Popüler Sinema

Paylaş
Röportajlar

Cem Yılmaz ve Ferzan Özpetek "Şahane Misafir"i anlatıyor

Cem Yılmaz ve Ferzan Özpetek "Şahane Misafir"i anlatıyor
Üye: Merve Genç Ferzan Özpetek romantizmin yönetmenidir. İlk iki filmi Hamam ve Harem Suare’den sonra bütün ilgiyi üzerinde toplayan Özpetek hem eşcinsel duygsunu hem de romantizmi filmlerinde odağa alır. Yani tam bir aşk adamı ve İtalya’da Türk sinemasının gururudur. Son filmi Şahane Misafir duygusu açısından bir öncekilere göre değişiklik gösterse de hayaletlerle ve gizemle oynuyor olması, bir de bunlara Cem Yılmaz’ın eklenmesi sebebiyle Türkiye’de merakla beklenen bir yapımdır. Biz de Ferzan Özpetek’e ve Cem Yılmaz’a mikrofonumuzu uzattık.

 

Ferzan Özpetek sorularımızı cevaplarken “Benim en çok istediğim şeylerden biridir hayatımda kaybettiklerimle karşılaşmak tıpkı bu filmde olduğu gibi” derken hayaletlerle karşılaşmak istemesi ilgimizi çekti. Cem Yılmaz ise İtalyanca bilmeden oynaması üzerine konuşurken “Va Bene. İtalyanca konuşmak elbette bilmeyen biri için zor ama çok yardımcı oldular. Çok destek oldular. Ferzan mesela bu filmin buradaki vizyonu için gelmeden önce çok Türkçe çalıştı. Şimdi sorun her şeyi anlıyor ve Türkçe cevap veriyor. Biz de destek oluyoruz yani” diyerek espiriyi patlattı. İşte komik, ilginç ve önemli bir röportaj daha...

 

Ferzan Bey Şahane Misafir’in hikayesi ne zaman ve nasıl başladı?


FERZAN ÖZPETEK: Bir arkadaşımın 20 yıl önce başına gelen bir olaydı bu. Yeni ve eski bir eve taşınmıştı. Orada birisini gördüğünü söyledi. Sonra ertesi akşam bir başkasını daha gördüğünü söyledi. Ben de delirdiğini düşünmeye başlamıştım. Çok yalnız diye düşünüyordum, bu hikâye böyle aklımda kalmış, ben de üzerine gittim o konunun…

 

CEM YILMAZ: İşte filmcilerin arkadaşlıkları böyle. Arkadaşını tedavi ettireceğine onun filmini yapmayı tercih etmiş. (gülüşmeler…)

 

Cem Bey sizin filme dâhil olma hikâyenizden bahsedebilir misiniz?


CEM YILMAZ: Bu hikayeyi yaşayan, Ferzan’ın arkadaşı Pino Pellegrino yani filmin kast direktörü dedi ki “Benim başıma böyle bir çorap örülüyor, benim hayatımı film yapıyorlar beni sen oyna”. (gülüşmeler) Benim dahil olma hikayem Ferzan’ın bana bir hediyesi oldu. Yani bu film İtalya’da geçen ve çoğunlukla İtalyan oyuncuların oynadığı bir film elbette ama Ferzan filmdeki tiyatro ekibini daha enternasyonal bir ekipten kuracağını söylemişti. İngiliz oyuncuların Fransız oyuncuların yani filmdeki aktörlerin başka bir ülkeden olduğu bir ekipti. Ben de oradaki Türk karakteri canlandıracaktım sonra enternasyonal ekibin olmasından vazgeçildi ama ben kaldım. Benim kontratım daha sağlamdı, beni çıkaramadı filmden. Çok mutlu oldum orada çalıştığıma. Gerçekten çok güzel bir setti. Filmin neticesini de tabiî ki senaryoyu okuduğumuzda, hikayeyi dinlediğimizde tahmin ediyordum ama bitmiş film çok daha duygusu yüksek olmuş. Her şeyiyle beni çok mutlu etti. Başrol oyuncusu Elio Germano’yu çok beğendim. Bütün filmin duygusu onun üzerinden yaşanıyor. O rol her oyuncunun çok özeneceği bir rol, oynamayı çok isteyeceği  bir roldü ama benim İtalyancam yalnızca Yusuf Antep’i oynayacak kadar olduğu için bana böyle bir imkan tanıdılar. Bir dahaki sefere artık hayaletler benim evime gelir.

 

Cem Bey İtalyanca demişken, İtalyanca konuşmak ve öğrenmek sizin için nasıl bir deneyimdi?


CEM YILMAZ:  Va bene (gülüşmeler) İtalyanca konuşmak elbette bilmeyen biri için zor ama çok yardımcı oldular. Çok destek oldular.

 

FERZAN ÖZPETEK: Ama Türkiye’de de öyle bir durum olsa biz de destek oluruz. Tam tersi olsa yani.

 

CEM YILMAZ: Tabi canım Ferzan mesela bu filmin buradaki vizyonu için gelmeden önce çok Türkçe çalıştı. Şimdi sorun her şeyi anlıyor ve Türkçe cevap veriyor. Biz de destek oluyoruz yani.

 

Ferzan Bey filmde yalnızlık duygusu üzerine odaklanılıyor, ama aynı zamanda sanatın önemi var, 1940’lı yıllarda yaşamış bir tiyatro topluluğu üzerinden direnişçi hareket var, ilişkiler var. Siz bu anlamda filmi özet olarak nasıl tanımlamak istersiniz?


FERZAN ÖZPETEK:  Benim hoşuma giden şey iki tane dünyayı karşılaştırmak. Benim filmlerimde iki kişi karşılaşırlar ve hayatlarını birbirlerine karıştırırlar. Bir dünya başka bir dünyaya karışır. Burada hakikaten 2 ayrı dünya ama gerçekten farklı 2 ayrı dünya. Birinde varlıklar var ben hayalet demek istemiyorum çok yanlış geliyor bana. Çünkü benim en çok istediğim şeylerden biridir hayatımda kaybettiklerimle karşılaşmak tıpkı bu filmde olduğu gibi. O yüzden de 2 ayrı dünyayı karşılaştırdım. Böyle ilerledik senaryoda bakalım ne olacak diye.

 

Son olarak izleyicilere film için ne söylemek istersiniz?


CEM YILMAZ: Bizim sinema seyircimiz çok dinamik. Türkiye’de gerçekten Türk filminin çok yoğun olan Amerikan sineması örneklerine nazaran daha çok izlendiği, Türk filmini çok gözetildiği bir ortam var. Yani rakamlar ve seyirci sayısı onu gösteriyor.  Bu filmin İtalyanca olmasından dolayı çekinilerek izlenecek bir film olmadığını düşünüyorum. Türk filmi hassasiyetinde ilgi göreeceğini ve seyirciyle buluşacağını ümit ediyorum. Çünkü bu bir Türk filmi neticede.

 

FERZAN ÖZPETEK: İlk defa benim bir filmim burada aynı zamanda Türkçe dublajlı da çıkıyor. Yani çok kopya çıkıyorlar. 128 kopyanın 80 tanesi  Türkçe dublajlı. Dublajlı halini seyrettim ve bayıldım ben. Yeni bir film seyrediyormuş gibi çok hoşuma gitti. 


Röportaj: Merve Genç

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter