması, filmini çekme uğruna verdiği kanlı bir savaş halini alıyor.

Pek Yakında – Şahikalar (Kötülüğün sonu)

2014 yılında vizyona giren Cem Yılmaz’ın bu filminde de kemik oyuncu kadrosunu görüyoruz. Ozan Güven, Zafer Alagöz, Özkan Uğur ve Çağlar Çorumlu’nun yanında Cengiz Bozkurt ve Tülin Özen’in de bulunması ile Türk komedi filmlerinde aranan tüm isimler aynı projeye hayat veriyor. Cem Yılmaz’ın yazıp yönettiğini ilk bakışta anladığımız film,  Zafer’in sevdiği kadını kaybetmemek için korsan CD satıcılığına son vermesi ile başlıyor. Hemen ardından da  eski ekip arkadaşlarını toplayıp bir film çekmeye karar veriyor. Bu uğurda verdikleri tatlı ve koşturmacalı çaba ile seyirci duygusal bir komedi izleme imkanı buluyor. Filmlerinde genelde kahkahalara boğulduğumuz Cem Yılmaz’ın bu filminde hayran kitlesinin bir kısmı hayal kırıklığına uğrasa da yeşilçam klasiklerine sürekli dokunuyor olması filmi izlenesi kılıyor.

Böcek – Geri Dönelim 

Başrollerinde Uğur Bilgin, Engin Karabacak, Leyla Yüngül ve Barış Yılmaz Gündüz ‘ün paylaştığı, Bora Tekay’ın da yönetmenliğini yaptığı film;  Uğur’un kendi filmini çekmesi ile hayatına bir düzen getirip sevdiği kızakavuşma hayaline bizi ortak ediyor. Hikaye, film çekmekle ilgili çok da bilgisi olmayan Uğur’un, yönetmenliği bırakmış olan Bora ile artık senaryo yazmayan Hakan’dan yardım istemesiyle başlıyor. Bir şekilde onları da kendi yoluna ortak ederek filminde oynuyor ve Leyla’nın abisini ikna edip hayallerine kavuşur. Genel olarak film çekme hayalleri olanlara ders niteliğinde olan bu film eğlenceli ve öğretici etkisi ile izlenmeye değer.

Bir Hikayem Var – Aman Dikkat!

Talip Karamahmutoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı film, genç yaşta kendi filmini çekmenin peşinden koşan Mert’in ve arkadaşlarının hikayesini anlatıyor. Oyuncu kadrosunu Bülent Çolak, Kadir Doğulu, Müge Boz, Turan Özdemir, Emre Sungur ve Nuri Alço oluşturuyor. Film çekmek için paraya ihtiyacı olan bu arkadaş grubu aldıkları borcun gereğini yerine getiremeyince macera başlıyor. Her ne pahasına olursa olsun o film çekilecek düşüncesine ihanet etmeden ilginç olayların içine giriyorlar ve biriktirdikleri yalanların da etkisi ile işler sarpa sarıyor. Biraz komik biraz da macera dolu olan film yeşilçamın da elinden tutarak seyri hakediyor.

Twitter.com/cansuoztrk4