Popüler Sinema

Paylaş
Dosyalar

Efsanevi anime yönetmeni "HAYAO MIYAZAKİ" FİLMLERİ

Efsanevi anime yönetmeni "HAYAO MIYAZAKİ" FİLMLERİ
Üye: Murat Duygu Efsanevi yönetmenin filmografisi içinde tek başına bir film değil de bir çizgi dizinin sinema uyarlaması olması mı beni bunca zaman bu filmden uzak tutmuştu bilmem ama, filmi izlerken yönetmenin ilk filmi olmasının heyecanının ve bendeki eksik parçanın tamamlanmasının verdiği mutlulukla yönetmenin bütün filmleri hakkında birkaç söz etme gereği hissettim.

Bu dosyayı hazırlama fikri, ünlü animasyon yönetmeni Hayao Miyazaki’nin bizzat yönetmiş olduğu 11 filmden izlemediğim tek film olan Cagliostro Kalesi’ni merak etmemle ortaya çıktı. Efsanevi yönetmenin filmografisi içinde tek başına bir film değil de bir çizgi dizinin sinema uyarlaması olması mı beni bunca zaman bu filmden uzak tutmuştu bilmem ama, filmi izlerken yönetmenin ilk filmi olmasının heyecanının ve bendeki eksik parçanın tamamlanmasının verdiği mutlulukla yönetmenin bütün filmleri hakkında birkaç söz etme gereği hissettim. 1941 Japonya doğumlu yönetmen, lise yıllarında izlediği bir animasyon filminden etkilenerek çizer olmaya karar verir. Üniversiteyi bitirdikten sonra Toei animasyon şirketinde animatör olarak çalışmaya başlar ve burada daha sonra birlikte Stüdyo Ghibli’yi kuracağı Isao Takahata ile tanışır. Bu iki yetenekli yönetmenin ülkemizde 1980’lerde çok sevilen Heidi çizgi dizisini yaptıklarını da belirtmek gerekir. Stüdyo Ghibli geleneksel animeye bağlı kalarak elle çizim yapmış ve sadece animasyon dünyasını değil sinema tarihini de derinden etkilemiş bir düş fabrikasıdır. İlham verdiği izleyiciler arasındaki yönetmen ve senaristlerle Hayao Miyazaki olmasaydı; bildiğimiz sinema sanatı bu seviyede olmazdı diyebilecek kadar iddialı bir şekilde yönetmenin bütün filmlerinin görülmesi gerektiğini hatırlatarak iyi okumalar dilerim. Miyazaki’nin hayallerindeki o büyülü dünyalarda görüşmek üzere.

 

Lupin III: The Castle of Cagliostro / Cagliostro Kalesi ( 1979 )

 

Yönetmenin ilk sinema filmi olma özelliği taşıyan yapım televizyonda yayınlanan çizgi dizinin sinema uyarlaması olmasıyla dikkat çekiyor. Hayao Miyazaki dizinin 1971–72 yıllarında televizyonda yayınlanan ilk sezonunda da yönetmenlik yapmıştır. Efsanevi hırsız Arsene Lupin’in torunu olan Lupin karakterinin maceralarının anlatıldığı filmde, Cagliostro hanedanının varisi olan genç kızın kötü kalpli kont tarafından alıkonmasıyla başlayan serüven, tesadüf eseri dâhil olduğu olaylar sonucunda kızı hapsedildiği kaleden kurtarmaya çalışan kahramanımızın başına gelenleri anlatıyor. Dizinin tonunu devam ettirmesi açısından hızlı bir kurguya ve olay örgüsüne sahip olan film, usta yönetmenin en hınzır ve eğlenceli eseri.


 

Nausicaa: The Valley of The Wind / Rüzgârlı Vadi ( 1984 )

 

Hayao Miyazaki’nin Isao Takahata ile birlikte giriştiği ortaklık Stüdyo Ghibli’ye resmi olarak dönüşmeden önceki son film olan Rüzgârlı Vadi, yönetmenin bütün filmlerine sirayet edecek olan doğayı koruma temasının öncüsü olma özelliğini taşıyor. Miyazaki’nin yine kendi yarattığı mangadan uyarladığı bu film, aynı zamanda post apokaliptik bilim kurgu türündedir. İnsanoğlu tarafından kirletilerek yaşanmaz hale getirilen doğanın kendini koruma içgüdüsüyle evrildiği karanlık bir portre sunan filmde; zehirli gazlardan dolayı azalan insan ırkının tarımla uğraşan bir bölümü olan rüzgârlı vadi halkının prensesi olan Nausicaa’nın maceraları anlatılmaktadır.


 

Laputa: Castle in The Sky / Gökteki Kale ( 1986 )

 

Gökteki Kale 1985’te kurulan Stüdyo Ghibli’nin ilk filmi sayılmaktadır. Film gizemli bir taş yüzünden peşine düşülen Sheeta ve onu kurtarmaya çalışan Pazu korsan çetesinin kadın lideri Dola gibi, unutulmaz karakterlerle dolu fantastik bir içerir. Uçan gemiler, hükümet ajanları, korsanlar, gizli haritalar ve herkesin bulmaya çalıştığı gökyüzünde asılı duran bir ada etrafında şekillenen Castle in The Sky, macera filmlerine taş çıkartacak sahnelerle  ilerleyerek hem insanların doğaya zarar vermeleri sonucunda başına gelenleri anlatan hem de Miyazaki filmlerinin değişmeyen seyirciye mesajı verme temasında yol alan bir animasyon şaheseridir. 


 

My Neighbor Totoro / Komşum Totoro ( 1988 )

Miyazaki filmografisi içindeki en naif film olarak değerlendirilebilecek olan Komşum Totoro; hasta anneleri başlarında olmadığı için babalarıyla yaşamak zorunda olan iki küçük kız kardeşin hikâyesini anlatıyor. Mei ve Satsuki annelerinin yattığı hastaneye yakın olabilmek için babalarıyla bir köy evine taşınırlar, kardeşlerden küçük olan Mei yeni evlerinin çevresinde orman ruhlarını görmeye başlar ve Totoro ile tanışır. Travma yaşayan çocukların uydurdukları hayali arkadaşlar gibi okumalara da açık olan film, her yaştan izleyiciye hitap ediyor. 


 

Kiki’s Delivery Service / Küçük Cadı Kiki ( 1989 ) 

 

Disney tarafından Amerika’da da gösterime sokulan Küçük Cadı Kiki bir büyüme öyküsü. Gençlerin özgüven yoluyla kişiliklerini bulma çabalarını Kiki vasıtasıyla anlatan film, Miyazaki’ye göre çocukluktan çıkarken aileye olan bağlılığın özgürlükle çatışmasına değinmektedir. On üç yaşına giren her cadı gibi evinden ayrılıp başka bir şehirde yaşayıp cadılık eğitimini tamamlaması gereken Kiki, kedisi Jiji ile birlikte deniz kenarında bir şehre taşınır. Film, Kiki’nin burada uçma yeteneğini kullanarak kurye servisi yapmasını anlatır.

 

 

Porco Rosso / Kırmızı Kanatlar ( 1992 )

 

Hayao Miyazaki’nin bir dönem savaş uçakları için yedek parça üreten bir fabrikada çalışmış olması yönetmende filmlerinde de kendini gösteren derin izler bırakmıştır. Hava taşıtları tasarlamadaki becerisi ve uçak tutkusu buradan gelmektedir. İşte Kırmızı Kanatlar, tam da yönetmenin uçan makinelere olan sevgisini bizlere de gösteren bir film olma özelliğini taşımaktadır. 1920’lerin Adriyatik denizinde hava korsanlığının popüler olduğu zamanlarda geçen öyküde, büyülü güçler tarafından domuza dönüştürülen ünlü pilot Porco Rosso’nun maceraları anlatılır.


 

Princess Mononoke / Prenses Mononoke ( 1997 )

 

Yönetmenin daha önce Rüzgârlı Vadi ve Gökteki Kale filmlerinde de değindiği doğaya zarar veren insan temasının zirvesi bu filmle gerçekleşmiştir. Prenses Mononoke insanın doğaya verdiği zarar karşısında doğanın da karşılık vermesinin hikâyesidir. En sert ve karanlık Miyazaki filmi olma özelliğinin yanında, geleneksel elle çizimler, bilgisayarlı çizimlerle desteklenmiş ilk Miyazaki animasyonudur. Film Ashitaka’nın köyünden ayrılıp ormanı korumaya çalışan doğaüstü varlıklarla insanlar arasındaki savaşı durdurmaya çalışmasının öyküsünü anlatır.


 

Spirited Away / Ruhların Kaçışı ( 2001 )

 

Aslında her Miyazaki filmi başlı başına makalelere, kitaplara konu olsa da Ruhların Kaçış sadece Japon anime severleri değil tüm dünyada geniş kitleleri etkilediği için üzerinde kısaca durulamayacak bir film. 2002 yılında Berlin’de Altın ayı kazanmasından sonra Akademi ödüllerinden evine Oscar heykelciğiyle dönmesi de filmi efsane haline getirmiştir. Ruhların Kaçışı bir bakıma Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarında’nın Japonya’dan gelen tamamlayıcı halkasıdır. Filmin öyküsü modern dünyada geçmesine rağmen, ailesiyle yolculuğa çıkan Chihiro’nun başına gelen sıra dışı olaylarla fantastik bir macera haline gelmesiyle başlar. Ebeveynlerinin açgözlülüğünü affetmeyen hayaletler onları domuza çevirince, ailesini kurtarmak küçük kız Chihiro’ya kalıyor. Hayaletlerin dinlenme tesisinde bir hamamda çalışmaya başlayan Chihiro’ya bu sürede oradakilerce Sen ismi verilir. Sen, önce kendini bulup ismini geri kazanmalı sonra ailesini kurtarmalıdır. Ruhların Kaçışını gerçek anlamda bir Miyazaki başyapıtı yapansa, hikâyenin anlatım şekli ve merkezindeki kahramana destek veren dünya-uzam kurgusudur. Miyazaki’nin diğer kahramanlarına göre, potansiyelini tam gerçekleştiremeyen bir karakter olan Chihiro film boyunca başka bir karakterin bakış açısından gösterilmez. Seyirci Chihiro karakteriyle bilgisayar oyunlarındaki avatarlar gibi film uzamı içinde gezinir. Film Hayao Miyazaki filmlerini keşfetmek için ilk sıraya konması gereken bir başyapıt.


 

Howl’s Moving Castle / Yürüyen Şato ( 2004 ) 

 

Diana Wynne Jones tarafından yazılan aynı adlı romandan uyarlanan Yürüyen Şato, Sophie isimli genç bir kızın kötülükler cadısının büyüsüyle yaşlı bir kadına dönüşmesinin ve bu durumdan kurtulmaya çalışmasının hikâyesini anlatmakta. Kendine yardım edecek birini ararken Howl adlı genç ve yakışıklı büyücüyle karşılaşan Sophie, büyücüye ait yürüyen şatoda temizlikçi olarak çalışmaya başlar. Alt metninde dünyadaki savaşlara ve yıkımlara, insanoğlunun yok ediciliğine dikkat çeken film, dış görünüşe önem vermeme ve dostluğun önemi gibi erdemlerden bahseder.


 

Ponyo on the Cliff by the Sea / Küçük Deniz Kızı Ponyo (2008 )

 

Doğayı yok eden insan teması, bu filmde de denizleri kirleten bencil insanoğlu şeklinde kendini göstermiştir. Küçük Sosuke ile yolları kesişen Ponyo’nun dostluklarını anlatan filmin görselliği her zamanki gibi büyüleyici. Sosuke’nin Ponyo’yu küçükken denizden alıp ölmesin diye kovaya koyması, okyanusun anne figürüne benzemesi ve Ponyo’nun Sosuke ile tanışmasından sonra insan olmak istemesi gibi anların, olayların olduğu film en renkli en umut verici Miyazaki filmlerinden biridir.


 

The Wind Rises / Rüzgâr Yükseliyor ( 2013 )

 

Konusunu aynı isimli mangadan alan Rüzgâr Yükseliyor, ikinci dünya savaşında Japonlar tarafından kullanılan uçakların tasarımcısı Jiro’nun hikâyesini anlatmaktadır. Emekliliğini açıklayan Hayao Miyazaki’nin son filmi olması nedeniyle büyük beklentiyle karşılanan film, kurmaca bir yaşam öyküsü olmasına rağmen ağır bir melodramdır. Film Jiro’nun çocukluğundan başlayarak üniversiteye gidip uçak mühendisi olmasını gökyüzü sevdasıyla şekillenen hayat öyküsünü anlatır. Aslında Jiro’nun öyküsünde Miyazaki’nin yaşam öyküsüyle paralellikler vardır. Belki de bu yüzden eski filmlerinden farkı bir şekilde daha kişisel, anlaşılması daha zor ama yine de her şeyiyle bir Miyazaki eseri. 


 

Twitter.com/muratduygu

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter