Popüler Sinema

Paylaş
Röportajlar

Ödülün kıyafeti, kıyafetin ödülü

Ödülün kıyafeti, kıyafetin ödülü
Üye: Banu Bozdemir İçinden film geçen festivallerimizin ödül törenleri, gerek jüri kararları gerekse sahneye çıkanların hal ve tavırları nedeniyle uzun soluklu tartışmalara neden oluyor. Taa ki bir sonraki festivale kadar!

 

SİYAD gecesinde Nuri Bilge Ceylan’ın, Bir Zamanlar Anadolu filmiyle büyük ödüle hırkasıyla uzanması olay olmuştu. Aynı sinemacı Cannes’da smokin giyiyordu oysa! Bu tarzı eleştirenler olduğu kadar destekleyenler de vardı. Geçtiğimiz cumartesi yapılan Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü alan Zeki Demirkubuz’un kot pantolon, ve siyah tişörtle çıkması, üstüne üstlük sakız çiğnemesi ‘ödül alanlar nasıl giyinmeli’ sorusunu yeniden gündeme taşıdı! Tamam, Cannes’da bir kıyafet yönetmeliği var o yüzden herkes şık bir şekilde arz-ı endam ediyor ortalıkta, biz de ise kıyafet zorunluluğu yok, olsa bile pek de ipleyen yok. Ben de kendi adıma ‘benim yerime işim konuşsun’ diyenlerdenim.  Çocuklarla imza ve söyleşiye giderken nedense bir şıklaşma girişimi yapıyorum ufaktan. Ama bu kıyafet konusu resmiyete dökülmediği sürece kıyafet konusunda herkes özgürdür, herkesin kendi giyim tarzıdır, yapacak bir şey yoktur! NBC'nin hırkası, Zeki Demirkubuz'un sakızı yeni bir festival modası yaratır mı bilinmez ancak bu konuda sektördeki kişilerin görüşlerini de alalım, onlar ne düşünüyor diye öğrenelim istedik. Ortaya epey farklı sonuçlar çıktı!

 

Murat Şeker (Yönetmen) 

Kıyafet ve tavırlardan daha çok festivalin yarışma bölümlerinin tek tipleşmesinden, yarışmalara seçilen film türlerinin aynılığından rahatsızım ben. Güler yüzün ve 'feel good movie'lerin hafiflenmesi, mizahin dışlanması söz konusu. Ketumluk, asık suratlılık ve buna paralel bir kibrin "seçkinci" bir tavra bürünmesi film festivallerinin halktan uzaklaştırılıp, marjinalleşmesi daha büyük bir sorun. Kılık kıyafet konusuna gelince, moda bence insanin kendine yakışanı giymesidir;) Kişinin tavrı, hayata ve bu festivallere bakışı da kostümünü, imajını belirler. Evet yurt dışındaki festivallere, ödül törenlerine gündelik kıyafetlerle pek katılınmaz. Genel saygı, festivalin prestiji gibi kriterler de bu seçimlerde belirleyici denebilir. Hem Zeki Demirkubuz hem de Nuri Bilge Ceylan her türlü hallerinde bilerek ve isteyerek duruş sergileyecek kadar şuurlu yönetmenler. Sakız çiğneyip, hırka giyerek bir bildikleri vardır herhalde.

 

Caner Alper (Yönetmen) 

 

Onlar çok büyük ve önemli yönetmenler ve pek çok filme imza attılar, büyük festivallere çağrıldılar. Biz daha yolun çok basındayız. Festivaller,  ödül törenleri ve ödüller bizi çok heyecanlandırıyor, onun için çok özeniyoruz hazırlanırken. Zaten öyle özel hissetmediğimiz yere de gitmeyiz. İkisi de çok beğendiğim yönetmenler. Fakat onların hayattaki duruşları da filmleri de bizim duruşumuzdan çok daha farklı zaten. 

 

Füsun Demirel (Oyuncu) 

 

Aslında direk kendilerine soru yöneltmek gerek diye düşünüyorum. Bu magazinde kalmamalı. Şimdi dünya da elbette bu törenlerin de kuralları var...Nasıl ki yönetmen filmini çekeceği zaman o setin kuralları,adabı ve bir set düzeni,set saygısı varsa elbette bu tür törenlerinde var ve katılımcılar o sanata olan saygılarını ifade etmek için biraz da daha özenli, daha protokol ve daha ciddi giyiniyorlar... Ama blucin, tişörtle katılan olmuyor mu, oluyor elbette. Bu ben sızın kurallarınızı takmam tavrıdır gibime geliyor...Nedenini kendilerine sorsak da milletçe rahatlasak diyorum...Aslınsa bu şekilde daha çok dikkat çekip, daha çok konuşuluyorlar. Kimbilir bu da zekice bir taktık olabilir belki...

 

Sevin Okyay (Sinema yazarı) 

 

Ben şahsen hiçbir önemi olmadığını düşünüyorum. Ödülü alan kişi nasıl isterse öyle de çıkabilir, kendisinden beklenen şekilde giyinme girişiminde bulunmayı bir tür saygı gösterisi de sayabilir. Aslında gönlüm, mecburiyetleri eliyle bir kenara itenlerden yana. Öte yandan, insanların her şeyi bırakıp bunlarla uğraşmaları da inanılır gibi değil. Bana herkes "Ne giyeceksiniz?" diye soruyorlardı. Yani, bana! Daima spor giyinen, temizlik ve renk uyumu dışında hiçbir şeye aldırmayan birine. Sonunda neredeyse bir şeyler satın alacaktım ki, bir arkadaşım onda bana göre şeyler olduğunu söyledi. Gittim, ilk verdiğini giydim, tören akşamı da onunla sahneye çıktım. İKSV'yi ve mensuplarını severim, onlara bir özen borçluyum diye düşündüm. Özel bir durum diyebiliriz. Giyinmek isteyebilirim de, istemeyebilirim de. Sonuçta kişisel bir seçim, kişisel bir karardır. Doğrusu Zeki törende çok hoştu, onu farklı bir şekilde giyinmiş görmek beni rahatsız eder. Ben de zaten, yukarıdaki soruyu soranlara tek bir şey söylüyordum: "Kendim olmanın dışına çıkmayacağım." Doğrusu da bu olsa gerek, herkes istediğini yapsın.

 

 Selim Güneş (Yönetmen) 

 

Kişisel davranışlar o kişinin tercihi. Bir yorumum olmaz. Yurtdışında bana böyle bir davranış hiç denk gelmedi. Festivaller bu tip konularda bağlayıcı kararlar da alabilir. Ama çoğu festivalde alınmış böyle bir karar yok... Beni sorarsan benim tercihim böyle olmaz.

 

Ali Ercivan (Sinema Yazarı) 

 

Doğrusu, çok takılmıyorum bu meselelere. Ben olsam asla öyle çıkmam, takım elbise falan şart değil ama en azından şık ve saygılı olmaya gayret ederim. Ama bunlar da böyle adamlar ve sonuçta yapılan törenler de Cannes kapanış töreni falan değil. Sonuçta FACE ödülünü alan Macar yönetmen de tişörtle çıkıyor. Festivalin çapı ve yapılan törenlerin niteliğiyle de alakalı biraz. Dediğim gibi, ben olsam asla böyle davranmam ama davrananı da çok ayıplıyor değilim. Bu işleri o kadar da ciddiye almaya gerek yok bence. Onlar daha resmi davranınca halkın daha çok hoşuna gidecek değil ki hem. Tam tersine, çok daha soğuk ve mesafeli gelecektir bence insanlara.

 

Tunca Arslan (Sinema Yazarı) 

 

Mao'nun "Nerede bir tören varsa, orada pek içerik yoktur" şeklinde çok sevdiğim bir sözü vardır. Dolayısıyla, "askeri törenler" dışındaki törenleri zaten çok ciddiye almamak lazım. Ödül törenleri de, ödül kazananın zahmet edip ödülünü almak için gelmesi dışında, bence çok büyütülmemesi gereken etkinlikler. Mümkün olduğunca sade düzenlenmeleri herkes için en iyisi. Ben Nuri Bilge Ceylan'ın da Zeki Demirkubuz'un da kılık kıyafet açısından ödül törenlerinde "daha özenli" davranmaları gerektiği kanısında değilim. Yurtdışında, Cannes'da vb. çok katı kurallar söz konusu protokol açısından. Zorunlu olarak uyacaksın, ya da törene katılmayacaksın. Dolayısıyla Nuri'nin de Zeki'nin de Türkiye'de ödül alırken kendilerini "evlerinde gibi rahat" hissetmelerinde garipsenecek bir şey göremiyorum.  

 

Müjde Mizgin Aslan (Yönetmen) 


Genel olarak rahat tavırları... Doğrusu bence bir sakıncası yok, isteyen istediği gibi giyinebilir. Biz böyleyiz galiba... Bu töreni küçümsemek falan değil.

 

Ali Murat Güven (Sinema Yazarı) 

 

Sanatı yücelten bir yarışmaya katılmışsınız... İcrâ ettiğiniz o sanatın uzmanı konumundaki kişiler sizin başarı ve emeğinizi doğru teşhis edip ödüllendirmişler... Öte yandan, ülke medyasının temsilcileri de tam karşınıza dizilmiş, üstelik bunlardan bazıları üç kıtaya canlı yayın yapmaktalar... En önemlisi de "halkınız"ın karşısındasınız. Ki o halk elde ettiğiniz başarıya "halk jürisi" oylarıyla, yanı sıra da gişe önlerinde harcadığı zaman ve parayla destek oluyor. Kendinize biraz ayar verin de gardrobunuzdan (hadi smokini-kravatı falan çoktan geçtik) lacivert bir ceket, bir de ütülü pantolon çıkartıp giymeyi öğrenin artık... Böyle davranmak "şekilcilik" ya da "küçük burjuva takıntısı" falan değil, "zarif olmak"tır. Ki gerçek bir sanatçıya yakışan duruş da budur. O sahnenin karşısında oturan eski tüfek Yeşilçam ustalarına dönüp bir bakın hele, sizi alkışlamaya geldiklerinde nasıl giyiniyorlar! Aldıkları eğitimden, sahip oldukları geleneksel görgüden ve emeğinize duydukları saygıdan dolayı böyle davranıyor bütün o kıdemli oyuncu ve yönetmenlerimiz. Siz ise "Heykelciğimi alıp hemen Cihangir'deki kahvede yarım bıraktığım okey partisine geri uzayayım" havalarındasınız.

 

Orçun Benli (Yönetmen) 


Eğer festivalde kıyafet zorunluluğu yoksa, isteyen istediği gibi çıkabilir. Eğer çok rahatsızlık veriyorsa festival yönetimi kıyafet zorunluluğu getirir, olur biter.

 

Melis Pırlanti (Sinema Yazarı) 


Güzel konu, ben de üzerine epey düşünmüştüm. Çünkü Nuri Bilge açıklamalarında öyle şeyler söylüyor ki, kafa karıştırıcı, yani “Türkiye’de samimi ve rahat olmak istiyorum, halk insanıyım, fraklarla smokinlerle kendimi şebek gibi hissediyorum zorla giyiyorum Cannes’da” gibi açıklamalar yapıyor. O zaman bir sempati besleyebiliyor insan bu düşünceye ama genel kanı olarak ben gene de özenilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Nuri Bilge hırkayla çıktığı yere frakmış smokinmiş giyseydi demiyorum ama spor bir gömlek ve ceket de giyip daha derli toplu ve saygı duyulası  görünebilirdi. Sonuçta kıyafet insanın hem kendi iç dünyasını yansıtan, hem kendine hem de karşıdaki insana/insanlara saygısını yansıtan bir şey. Böyle hırkayla sakızla saç baş dağınık vs çıkıldığında, ister istemez “umurumda değilsiniz, yaptığım iş de umurumda değil, bir de bana ödül mü verdiniz, hah gülerim size” gibi bir tavır varmış izlenimi uyanıyor. Sonuç olarak bence amaçları “halktan” gözükmek, daha samimi ve mütevazi duracağını düşünüyorlar sanırım, kötü niyet yok elbette ama biraz daha özenerek de samimi gözükülebileceği düşüncesindeyim.

 

 

Banu Bozdemir

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter