Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Elveda İlk Aşk

Elveda İlk Aşk
(5.0/10)
Üye: Serdar Akbıyık
Elveda İlk Aşk ismiyle müsemma, aşk acısını bol bol yaşayan bir genç kız ile onun vurdumduymaz erkek arkadaşının hikayesi. Öküyü yazan ve filmi yöneten Mia Hansen-Løve 32 yaşında bir kadın olarak ilk aşkın acısını bizlere hatırlatıyor. İnsanı anlamak çok zor, hele aşkı tanımlamak veya bizi nerelere sürükleyeceğini bilmek ise imkansız.

Filmin başrolünde oynayan Camille’i canlandıran Lola Creton farklı güzelliğe sahip bir oyuncu. Zaten yönetmenin de filmdeki en büyük başarısı rol için yaptığı bu seçim. Camille 15 yaşındaki bir kızın körpeliğine sahipken bütün deneyimsizliğine rağmen bir erkeği elde tutmak için nasıl savaşılabileceğini bilen doğal dişi dürtülerine sahip bir küçük kadın. 

 

Sevgilisi ise onun kadar kendini bu ilişkiye kaptırmayan, kendini tanıma yolculuğuna çıkan Sullivan. Camille’in bütün tehditlerine rağmen Güney Amerika’ya gidip hayalindeki macerayı yaşayan Sullivan Camille’in baskısından kaçıp onu terk eder. Camille ise tehditlerinin boş olmadığını gösterip intihar teşebbüsünde bulunur. Son anda ailesi tarafından kurtarılır. Ailesinin bütün ısrarlarına rağmen sevgilisini içinden silmez. Gündelik yaşam içinde zamanla kendine başka hedefler edinmeye çalışır.  Mimar olmak için çaba sarfederken öğretmeniyle bir aşk yaşar. 

 

Kendisinden çok büyük olan bu adam Sullivan da olmayan birşeye sahiptir. İçinde bir boşluk barındırmaz. Sevecen, anlayışlı ve karizmatiktir. Ama Suillivan yine Camille’in karşısına çıkacaktır. Bu 10 yıla yayılan hikayenin sonu da her ilk aşk gibi üzücü bir bitiş öyküsüdür. 

 

Film aslında konusu itibariyle çok klişe.  Bütün bu klişelerden öte yönetmenin erkeklere bakış açısı da karikatürize. Filmde neredeyse sadece Camille karakterinin içi dolmuş. Ne genç Sullivan’ın gerçek hikayesini veya tercihlerinin sebebini anlayabiliyoruz ne de Camille’in kendinden çok büyük olan olgun erkek arkadaşının Camille’i sevmesinin sebebini. 

 

Filmin sinema dili de iki arada bir derede kalmış. Neredeyse minimalist diyebileceğimiz bir bakış açısına sahipken ne uzun planlar var, ne de iddialı, etkileyici diyaloglar.  Öyküde büyük bir aşk işlendiği söylense de biz bu aşkı bir türlü hissedemiyoruz. 

 

Camille’i canlandıran Lola Creaton’un kabiliyeti bu noktada filmi ayakta tutmaya çalışıyor. Onun güzelliği o kadar kendine has ki filmin gerçekliğini temellendiriyor. Sokakta yürürken görebileceğiniz, çok da dikkat etmeyeceğiniz ama dişiliğini istediği insana hissettirebilen bir fiziği var. 

 

Filmi basın gösteriminde seyrettikten sonra şunu düşündüm, eğer bir kadını anlatmak istiyorsanız onun karşısındaki erkeği de doyurucu bir şekilde irdelemeniz gerekir. Cinsellik nasıl iki cins arasında yaşanıyorsa aşk da tek bir cinsin bakış açısından anlaşılamaz. 

 

Aslında kadın ve erkek bir bütünün parçası, film ise bu bakış açısıyla en büyük hatayı işliyor. Böyle bütünsel bir kavramı tek cins üzerinden anlamaya çalışıyor. Olmuyor tabii.

 

Serdar Akbıyık

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

Melisa Uzunarslan'ın "Geçmiyor Günle...

Melisa Uzunarslan'ın "Geçmiyor Günle...

Yakup Tekintangaç'ın Yeni Kısa Filmi &quo...

Yakup Tekintangaç'ın Yeni Kısa Filmi &quo...

43. İstanbul Film Festivali 17-28 Nisan’...

43. İstanbul Film Festivali  17-28 Nisan’...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter