Yeni evlenmiş birbirine aşık bir çift olan Paige ve Leo bir gece arabada evlerine dönerlerken, bir trafik kazası geçirirler. İkisi de sağ kurtulur fakat Paige 5 sene boyunca komada kalır. Her gün sevgili karısının uyanmasını bekleyen Leo, Paige komadan çıktığında ciddi bir şok yaşar. Zira Paige, ağır bir hafıza kaybına uğramıştır ve kazadan önceki hayatına dair çok az şey hatırlamaktadır. Leo şimdi her şeye yeniden başlayarak Paige'in sevgisini yeniden kazanmaya, bütün hatıralarını beraber yaşadıkları anları geri getirmeye çalışacaktır. YAPIM NOTLARI “The Vow/Aşk Yemini”nin ana çekimleri Ağustos 2010’da Toronto-Kanada’da başladı. Film Chicago’da geçtiğinden ötürü, hikayenin gerçekçi olması için Ekim’in son dört günü buradaki ünlü mekanlarda çekim yapıldı.Sucsy, dostu ve “Grey Gardens”ın yapım tasarımcısı olan Kalina Ivanov’u arayarak “The Vow/Aşk Yemini”ndeki tüm eşsiz setlerin ve Paige’in sanat çalışmalarının tasarımı için filme yeteneği ve deneyimini katmasını rica etti. Ivanov senaryoyu hemen benimsediğini belirtiyor: “Bu insanların hayatlarını önce sıfırdan yaratma, sonra da birinin içinde rahat ettiği diğerinin ise hakkında hiçbir şey bilmediği yeni bir dünya oluşturma fırsatına bayıldım. Paige karakterine geçmiş yaşantısıyla ilgili pek çok ipucu, Leo’ya ise bu ipuçlarıyla onun aşkını tekrar kazanma şansı verebilmek müthiş bir deneyimdi. Dolayısıyla, bu karakterler için yarattığım her ortam iki amaca hizmet etmek zorundaydı: Bunlar onların sadece yaşam alanları olmayacak, daha önce bir çift olarak nasıl bir yaşam sürdüklerine dair sizlere de ipucu verecekti”. Kalina ile Michael ilk kez “Grey Gardens” için Kalina’nın mülakatında tanıştılar ve sanata çok benzer bir yaklaşımları olduğunu gördüler. “İkimiz de son derece kavramsal düşünüyoruz ve ikimiz de görüntüler aracılığıyla hissediyor ve düşünüyoruz. Bu yüzden, ‘The Vow/Aşk Yemini’ni okuduktan sonra yaptığım ilk şey bir ‘suzannie’ görüntüsü bulmaktı. Suzannie, Afganistan’a özgü, çok renkli, elişi bir yatak örtüsüdür. Ben bunun film için istediğim görüntü konusunda bana ilham vereceğini hissettim” diyor Ivanov.Tasarımcı filmdeki sanat eserleri için ise şunları söylüyor: “Paige’in heykellerinden her biri hayatının bir dönemini temsil ediyor. Onun bir sanatçı olması, bir tasarımcı olarak bana olağanüstü cazip geldi. Ayrıca, bir sanatçı olduğunu unutması, sanatının kesintiye uğraması ve bir sanatçı olarak içindeki özü tekrar bulmak zorunda olması benim için çok ilginç bir meydan okumaydı”. Tatum filmde yer alan “bir yandan inanılmaz etkileyici bir yandan da acıyı yansıtan karanlık bir yana sahip heykeller” için Ivanov ve Sucsy’yi takdir ettiğini belirtiyor. Mekanlara gelince, Chicago ve Toronto’nun pek çok açıdan benzeştiklerini söyleyen Ivanov, “İkisi de aynı döneme ait şehirler ve ikisinde de göller var; dolayısıyla, mimari tarz da pek farklı değil” diyor.Konu yönetmen Michael Sucsy’yle çalışmaktan açılınca, Rachel McAdams gülümsüyor. “Michael her şeyi eğlenceli kılıyor” diyor aktris ve ekliyor: “Daha en başından belli etti ki hiçbir şey olmasa bile sette iyi vakit geçirecektik ve böylece gerisi de gelecekti. Sonuçtan çok süreç odaklı olmasına bayıldım. Elbette kafasının bir yerinde sonuç da var ama serüven onun için önemli ki bu çok hoş bir şey”. Filmin yapımının her yönüyle ilgilenen Sucsy, Rachel’ın saç tasarımında, kıyafet provalarında ve sanat eserlerinde de fikirler verdi. “Michael her şeyin büyük bir parçası oldu! İşbirlikçi ve yeni fikirlere de tamamen açık” diyor aktris. Rachel, Michael’ın kendisine aşk hikayesine inandığını ve Rachel ile Channing’i birlikte düşündüğüne karın boşluğunda bir şey hissettiğini söylediğini akratarak, “Karın boşluğunu içgüdülerle ilişkili bir yer olarak hiç duymamıştım, ama Michael için öyleydi ve bu çok tatlıydı. Kısacası, baştan sona destek vermesi çok hoştu” diyor McAdams. Channing Tatum, kendisindeki yeteneğin en iyi yanlarını ortaya çıkardığı için Michael Sucsy’ye övgü yağdırıyor: “Bence Michael bir bakıma bir heykeltıraş. Neyi nasıl istediğine ilişkin net bir hissi var ki bu da bir oyuncu için müthiş güvenli bir şey. Bunun sadece ikinci filmi olduğunu düşünürseniz, söz konusu becerisi daha da etkileyici oluyor! Michael yazılı kelimeler, gerçeklik ve dil konusunda hakiki bir anlayışa sahip. Bence bizim aşırı duygusallık ile özgünlük arasındaki çizgide yürümemize yardımcı olmasını sağlayan da bu. Bir yönetmenin bu yönüne güvenebilmek, aşırıya kaçma ya da yetersiz vurgulama korkusu yaşamamak, onun tüm parçaları yerine yerleştireceğini ve gerçekten muazzam bir duygu fırtınası yaratacağını bilmek çok güzel” Kim Carpenter’a göre, kendi muazzam aşklarından ilham alan film, beyaz perdede yeni bir hayali çiftin öyküsü olabilir. Oysa kendisi filmi izlerken gerçek hayatta yaşadığı duygusal hakikati orada gördüğünü belirtiyor. Özellikle de, Leo Paige’in kendisini tanımadığını öğrendiğinde, Tatum’ın yapmış olduğu olağanüstü oyunculuk seçimlerine değinerek, “Dışarı çıktı ve içecek otomatının kenarına dayanarak yere çöktü. Filmde gerçekten çok güçlü bir andı. İroniktir ki, karımın beni tanımadığını öğrendiğimde, kapıdan çıktım ve bir duvara dayanarak yere çöktüm ve başımı dizlerimin arasına gömdüm. İşte böyle şeyler, pek çok sahnenin ağırlığı beni gerçekten ağlattı! Filmden hakikaten çok memnunum”.Genel olarak, Channing Tatum filmin mesajını şu şekilde özetliyor: “Hayatınızın kalanı için birine yemin etmek ve bunu yürekten söylemek önemli bir şeydir. Gerçekten büyük bir şeydir”. Roger Birnbaum da “The Vow/Aşk Yemini”nin hayata geçtiğini görmenin Carpenter çiftinin hikayesini duyduğundan beri hep istediği bir şey olduğunu dile getiriyor ve sözlerini şöyle noktalıyor: “Dünya çapında bir yönetmen olan Michael Sucsy ve yıldız oyunculardan oluşan kadromuzla, ‘The Vow/Aşk Yemini’nden olabildiğince mutluyuz. Sonuçta, geniş çaplı bir izleyici kitlesine hitap edecek filmleri elimizden geldiğince iyi şekilde yapmak istiyoruz”.