Popüler Sinema

Crazy Heart (2009) ve Out of the Furnace (2013) filmlerinden hatırladığımız Scott Cooper’un yönetmenliğini yaptığı Black Mass (Kara Düzen) filmi Winter Hill Çetesi’nin Whitey lakaplı suç baronu James Bulger’ın nasıl zirveye çıktığını anlatıyor. Dick Lehr ve Gerard O’Neill’in “Black Mass: Whitey Bulger, the FBI, and a Devil’s Deal” adlı kitabından uyarlanan film, kalabalık kadrosuyla dikkat çekiyor.

Güney Bostonlu James Bulger, çetesiyle birlikte küçük işler çevirmektedir ve kardeşi Billy Bulger ise pis işlerle hiçbir ilgisi olmayan herkes tarafından sevilen, sayılan bir senatördür. Bu iki kardeş aynı evde büyümelerine rağmen kendilerine tamamen farklı bir kariyer yolu çizmişlerdir. Bir gün, mahalleden eski arkadaşları olan FBI’da çalışan John Connolly, James ile görüşür fakat, bu görüşme sadece eski günleri yad etmeyi amaçlayan nostaljik bir sohbet değildir. John, eski dostu James’in şehrin en büyük organize suç lideri Gennaro Angiulo’yu bitirebilmek için FBI’ya muhbirlik yapmasını ister. James, başta bu anlaşmaya pek sıcak bakmasa da sonrasında küçük bir bilgilendirmenin onun da yolunu açacağını fark ederek teklifi kabul eder. Bu anlaşma FBI’dan çok James’in işe yarayacak ve o, Boston’da adeta pis işlerin kralı olacaktır.

Black Mass, başlarda James’in ona ihanet edenleri acımasızca öldürmesini veya öldürtmesine yer verirken, bir yandan da aile ilişkilerine odaklanıyor. Annesiyle olan sevimli ilişkisi, uyuyan oğlunu uyandırmaya kıyamaması ve mahalleden tanıdığı teyzeye yardım etmesi gibi onun iyi bir insan olduğuna inanmamızı sağlayacak sahneler de izliyoruz. Fakat filmin ilk çeyreğinde James’in yaşadığı trajik bir olay, onun tamamen insanlıktan çıkmasına yol açıyor ve sonuçta oldukça tehlikeli olan bu adam, artık kaybedecek hiçbir şeyi yokmuşçasına her yeri ele geçirmeye başlıyor. Bir yandan John’a az da olsa bilgi vererek işine devam ettiği için FBI’da onun yoluna çıkmaz ve organize suçta zirveye çıkar. Artık Angiulo’dan daha zararlı ve güçlü bir adam olmuştur.James’in FBI’ı parmağında oynatmasının eninde sonunda ortaya çıkacağını bile bile filmi yine de izlemeye devam ediyoruz. Çünkü en başından itibaren sorgu odasında adamlarının patronlarını kötüleyerek anlattıkları itiraflar eşliğinde James’i zaten tanıyoruz. 

Black Mass, bir gangsterin hayatını anlatan her filmde olduğu gibi yine zirveyi gösteriyor ama diğer önemli bir detay olan dibe vurduğu dönemi izleyiciden sakınıyor ve finaldeki kısa sahne haricinde sadece yazılar eşliğinde sunuyor. Film bir nevi güçlü, efsanevi ve yenilmez bir gangsteri anlatmayı amaçlıyor. Zamanında FBI’ın “En Çok Arananlar” listesinde yer alıp başına da milyon dolarlık ödül konulduğunu düşünürsek filme az da olsa hak verebiliriz.

Film kalabalık oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor. Özellikle makyajla adeta James Bulger’a dönüşen Johnny Depp, filmin en çok konuşulacak oyuncusu ama yine de yapılan makyajda bir yapaylık ve iticilik olduğu, izleyiciye tam olarak inandırıcı gelmeyeceği de aşikar. Filmin diğer önemli karakteri olan yakın zamanda The Gift ile ilk yönetmenliğini gerçekleştiren Joel Edgerton ise James’in eski dostu Ajan Connolly olarak yer alıyor. Öteki roller bu iki isme kıyasla daha küçük olsa da Benedict Cumberbatch, Dakota Johnson, Kevin Bacon, Peter Sarsgaard, Jesse Plemons, Rory Cochrane, Adam Scott, Julianne Nicholson, Juno Temple gibi önemli isimleri de tabiî ki unutmamak gerekir. Özellikle Cumberbatch’in canlandırdığı Billy Bulger gibi önemli bir karaktere filmde az yer verilmesi, kardeşlerin arasındaki ilişkinin yüzeyselleşmesine sebep oluyor.

Black Mass, Depp gibi bir yıldızın karizmasını kullanarak suça hayranlık duyulmasına neden olacak bir imaj çizilmesine olanak tanımıyor ve daha çok tarafsız olmaya çalışan anlatımıyla dikkat çekiyor. Fakat filmin içinde birçok karaktere yer verilmesi ve herkese rol dağıtma çabası Depp ve Edgerton haricindeki karakterlerin yavan olmasına sebep oluyor. Ayrıca bazı önemli dramatik sahnelerin sanki özet geçer gibi tutam tutam serpiştirilmesi filmin etkileyici olabilmesinin de önüne geçiyor maalesef. Kısaca Black Mass, James Bulger kadar efsane olamayacak belki ama yine de derdini anlatmayı başarmış bir film.

Twitter.com/mugeibrikci