Popüler Sinema

Paylaş
Dosyalar

Hollywood’un Şaşırtan Remake’leri

Hollywood’un Şaşırtan Remake’leri
Yazar: Deniz Çobaner Aşağıdaki listede remake olduğuna şaşırdığımız, beğenimizi kazanan, ya da izlediğimize pişman olduğumuz örneklerden bir derleme bulacaksınız.

Hollywood 90’lardan sonra etkisini göstermeye başlayan orijinal fikir sıkıntısına çıkış yolunu başka kültür ve dillerde çekilmiş filmlerin remake (yeniden çevrim)’ini yapmakta buldu. Bu süreçte neredeyse hiç duymadığımız filmler ve hikayelerle karşılaşmış olduk. Bir nevi evlat edinilen uyarlama-tekrar çekim filmler bazen büyük başarılara imza attı, bazen de oldukça kötü ürünlerle sonuçlandı. Aşağıdaki listede remake olduğuna şaşırdığımız, beğenimizi kazanan, ya da izlediğimize pişman olduğumuz örneklerden bir derleme bulacaksınız. 

 

1- Loft (2008) - The Loft (2014)

 

Orijinali Loft(Çatı Katı) olan 2008 Belçika yapımı film, bir grup arkadaşın kaçamakları için kullandıkları bir çatı katında cinayet işlenmesi ile arkadaşlıklarının teste tabi tutulmasını anlatıyor. 2014’teki remake film -The Loft(Daire)- ise Belçika-Amerika ortak yapımı ve senaryosu Loft ile birebir aynı. Aynı zamanda Erik van Looy iki filminde yönetmen koltuğunda oturuyor. Orijinal fikrin sınırlı bir çevrede kalması kaygısıyla, aynı filmi Flemenkçe yerine İngilizce dilinde ve Amerikan oyuncularla çeken Looy, her iki filmde de ortalamanın oldukça üstünde bir yapıma imza atmış. 


 

 

2- 13 Tzameti (2005) – 13 (2010)

 

2005 Fransız yapımı 13 Tzameti, Géla Babluani tarafından yazılıp yönetilen, gerilim ve gizem unsurları oldukça iyi kullanmış ve siyah-beyaz çekimiyle sinematografisi ve görselliği ile izleyiciyi tatmin eden bir film olmuştu. 2010’da yine aynı yönetmen Géla Babluani tarafından çekilen 13, parlatılmış oyuncu kadrosuna rağmen benzer bir başarıdan oldukça uzak bir ürün oldu. Sam Riley, Jason Statham ve Mickey Rourke gibi isimlerin yer aldığı yapım merak duyguları uyandırsa da filmin tıkanmışlığı yüzünden merak duygusu sıkılma duygusuyla kısa sürede yer değiştiriyor. Kısacası “Keşke yapılmasaydı.” diyeceğimiz bir remake olarak hafızalarda yerini aldı 13.


 

 

3- La jatée (1962) - 12 Monkeys (1995)

 

1995 yapımı 12 Monkeys(12 Maymun), vizyona girdiği tarihte büyük başarıya ulaşmış ve sonrasında da bu başarısını katlayarak artırmıştı. Hatta zamanla kült kabul edilen film listelerinde de adına sıkça rastladık. Fakat bu filmin 1962 yapımı La jatée(Dalgakıran) adlı Fransız kısa filminden uyarlama olduğunu çok azımız biliriz. Terry Gilliam elinde ve rüya kadrosu sayesinde harika bir bilim-kurgu, gizem/gerilim filmine dönüşen 12 Monkeys’in 2015 yılında birde dizisi yapıldı. Filmi kadar ilgi çekmese de fikrin orijinalliğine bir nevi övgü olarak tarihte yerini aldı. 


 

 

 

4- L’appartement (1996) - Wicker Park (2004)

 

Yine bir Fransız filminden uyarlanan 2004 yapımı Wicker Park(Hep Seni Aradım), 1996 yapımı L’appartement filminin remake’i. L’appartement filminde Vincent Cassel ve Romane Bohringer’in etkileyici oyunculuğu, anlatının özgünlüğü ile birleşince başarılı bir film ortaya çıkarmıştı. Hikayedeki ufak dokunuşlarla aslına sadık kalan Wicker Park’ta ise gözlerimiz Josh Hartnett’in yerinde Vincent Cassel’i aramış olsa da Lisa rolünde izlediğimiz Diane Kruger’in oyunculuğu izleyicileri tatmin eden cinstendi. 


 

 

5- Låt den rätte komma in (2008) - Let Me In ( 2010)

 

Yapımını oldukça gereksiz bulduğum bir remake oldu Let Me In(Kanıma Gir)(2010). Halihazırda 2008 yapımı Låt den rätte komma in(Gir Kanıma) ile evrensel bazda büyük beğeni sağlayan filmin remake’i sadece ekonomik kazanımları düşündürttüğü için başlı başına kötü bir imaj yarattı Let Me In. Böylece de sinema tarihinde “Keşke yapılmasaydı.” dediğimiz filmlerden biri olarak kaldı.


 

 

 

6- Der Himmel über Berlin (1987) - City of Angels ( 1998)

 

Romantik filmlerden bahsedildiğinde ilklerde adının geçeceği kesin olan 1998 yapımı City of Angels(Melekler Şehri) de, kendisinden sinematografik ve oyunculuk yönünden çok daha ileride olan 1987 yapımı Der Himmel über Berlin(Berlin üzerindeki Gökyüzü)’in remake’i. Dünyanın bu hikayeyle daha fazla etkileşime geçmesini sağladığı için yapılmasına sevindiğimiz remakelerden biri oldu City of Angels. 


 

 

 

7- Il Mare (2000) - The Lake House (2006)

 

Güney Kore, romantik türünde filmleri ile son yıllarda ülkemizde ve dünyada kendi hayran kitlesini oluşturdu. Yine romantik filmleri düşününce aklıma geleceği kesin olan 2006 yapımı The Lake House(Göl Evi), Kore sinemasının oldukça özgün bir fikre sahip Il Mare(Siworae)(2000) filminin remake’i. Aslına sadık kalıp bir de üstüne Keanu Reeves’i esas oğlan olarak sunan film, Ghost(1990) filminden sonra romantik ve fantastik türünü birbiri ile bu kadar iyi harmanlayan ikinci film olarak hafızalara kazınmış oldu. 


 

 

 

 

8- Profumo di donna (1974) - Scent of a Woman (1992)

 

Bu seferki orijinal filmimiz İtalyan sinemasından. Tango sahnesi hemen herkesçe bilinen 1992 yapımı Scent of a Woman(Kadın Kokusu) aslında 1974 yapımı Profumo di donna(Kadın Kokusu) adlı İtalyan filminden uyarlama. Uyarlandığı filmden bir adım daha öne geçen çok fazla örnek bulmak mümkün değildir normalde, fakat Scent of a Woman’da Al Pacino faktörünün de büyük katkısıyla böyle bir başarıdan söz etmek mümkün. Profumo di donna’da İtalyan neşesi filmin geneline sinmişken, Scent of a Woman’da daha ziyade dengeli bir dram izleme fırsatımız oluyor. Kısacası boynuz kulağı geçiyor. 


 

 

9- Hachikô monogatari (1987) - Hachi: A Dog's Tale (2009)

 

2009’da vizyonda bizi fazlasıyla  ağlatan, bir köpek ve sahibi arasındaki gerçek hikayeye odaklanan Hachi: A Dog’s Tale(Hachiko) aslında 1987 yapımı bir Japon filmi olan Hachikô monogatari‘den uyarlanmış. İki filmde de dikkat çekenin Hachiko ve sahibi arasındaki sınır tanımayan ve oldukça duygusal ilişki olması bakımından bir filmi diğerinden ayırmak oldukça zor. En iyisi ikisini de izlemek belki de.


 

 

 

10- Abre los ojos (1997) - Vanilla Sky (2001)

 

İspanyol sinemasının orijinal fikir üretmedeki yeteneğini son yıllarda hemen her türdeki başarılı filmlerinden anlamak mümkün. Hollywood da bunu anlamış olacak ki her gün yeni bir İspanyol filmi uyarlamasıyla karşılaşıyoruz. Bunların belki de öncülerinden biriydi Vanilla Sky(2001). Orijinal film olan 1997 yapımı Abre los ojos(Aç gözünü)’un her yönden Vanilla Sky’ın bir tık önünde olduğunu söylersek abartmış olmayız herhalde. Zaten her iki filmde de gördüğümüz Penélope Cruz’u Abre los ojos’da kendi diliyle izlemek bile başlı başına tercih sebebi. 


 

 

 

Twitter.com/tuzluk_arch

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter