Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Canavar Paris'in çatılarında zıplıyor

Canavar Paris'in çatılarında zıplıyor
(4.5/10)
Yazar: Murat Tolga Şen
Baştan söyleyeyim, Pariste Bir Canavar kesinlikle çocuklara göre bir animasyon filmi değil. Sevimli olmaya çalışıyor ama macera, karakterler ve tüm film boyunca yapılan yetişkin esprileri asıl hedefin yaşını, başını almış canlandırma sineması meraklısı seyirci olduğunu düşündürüyor.

 

1900'lü yılların başı, Paris... İcat düşkünü kargo elemanı Raoul ile sinema aşığı arkadaşı Emile ve zıpır maymunları üstlerine vazife olmayan işlere bulaşmakta pek maharetlidirler. Raoul'un yanlışlıkla karıştırdığı kimyasallar yüzünden oluşan patlamayla yanlışlıkla bir pireyi dev haline getirirler. 2 metreboyuna gelen bu sevimli dev pire kendini Paris’in sokaklarında korunmasız bulur. Kahramanlarımız gelişen olayların sonucunda yeni arkadaşlarını Lucille'in aşığı olmak için uğraşan kötü kalpli şef Maynott’tan korumaya çalışırlar çünkü Maynott dev pireyi yakalayıp şöhret olma peşindedir. Bu arada Lucille, sevimli dev pirenin aynı zamanda çok iyi gitar çaldıgını keşfeder ve macera akıp gider.

 

Pariste bir Canavar, kötü bir film değil ancak bilgisayar marifetiyle yapılan animasyon filmlerine artık çok alıştık. 2-3 yılda bir animasyonun gösterime girdiği ve vizyonu salladığı zamanlarda değiliz. Artık bir canlandırma filminin Loraks gibi çok güçlü bir mesaj ya da Tenten'in Maceraları gibi devrimsel teknolojik yenilikler barındırmıyorsa işi zor.

 

Pariste Bir canavar bu açıdan sınıfta kalıyor. Nightmare Before Christmas'a özenen, VanessaParadis'in sesinden dinlediğimiz güzel şarkılarla bezeli bu filmin hikayesi yeterince ilginç değil. Phantom of the Opera'nın öyküsünü devşirip mutant bir pire üzerinden canlandırmak yapımcılara ilginç bir fikirmiş gibi gelmiş olabilir ama sonuç, nasıl diyelim, epey sıkıcı!

 

Tüm filme sinmiş kötü espri anlayışı da bu sıkıcılığı iyice güçlendiriyor. Tüm film boyunca gerçekten güleceğim tek bir espri duymuş değilim. Gereksiz bir özgüvenle donanmış Raoul karakteri şimdiye kadar izlediğim en boi konuşan animasyon tipi olsa gerek...

 

"Luc Besson sunar" etiketiyle pazarlanan silik Fransız aksiyonlarına alışığız ancak tehlike bu defa animasyon olup geldi. Yine de gizem öykülerine ve canlandırma sinemasına düşkünlüğünüz varsa, her şeye rağmen oyalayıcı bir seyirlik olabilir Pariste Bir canavar... Sanayi devriminin başında geçen hikaye bize hoş bir Paris fonu izletiyor ancak çocuğunuzla birlikte gittiğinizde 10 dakika ara sırasında sıkılmış bir çocukla sinemayı terketme ihtimaliniz epey fazla... Bunu bilerek gitmenizde büyük fayda var.

 

 

Murat Tolga Şen

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter