Popüler Sinema

Paylaş
Dosyalar

Olgunlara uygun bir şablon

Olgunlara uygun bir şablon
Üye: Kerem Akça “Siyahlı Kadın”ın ve “Öbür Dünyadan”ın vizyon takviminde yer bulmasını fırsat bilerek, sinemada ‘hayalet filmi’nin alt-alt türü olarak bilinen perili ev filmlerine bakış attık. 60’larda Hollywood’da ‘A sınıf’ bir yükselişe geçmesinin ardından son 10 yılda dünyanın diğer ülkelerindeki dönüşümcü temsilleriyle dikkat çeken bu alanı masaya yatırdık.

 

Çoğu kaynağa göre ‘hayalet filmi’nin alt-alt türü olarak anılabilecek olsa da, verdiği ürünler düşünülecek olduğunda ‘perili ev filmi’ aslında başlı başına ‘bir alt tür’ tanımıyla taçlandırılabilir. Zira 1927 tarihli ilk örneğini verdiğinde ortada ‘hayalet’ düşüncesi yokken sonradan ‘cin’, ‘ruh’ gibi ona ‘doğaüstü ötekiler’le sarılan formüller ve çatılar oluşmuştur. Perili ev filmi de sanki 1930’larda ‘canavar filmleri’nin ortaya çıkmasının ve serilere dönüşmesinin ardından 1950’lerden sonra renkli sinemayla birlikte aktiflik salgılamıştır. Önceleri B tipi ürünlerle fazla anılmayan bir ‘korkutma’ düşüncesine tutulmuştur.

 

 

O zamana kadar vampir filmi, frankestein filmi, kurt adam filmi, mumya filmi, görünmez adam filmi, bilimsel deney filmi gibi kimisi alt türe dönüşen, kimisi canavar filminin arkasına saklanan alanı geçememiştir. Ancak bir şekilde kendi yolunu zamanla açmıştır. Ekolünü de öylesi bir düşüncenin üzerine inşa etmiştir. Amaç ise insanlığın geçmişiyle hesaplaşması üzerine, psikolojik alt metinler içeren bir yapı kurmaktır. Bu doğrultuda da bir şekilde sözünü ettiğimiz alt-alt türün ‘geri dönen ruh’ üzerinden yaptıkları farklı bir kalıba oturmuştur.

 

Hayalet filminin ‘şato-ev’in dışında cereyan etmesinin yanında başka bir yol ve omurga bulmasının devamında birkaç alt türe alan açtığı da bilinir. Zira perili ev filmi, bizim bildiğimiz gotik mimariye sahip önceki yüzyıllarda geçen, genelde malikanelerin etrafını saran ‘görünmez öteki’lerin ‘insan’larla mücadelesini konu alır. Bu doğrultuda da kurduğu omurgaların izinde karşımıza getirdikleri, ‘hayalet var mı?’, ‘ev lanetli mi?’, ‘halüsinasyon mu görüyoruz?’ gibi sorular ışığında canlanır. Ancak esasen Dracula, Frankenstein gibi aristokrat bireyler için gerçekleştiği gibi ‘aristokrasi’nin kökleri üzerine keskin bir sosyolojik eleştiri bulundurur.

 

1927’de Alman dışavurumculuğu mensubu Paul Leni’nin “The Cat and The Canary”si (1927) ile başlayıp “The Old Dark House” (1932) gibi örnekler de veren bu doğaüstü alandan Hitchcock’un “Rebecca” (1940) ile bir ‘gotik’ yol açması ise fazlasıyla önemlidir. Zira bu sayede bu eski model mimarinin ‘yıkılma’ çabasına çok erken girilmiş, hatta o dönemde bu 1927 tarihli eserin parodisini yapan bir ürün de verilmiştir. Kostümlü drama ve tarihi hikayelere alan açan korku anlatısı da daha ziyade ‘canavar’la ilgilenen kitleleri değil de geçmişiyle hesaplaşmak isteyen olgun kitleleri ilgilendirmiştir her zaman.

 

 

Aslında 1960’a değin “The Ghost Ship” (1943), “The Uninvited” (1944) gibi örnekler verse de fazla üzerine gidilmeyen, 2. Dünya Savaşı mücadelesinden ve komünist avından dolayı çıkış yapamayan alt-alt türün, bu gelenekselliğiyle de bozulduğu görülür. Bu da Leni’nin 1927 tarihli tiyatro uyarlaması eseri (“The Cat and The Canary”) ile Jean Epstein’ın “The Fall of the House of Usher”i (“La Chute de la Maison d’Usher”, 1928) dışında ‘ciddi’ bir portföye kavuşmasını engellemiştir alanın. Adeta B sınıfına sıkışmasını sağlamıştır.

 

1960’lı ve 70’li yıllar onun ruhunu kullanan yönetmen filmlerinin temsilleri ile ilerlediği başlı başına A tipi bir alana dönüştüğü görülmüştür. Roger Corman’ın  “Usher’lerin Evi”nin (“House of Usher”, 1960) ardına  “Pit and the Pendulum” (1961), “Premature Burial” (1962), “The Raven” (1963) gibi filmleri takması, aristokrasi sınıfı, gotik mimari ile ‘canavar filmleri’ne malzeme olan sıkıcı sanat yönetimini farklılaştırma hedefini ortaya koyar. 30’ların canavar filmlerindeki bu düzenek böylelikle yıkılma noktasına kadar gelmiştir. İngiliz miras filmi olarak bilinen ‘kostümlü drama’nın kalıpları sarsılmıştır.

 

 

Bunlardan birinin slasher filmi geleneğine, birinin büyücü mücadelesine, birinin zombi filmine açılmasının yanında dönemin alt tür örnekleriyle de sarılması sürpriz değildir. Bir bakıma  “Mask of the Demon”da (“La Maschera del Demonio”, 1960) büyü filmiyle bu mimari ve kalıpsal omurgayı kullanan Mario Bava ile “House on Haunted Hill”de (1958) gerçek bir oyunlu korku filmi modeli yaratan William Castle’ın katkılarıyla ‘perili ev’ düşüncesi günümüzde modernleştirilip ‘paranormal korku filmi’, ‘ruh filmi’, ‘cin filmi’, ‘gotik korku filmi’ gibi alanların has motifi haline gelmiştir.

 

80’lerden sonra bu alt-alt türün sadeleşmeye gitmesinin elbette farklı doğaüstü tehditlere dönüşmesiyle, ‘intikam’ ve ‘dürtme’ meselesinin boyutunu değiştirdiği görülmüştür. Ancak nihayetinde Henry James’in aile geçmişinin sorgulanması ve sınıfsal kaos meseleli “The Innocents” (1961), farklı üç boyutlu gözlük tanımıyla teknolojik atılım yapma çabasındaki “13 Hayalet” (“13 Ghosts”) (1960) ve ‘ev’in canlanmasına katkı veren “Lanetli Ev” (“The Haunting”) (1963) ile iz bırakmıştır. Zira bu eserlerin stüdyoların içindeki varlıkları ve bütçeleri, bir şekilde bu alanın ‘olgun’lara uygun korkuya dönüşmesini sağlamıştır. Şimdilerin gotik korkusu için geçerli olan süreç onlarda ‘atmosfer’, ‘tekinsizlik’, ‘efektsizlik’ ve ‘sınıfsal mücadele’ üzerinden canlanmıştır.

 

Castle’ınkini saymazsak diğer iki ürünün devamında “Legend of Hell House” (1972) ve “Dehşet” (“Changeling”, 1980) gibi stüdyoların uzağında duran yönetmenlik şaheserlerinin üremesi şaşırtıcı değildir. “Kuşku” (“The Amityville Horror”, 1979) gibi o döneme saygıda kusur etmeyen bir mükemmeliyetçi yapıt da unutulmamalı...

 

 

Nihayetinde ‘perili ev’ motifi 2000’lere kadar “Merdiven Altındakiler” (“The People Under the Stairs”, 1991), “Karabasan” (“The Entity”, 1982), “Kötü Ruh” (“Poltergeist”, 1982) gibi filmlerde bambaşka alt tür inşaaları için kullanılmıştır. 1990’ların sonundan itibaren ise erken dönem örneklerinin yeniden çevrimleriyle (“The Haunting”, “13 Hayalet”, “The Amityville Horror” gibi) birlikte stüdyo yolculuğunda ‘aksiyon’ ve ‘efekt’ dolu bir safka sömürülme sürecine dahil edilmiş.

 

Perili ev filminin “Perili Köşk” (“The Haunted Mansion”, 2003) gibi parodi örneklerine açılmasının yanında kolayca stüdyo dışına taşınıp “Amerikan Büyüsü” (“An American Haunting”, 2005), “Lanetli Ev” (“The Haunting in Connecticut”, 2009), “Siyahlı Kadın” (“The Woman in Black”, 2011), “Öbür Dünyadan” (“The Awakening”, 2011) gibi 50’lere kadar üretilip ‘efektlerle korkutma metodu’nu öne çıkaran örnekleri yeniden parlamıştır. Bir ‘eski döneme ağıt’ duygusu hakim hale gelmiştir. Bunun da en önemli sebebi Amenabar’ın perili ev filmini gotik korku filmine keskin ‘karanlık’ işleviyle çeviren “Diğerleri”nin (“The Others”, 2001) yanlış anlaşılmasıdır.

 

 

Zira o sayede bu alan 2000’lerde daha çok Şeytan’ın Belkemiği (“El Espinazo Del Diablo”) (2001), “Karanlık Sırlar” (“Janghwa, Hongryeon”) (2003), “Yetimhane” (“El Orfanato”, 2008) “Garez” (“Ju-on”) (2002) ve “Kırılgan” (“Frágiles”, 2005) gibi gelenekçi düzene karşı çıkarken kimi siyasi tavrıyla dikkat çeken, kimi formülleri farklılaştıran yabancı ürünlerle ivme yakalamıştır. Yani geçmişten gelen ruhun, o saklı şiddetin ya da bilinçaltında dönenlerin kalbi artık farklı coğrafyalarda atmaktadır.

 

İşte tam olarak bu durum da aslında şimdinin Hollywood-diğer ülkeler ayrımındaki ivmeyi net bir şekilde ortaya koyuyor. Zira ‘perili ev filmi’nin farklı ülkelerdeki örneklerinde gotik mimariden kazandığı derinliği günümüz Japonya’sına, Franco İspanya’sına ve daha nice mekana uyarlayıp güncel dünyamızı ‘işlevkar’ kılan bir noktaya açıldığı görülebiliyor. Aynen 60’lar ABD’sinde olduğu gibi!

 

 

Kerem Akça

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Emre Ahmet Seçmen: “Bu belgesel için 53 r...

Fırat Sayıcı

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Fırat Sayıcı

Cüneyt Karakuş: "Bu filmde ses rengi...

Cüneyt Karakuş: "Bu filmde ses rengi...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter