Popüler Sinema

Paylaş
Dosyalar

Psikiyatri seansının gerilimli formülü

Psikiyatri seansının gerilimli formülü
Üye: Kerem Akça Kapalı alanda sıkışmanın korkuda bir formül oluşturduğu söylenebilir. Bu durum da bu hafta vizyona giren “Uyarısız Şiddet: ATM” ile bir kez daha karşımıza çıkıyor. Peki sinema tarihi boyunca Alfred Hitchcock, Vincenzo Natali, Neil Marshall ve Mustafa Altıoklar gibi çeşitli isimlerin elinden geçmiş bu şablon, ne kadar aktif ve donanımlı?

 

Hikayesinin omurgasını belli bir alan sıkıştırarak ‘Brechtiyen’ yaklaşımı aktif hale getiren sanat filmlerini biliriz. Bunların içinde karakterin ‘soyut’ mücadelesi öne çıkıp bir yabancılaşma merkezi aktif hale getirilir. Genelde sanayileşme, kapitalizm, modernizm gibi sistemler altüst edilir, yalnızlaşmanın sebepleri araştırılır. Ancak ‘kapalı alan’ meselesi korku, gerilim ve bilimkurguya açılırken daha klostrofobik bir düşüncede de kullanılmıştır.

 

Aslında bu konuda gemi ve uçak gibi fazla insan alabilen ve özel bir ‘korku’ dışında ‘dar alan’ etkisi yapamayan merkezleri bir kenara bırakabiliriz. Zira onlar da bu konuya mensup eserler ürese de daha alışılageldik süreçlere açılırlar. Bildik bir atmosferin, yaklaşımın ve gerilimin adresine dönüşürler. Ancak bu mekan küçüldükçe karakterlerin ‘hayat’ta kalma çabaları da bir o kadar tavan yapar. Bunun sonucunda ‘psikolojik çatışma’yı öne çıkaran filmler izleriz. 

 

Bu durum mutlu bir çiftin arasına bir başka yabancının sızmasıyla, gerilim halindeki bir sıkışmaya bizim odaklanmamızla veya tek karakterin kendi kendini paralamasıyla canlanabilir. Ana hedef ise dışarıdan bu duruma etki edecek ‘birey’in, ‘organizasyon’un veya ‘bambaşka bir şey’in seçilmesidir. Zira bu ‘rötgenci süreç’ bir anlamda bu alanın temasal düşüncesini belli eder. 

 

Tarih boyunca sandaldan tekneye, zindandan hapishaneye, evden asansöre, bodrum katından otoparka kadar çeşitli mekanlar bir anlamda bu formüle konu olmuştur. Bunların hedefleri de her zaman psikolojik, sosyolojik veya siyasi tabanlardan beslenmiştir. Yaşam mücadelesi macerasına kayan eserlerin yanında ‘felaket filmi’ne önayaklık eden eserler de olmuştur.

 

 

“Tahlisiye Sandalı” (“Lifeboat”, 1944), batan gemiden kaçan bir grubun ‘tahlisiye sandalı’na sığınmasıyla yükselen örgüyü öne çıkarır. Bu durum Alman torpidolarının arasında bir ‘felaket’in habercisidir. Sosyopolitik süreç de bir anlamda ‘birbirine tutunma’ ya da ‘birbirini alt etme’ gibi insanoğlunun en ilkel mücadelesini başlatır. Bir anlamda da politik bir gerilimin adresine dönüşecektir.

 

Dar alanları ve böylesi psikolojileri seven Roman Polanski’nin beyninden çıkan “Sudaki Bıçak” (“Nóz w Wodzie”, 1962) ise ‘mutlu hayat’a karşı rahatsız bir film olarak anılabilir. Teknede bir manyak ile baş başa kalan çiftin yaşadıkları sonrasında “Ölüm Sessizliği” (“Dead Calm”, 1989) gibi takipçiler üretmiştir. Polanski ise denizler üstünde orta ve altı merceklerle dans etmiştir. Daralmanın yorumunu kamerasıyla yapmıştır. Sevdiği mekanlardan birinden klostrofobi çıkarmıştır.

 

“Lady in a Cage” (1964) ve “Demon Seed” (1977) gibi ‘kadınların dar alanda kalması’na odaklanan eserler de tür olarak ‘psycho-biddy’ ve ‘teknolojik gerilim’e açılsalar da esasen ‘ayakları üzerinde duran kadın figürü’nün toplumsal sıkıntılarına odaklanır. Bunlardan ilkinin şehir burjuvazisi yozlaşmasının dersinin aldığı görülebilirken, ikincisinin çocuk sahibi bile olamaması kapalı kapılar ardında doldurulur. Adeta bu iki filmin ‘tek kişi’ odaklı kapalı alan gerilimi adına okunması mümkündür. Olivia de Havilland ile Julie Christie’nin döktürmeleriyle ‘oyuncu yönetimi’nden beslendikleri kesindir.

 

 

“Asansör” (“De Lift”, 1983), “Asansör” (2002), “Şeytan” (“Devil”, 2010) gibi asansörün klostrofobisine yenik düşme ise bir anlamda 70’lerdeki ‘korku’ atılımından sonra ‘ciddi metinler’i açığa çıkarır. Hepsinin de farklı türlere açılması önemlidir. Tabii “Cehenneme Bir Adam” (“The Descent”, 2005), “Mağara” (“The Cave”, 2005) gibi mağaradan yükselen ‘canavar-yaratık’ algısıyla yürüyen eserler de ayrı birer değere sahiptir.

 

Ancak esasen 2000’ler “Küp” (“Cube”, 1998) sonrası “Kapan” (“Fermat’s Room”, 2007) ve “Demir Kapılar” (“Iron Doors”, 2011) gibi ütopik duygulu bilimkurgu paranoyaları ile geçilmiştir. İlk filmin ‘matematik’in peşinde çözüm yapan ‘mahkum’ bireylerinin bir anlamda 1984’ün altında hapsedilen karakterlerle özdeşleştirildikleri, sistemin altında ‘daraldıkları’ nettir.

 

Bunun yanında “Maléfique” (2002), “Öldüren Kelimeler” (“Palabras Enchanadas”, 2003)  “1408” (2007), “P2” (2007), “127 Saat” (“127 Hours”, 2010), “Frozen” (2010), “Toprak Altında” (“Buried”, 2010), “Tuzak” (“Wrecked”, 2010), “Demir “Uyarısız Şiddet: ATM” (“ATM”, 2012) gibi eserler de ‘yetenekli’ yönetmenine göre etki kurmuştur. Fransa ve İspanya’da ‘korku’ çıkışı olduğundan o yönün sıyrılması önem arz ederken, “127 Saat”in ‘youtube’ estetiğiyle sivrilmesi veya “Frozen”ın telesiyej tepesi gibi ürkütücü bir platform belirlemesi önem arz etmiştir.

 

 

Bu da insanoğlunun ölümün yamacına gelince kimi satıp satmayacağını, içindeki ikiyüzlü duyguları, bencilliği açığa çıkarmayacağını incelemeye yarar. Bir psikiyatri seansı izlenimini ‘dışarıdan gözetleyen bir kişi veya organizasyon’ sayesinde dramatik çatışmaya dönüştürür. Böylece psikolog-hasta ilişkisi filmi ile bağlantı kurar.  

 

Anlayacağınız kapalı alanlar ‘perili ev filmi’, ‘zombi filmi’, ‘kıyamet sonrası bilimkurgu filmi’ gibi alt türlerde son derece işlevsel bir yere gelse de aslen böylesi bir formül de üretmiştir. Bu konuda da orta ile dar ölçekli merceklerin ve bu yöndeki açıların hakimiyetin ana ‘amaç’ olmuştur. Bu formülün sayısız örnek verip akıllarda kalmadığı kesindir. Hatta Wajda’nın “Kanal”ının (1957) ‘savaş’ sebepli sıkışması gibileri bunlara göre daha fazla iz bırakmıştır. Bu da ‘kapalı alan’ın formülden ziyade anlamlı motif olarak kullanılması gerektiğini anlatır aslında...


Dosya: Kerem Akça

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter