Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Kingsman The Secret Service: O Tarz Filmlerden Değil Bu!

:: Videolar Kingsman The Secret Service: O Tarz Filmlerden Değil Bu!
(9.1/10)
Yazar: Furkan Erkan
Son zamanlarda ‘başyapıt’ mertebesine ulaştırdığımız filmlerin birçoğu insanın karanlık ve tekinsiz yanlarına vurgu yapan örneklerle dolu.

Özellikle Oscar menüsünün genelinde de böyle bir durum söz konusu idi. Aslında bu biraz daha sinemanın son yıllarda ‘mesaj kaygısı’ ve hem dilini hem de sinematografisini güçlü kılan filmlere odaklanmasıyla alakalı. Bunun yanı sıra hem ülke sinemasında hem de şaşalı Amerikan sinemasındaki örneklerin de aslında çok da yaratıcı olamadıklarını görüyoruz. Örnek verecek olursak,  bizim yerli komedilerimiz sürekli tiplemeler ve kaba komedi üzerine kurulurken; aksiyon filmlerinin ana damarını da ‘intikam temalı, Rus mafyalı’ filmler oluşturmaya başladı. Öte yandan her Oscar dönemi ritüeli olarak kabul edilen ‘Yaşasın Amerika’ temalı filmler iyice çoğalmaya başladı. Ve bu da maalesef sinemanın bir sanattan ziyade propaganda aracı olarak kullanılacağını kanıtlar nitelikte. Tabi Avrupa sinemasından çok daha nitelikli ve aynı temalara farklı yaklaşımlarla bakan filmler de izledik. Ama yine de özellikle aksiyon türü açısından hala gerçekten yönetmenliği sağlam, sahnelerin sürükleyiciliği gibi unsurların pek fazla önemsenmediğini görmekteyiz.

 

İşte Matthew Vaughn’un son filmi ‘’Kingsman: The Secret Service’’ , tüm bu sorunlara çözüm ararken, özlemini çektiğimiz ‘sağlam aksiyon filmi’ konusunda sınırları epey bir zorluyor. Vaughn’un bu son filmi, tıpkı yönetmenin önceki filmlerinden bildiğimiz ‘Kick Ass’ gibi parodi üzerine yapılmış bir film. Zira Kick Ass de özünde bir çizgi roman uyarlaması olmasına rağmen, süper kahraman filmlerindeki klişeleri zekice ti ’ye alıyordu. Kingsman de bu parodi malzemesini James Bond tarzı casusluk filmlerinden alıyor ve bunların bir kısmını espri malzemesi olarak, bir kısmını da çok daha kalburüstü bir hale getirerek, fiyakalı aksiyon sekanslarında kullanıyor.

 

Filmin konusu aşina olduğumuz bir dramatik yapı üzerine kurulu. Geçmişte yaşanan bir olay vesilesiyle gizli bir istihbarat servisine girmeye hak kazanan çaylak bir gencin öyküsünden yola çıkıyor. İşin oyuncaklı kısmı ise bu gencin her türlü suça, kanunsuzluğa bulaşmış olması. Aslında bu konu genelde polisiye komedilerde fazlaca karşımıza çıkıyor ve haliyle Kingsman’ de bunu rahat bir şekilde değerlendirip o vasat aksiyonların arasına yerleşebilirdi. Ama film, hiçbir şekilde bu tür ucuz numaraları denemiyor ve seyiricisini gerek heyecan gerekse de sürprizler açısından son derece sürükleyici ve nefes kesen bir maceranın içine çekiyor. Kingsman’in asıl albenisi aksiyon sekanslarında yatıyor zaten. Çünkü bütün o kavga ve çatışma sekanslarında yönetmenlik açısından şahane bir başarı var. Tıpkı bir bilgisayar oyunundaki gibi hızlı ama seyirciyi hiçbir şekilde yormayan aksiyon sekansları izleyene hakikaten büyük keyif vaat ediyor.

 

Gelelim, filmin ‘kötü adam’ kısmına. Filmin en çok hoşuma giden tarafı da işte bu noktada başlıyor. Bilirsiniz, bu tür ajan filmlerinde kötü adam ya bir işletim sistemini, ya bir bombayı ya da düz mantık dünyayı ele geçirme emelleri taşır. Burada Samuel L. Jackson’ın hayat verdiği Valentine’in emelleri evrensel boyutlarda düşünüldüğünde Malthus’un nüfus teoremini akıllara getiriyor.  (Dan Brown’ın Cehennem’ini okuyanlar daha iyi bilir.) Filmin en eğlenceli sekanslarından biri de Valentine’in emelleri doğrultusunda gerçekleşiyor. Çünkü onun aklındaki şeytani plan da şiddetten yana olmakla birlikte, aslında o kadar mantıklı ve bu filmin sinema dili açısından o kadar keyifli ki gerçekten senaryo konusunda özellikle de bir aksiyon filmi açısından üst düzey bir iş çıkarıldığını görmüş oluyoruz. Valentine’in yardımcısı olan Gazelle de (Sofia Boutella) kendine has ölümcül silahı ve çekiciliğiyle bu konudaki diğer ‘kötü adam’ konseptindeki kadınlardan çok daha farklı bir yere oturuyor.

 

Son tahlilde, hem çizgi roman uyarlaması hem de aksiyon türü açısından oldukça müthiş bir filmle karşı karşıyayız. Kendi adıma uzun zamandır bu kadar çok eğlendiğimi ve sapasağlam bir film izlediğimi hatırlamıyorum. Zaten yukarıda da bahsettiğim gibi Matthew Vaughn, olağanüstü bir çalışma çıkartmış. Oyunculukların hepsi gerçekten çok çok başarılı… Özellikle de Colin Firth’ün ‘’Harry Hart’’ performansı harikulade! Kurgu deseniz, son zamanlarda izlediğimiz birçok filmden daha akıcı. Soundtrack’i oldukça cezbedici. Yani anlatacak daha cümle bulamıyorum. Bundan sonrası için tek diyebileceğim, bulabildiğiniz en büyük salona bilet alıp, koltuğunuza yerleşip arkanıza yaslanmanızdır. Gerisini zaten Kingsman akıl almaz bir şekilde hallediyor. Ve şimdilik ‘yılın en iyi aksiyonu’ ve en iyiler arasına da şahsen girmiş durumda.

 

*Kilisedeki kavga sahnesi tek kelimeyle olağanüstü ve çok çok eğlenceli!


*Finalde sıkıntı yok ama heyecanı biraz daha ayakta tutmak açısından bazı sürprizlerin ivedi bir şekilde açığa kavuşması küçük bir kusur olarak görülebilir.

 

Furkan Erkan

 

twitter.com/FilmNotlari

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter