Popüler Sinema

Paylaş
Röportajlar

Nursen Çetin Köreken: "Film endüstrimiz ne zaman bir sisteme oturursa kısa ve uzun film festivallerimiz de gerçek kimliklerine kavuşacaktır."

Nursen Çetin Köreken: "Film endüstrimiz ne zaman bir sisteme oturursa kısa ve uzun film festivallerimiz de gerçek kimliklerine kavuşacaktır."
Yazar: Fırat Sayıcı

Öncelikle biraz kendinden bahseder misin?

 

Merhaba, hayal eden ve hayallerinin peşinden giden biriyim. İlk okul ve orta okul yıllarımda akademik başarılarımın yanında hem spor hem de okul gösterilerinde çok görev aldım. Lisede bu durum sunuculuk, tiyatro, dans, yazma ve diğer sanat alanlarında ağırlık kazandı. Üniversitede Edebiyat Fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken bir yandan da Karşıyaka Belediyesi Tiyatrosu’nda oyunculuk yapıyordum. Bunun yanı sıra İzmir Fotoğraf Derneği’nde fotoğraf eğitimi, Çağdaş Drama Derneği’nden Yaratıcı Drama Liderlik Eğitimi, Tobav’dan oyunculuk eğitimi almaya devam ettim. Öğrenme konusunda müthiş bir iştahım vardır. Bu bahsettiğim eğitimler kadar kendimi geliştirmek için daha birçok eğitime katıldım.


Kendimi bildim bileli girişimci bir yapıya sahibim ve iyi organizasyon becerim vardır. Edebiyatı, tiyatroyu, yazmayı, oyunculuğu, yaratıcı dramayı, psikolojiyi, sosyolojiyi, müziği, resmi, fotoğrafı, dansı ve dahası hayatı deneyimlemeyi seven biri olarak bütün dahil olduğum eğitimler, etkinlikler benim yolumu sinemaya çıkardı. Önce hayal ettim, sonra yazdım, yönettim ve hayata geçirdim. Tabi bütün bunları yaparken özellikle sinemada yol arkadaş/lar/ına ihtiyaç vardır. Benim hayallerime daha güçlü sarılmamı sağlayan yoldaşım Ümit ( Köreken ) ’in varlığı benim için yaşamın bana sunduğu en büyük hediyedir.


Sinemada yönetmen olarak objektifi öncelikle çocukların ve gençlerin meselelerine tutmayı seçiyorum. Öğrendiğim ve deneyimlediğim tüm çalışmalarımı çocuk ve gençlerle sinemada nasıl çalışılabileceğine dair yönlendirdim. Bu alanda uluslararası alanda da olmak üzere pek çok araştırma yaptım. Ümit’in yönetmenliği yaptığı “Mavi Bisiklet” filminden başlayarak bu yöntemi uygulamaya başladım. Sonra bunu Yüksek Lisans Tezi olarak “Leyla” kısa filmimle birlikte akademik literatürde de yer almasını sağladım. İlk uzun metraj filmim “Üç Arkadaş”ın çekimlerinde de bu yöntemimi geliştirmeye devam ettim. Bu yöntemimin uygulamalarını çalışmalarına devam ettiğim “Sahne Çocukların” adlı belgesel film ve kitap ile de hayata geçireceğim. 

 

Biraz "Leyla"dan ve onu çekme nedenlerinden bahseder misin?

 

“Leyla” kısa filmim aynı zamanda Film Tasarımı Yüksek Lisansı Tez konumun bir ürünü olarak da hayata geçti. Hayatın filmle filmin de hayatla bağlantılı olmasını seviyorum. Benim için esas filmin başladığı nokta da burası oluyor. Leyla, Leyla’lar zaten hep hayatın içinde bir yerlerde var olma mücadelesi veriyor/lar. Sadece Leyla’ları, Ali’leri, Yusuf’ları, Elif’leri ve diğerlerini anlatacak olan çocuğu ve aileyi bulabilmekti mesele. Bu konuda Leyla’nın annesi ve babası da bize tüm içtenlikleri ve güvenleri ile hem gönüllerini hem evlerinin kapılarını açtılar. Leyla, pandeminin başlaması ile eğitimlerin online yapıldığı dönemde tablete/bilgisayara ihtiyacı olan bir çocuk. Ailesi ekonomik zorluklar yaşadığı için bir türlü ihtiyacını söyleyemiyor. Okul ihtiyacı olan öğrenciler için tablet dağıtımı yapıyor. Leyla da bir form doldurup müdüriyete form bırakıyor. Okuldan çıkarken bir halter yarışması ve bu halter yarışmasının bir bilgisayar ödülü olduğu bir duyuru görüyor. Bilgisayar ihtiyacını bu şekilde karşılamak için haltere başlıyor.  Leyla, yetişkinlerin sorumluluklarını yerine getiremedikleri veya getirmedikleri noktada çocukların kendi çözümlerini bulmak üzere Leyla/lar’ ın harekete geçmelerini ve inisiyatif alışlarını anlatıyor. 

 

Senin için kısa filmin tanımı nedir?

 

Hayat hem kısa hem uzun. Hem planlarımız doğrultusunda apaçık hem de ansızın gelen bir durumla beklenmedik. Bana göre film yapmak da böyle. O yüzden anlatmak istediğiniz konuyu, hikâyeyi sinemanın hangi türü ve biçimi en iyi ifade edecekse o alanda üretim yapmak benim için heyecan verici. Çehov’un, Sabahattin Ali’nin öykülerini, Montaigne’in denemelerini ve şiiri çok severim. Hayatın koşuşturmacası içerisinde kısacık aralarda hayata dair tazelendiğim ve nefeslendiğim ana kaynaklarım. Kısa metraj da benim için böyle. Kısa film çekmeyi ve kısa filmle anlatmayı bu anlamda bir başka seviyorum.

 

Sence hızla gelişen teknolojinin, kısa filme ne gibi katkıları olabilir? Neler götürür?

 

Hayata dair bir meselen, yüreğinin çarptığı bir tutkun, bunların arkasından gidebilecek sabrın varsa teknoloji senin bu emeğine ivme katar diye düşünüyorum. 

 

Türkiye’deki film festivalleri ve kısa filmcilere yaklaşımları konusunda neler söylemek istersin?

 

Ülkemizdeki festivaller de Leyla filmimdeki naylon örtünün temsil ettiği sistem, kurum ve kişiler gibi nasibini alıyor. Ülkemizdeki film endüstrisi ne zaman bir sisteme oturursa kısa ve uzun film festivallerimiz de gerçek kimliklerine kavuşacaktır diye düşünüyorum.

 

Örnek aldığın, sinemasını sevdiğin, yerli ve yabancı yönetmenler kimler? 

 

Birçok film, film türü ve yönetmen var sevdiğim. The 400 Blows, Los Olvidados, Lardi Di Biciclette, The Kid With A Bike,  A Pal-utcai Fuik, The Hope, Stand By Me, Where is The Friend Home,  Slumdog Millionaire, Lion , Life is Beautiful, The Pursit of Happyness, Pay It Forward, Little Miss Sunshine, Billy Eliot filmleri çocukların yer aldığı sevdiğim filmler arasında. 


François Truffaut, Luis Buñuel, Lars Von Trier, Trennce Malick, Michael Haneke, Asgar Ferhadi, Abbas Kiyarüstami, Yılmaz Güney,  Luc Dardenne, Jean-Pierre Dardenne, Ruben Östlund, Thomas Vinterberg, Martin Luciano Scorsese, Alejandro González Iñárritu, James Francis Cameron, Frank Darabont, Stanley Kubrick sevdiğim yönetmenler arasında.

 

Son olarak gelecek planlarından bahsedelim…

 

Yaşam aslında masalların başlangıcında olduğu gibi; bir varmış bir yokmuş. Ben hayatı ne kadar üreterek, öğrenerek, çalışarak ve paylaşarak geçirebilirime odaklanmayı tercih ediyorum. Bunu yaparken de asıl kaynağım hayatın kendisi oluyor. O yüzden hikayelerimin kaynağın kendisinden doğmasını seviyor ve bunu arıyorum. Hayatı deneyimlerken gördüklerimiz, duyduklarımız, hissettiklerimiz, tattıklarımız, kokladıklarımız ne kadar öz ise filmlerde anlattıklarımız da o kadar samimi oluyor bence. Bütün bunlarla birlikte yaptığım filmlerin parçalarının hayatın içinde varlığını ve yine yaşamın kendisi ile bağlantılandığını bilmek içimde büyük bir coşku uyandırıyor. Projelerime çalışırken bunların araştırmaları, geliştirmeleri ve demlenmeleri en az 4-5 sene sürüyor. Genelde de en az 4-5 proje üzerinde ve her projemi transmedya ya da crosmedya projeleri olacak şekilde çalışıyorum. Mesela “Mavi Bisiklet” filmimizin tiyatro oyunu, çizgi animasyon dizisi, belgesel filmi ile dijital oyunu hala hayata geçmek üzere projeleri devam ediyor. Bunun bu kadar uzun sürmesi yaşadığımız coğrafyada iş birliği kültürünün zayıf olmasından kaynaklı. Tabi bu böyle diye hayallerimden vaz mı geçtim? Elbette hayır!  Bunu nasıl yapabilirimize odaklandığımızda çözüm yolları da bulmaya başlıyoruz. Mesela Leyla kısa filmimi hem bir kısa film hem de bir akademik çalışma olarak ortaya çıkardık. Üç Arkadaş filmimle birlikte çocuk ve gençlerle sinemada çalışma yöntemimi geliştirerek Üç Arkadaş filmimde yer alan tüm çocukların nasıl yer aldığını anlatan Sahne Çocukların belgesel filmimiz ile kitap çalışması da hayata geçecek. 


Çalışmak ve üretmek benim hayat felsefem. Yeni projelerim üzerinde çalışmaya da devam ediyorum. Yine çocukların merkezde olduğu dünyadaki zorbalıklara dair bir araya geldikleri bir dijital dizi, bir animasyon film senaryosu, yeni çekeceğim üç kısa film ile ikinci ve üçüncü uzun metraj filmimin fonlama süreci üzerine çalışmaya devam ediyorum.


Hayal eden, çalışan, üreten insanların önüne önyargılar, fesatlıklar, zorbalıklar, vs. bir sürü engel çıkıyor. Önemli olan bu engellerle çok fazla zaman harcamadan üretmeye, çalışmaya, hayal etmeye ve ilerlemeye devam etmek. 

 

twitter.com/firatsayici

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter