Popüler Sinema

Paylaş
Ekran

"Kanıt" yoluna devam ediyor

"Kanıt" yoluna devam ediyor
Üye: Drama Queen Üç sezondur devam eden ve ben diziye ilgi duyduğum halde bir türlü başından sonuna kadar oturup da izleyemediğim Kanıt, Tolga Karel’in de 17 Aralık’ta diziye dahil oluşuyla daha bir şenlendi.

 

 

Şenlendi diyorum çünkü Karel’in diziye dahil olduğu 17 Aralık akşamındaki bölüm cidden merak edildi ve o merakla diziyi izlemeyen kesim de ucundan bucağından baktı Kanıt’a. Bunlara ben de dahilim.

 

 

Adli Tıp Uzmanı Sevil Atasoy’un da diziye, cinayetlerin çözümündeki teknikleri ve suçun tarihçesini anlatımıyla katıldığı Kanıt’taki hikayeler, Sevil Atasoy’un kızı Selin Atasoy Hartevioğlu’na ait. Annesi ve dedesi tıp uzmanı, anneannesi Türkiye’nin ilk özel laboratuvarının kurucusu olunca Selin Atasoy’un da durumu kaçınılmaz olmuş, aslında baba mesleği reklamcılığı seçmiş, o alanda yıllarca çalışmışken, sonradan anne mesleğine zaten olan ilgisine yenik düşmüş(iyi ki de) ve Kanıt’ın suç hikayelerini yazmaya başlamış. Gerçek kaynağı olan annesinden faydalanmasının yanı sıra, gazetelerde çıkan cinayet haberlerinden de hikayeler üretiyor. Sürekli cinayetleri düşünerek, düşündüklerini de hikayeleştirerek geçen bir hayatı var onun. Hiç kolay olmasa gerek.

 

 

 

 

2010 yılından bu yana devam etmekte olan Kanıt’ın senaryosunu Ahmet Saatçioğlu yazmakta ve yapımcılığını da ANS Prodüksiyon yapmakta. Yönetmen koltuğunda da Biray Dalkıran var.

 

 

Dizinin sıkı takipçileri tüm bunları biliyorlar zaten. Kanıt güzel bir dizi. Gerek bizim seyircimizin ‘cinayet’ haberlerini sevmesi gerekse tüm bunların ‘gerçek’ hikayeler oluşu ve diziyi izlerken bir yandan da cinayetin çözümüne izleyicinin de ortak oluşu, Kanıt’ı izlenir kılıyor. Yalnız, benim diziyle ilgili bir sıkıntım var. Hani yazıma başlarken bahsetmiştim, ‘’diziye ilgi duyduğum halde bir türlü başından sonuna kadar izleyemedim’’ diye. Kanıt ucuz bütçeli bir yapım olarak işe başladı. Bu yüzden de kötü bir görüntü ve ses kalitesi var. Kamera arkasında yapılan post prodüksiyon, ses eşleme ve kamera kalitesi sadece benim için mi önemli acaba diye kendi kendime konuşuyorum şimdi burada ama bunlar iyi olmayınca ben izlediğim şeyin içine giremiyorum ne yazık ki. Konu itibarıyle kendini izlettiren bir yapım Kanıt, izleyici kitlesi geniş olan bir dizi, benim söylediğim eksikliklerine rağmen böyle. Nedeni de belli, hikayeler çok iyi ve gerçek. Demek ki çoğu izleyici görüntü ve ses kalitesine çok takılmıyor. Fakat film tadında görüntüler izlesek Kanıt’ın bundan sonraki bölümlerinde, eminim ki izleyici sayısı azımsanmayacak şekilde yükselecektir. Ben de başından izleyip ortalarında bırakmak zorunda kalmayacağım o zaman. Biraz uyuz muyum neyim.

 

 

Benim kısa kısa notlarım:



1: Bir Alman grup, Get Well Soon. Son günlerde evirip çevirip dinlediğim parçaları Lost in The Mountains of The Heart. Diğer şarkıları da çok

güzel. Neden yazdım? Hem iyi müzik dinleyelim(bilmeyen varsa diye grubu hem), hem de 9 Mart’ta Roxy’de konseri var bilelim diye.

 

2: Murat Atabarut. Aslında Mimar. Kış Masalları onun kitabı. Okudum, beğendim. Ama belirteyim; ‘kadın’ kitabı, erkekler sevmeyebilir.

 

3: Bim’de Ekmecik’in mantısı, gerçek etli (et için gerçek yazacağım günleri de gördüm ya). Ucuz ve çok lezzetli. Gülmeyin yahu.

 

4: Yazmak sanılanın aksine yorucu bir iş. Çok zevkli, okunduğunu bilmek kısmıysa daha da iyi hissettiriyor insana kendini. Sağolun.

 

 

 

 

Drama Queen


 

twitter.com/yazmakiyigelir


 

Diğer yazıları için tıklayınız

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter