Popüler Sinema

Paylaş
Röportajlar

Burhan Gün: “Randevu İstanbul ortak platformlar kurmayı amaçlıyor!”

Burhan Gün:  “Randevu İstanbul ortak platformlar kurmayı amaçlıyor!”
Yazar: Seza Köreken Yalçınkaya

Bu sene yirmi üçüncüsü düzenlenen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin direktörü ve TÜRSAK Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burhan Gün’le festivalin hazırlık aşaması ve pandemi sürecinde festival üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. 17-23 Aralık 2020 tarihlerinde gerçekleşecek festival çevrimiçi olacak. Filmlere ve etkinliklere http://www.randevuistanbul.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

 

Festival’in en önemli özelliği her sene farklı bir ülkeyi konuk etmesi. Bu sene odak noktası İngiltere. İngiltere’yi konuk etme fikri nasıl çıktı? Süreç nasıl ilerledi? 

 

Randevu İstanbul’un temel mantığı Türkiye ile bir başka ülkenin ortak bir platform kurabilmesinin yolunu açmak aslında. Ve bunu sinema üzerinde yapmak. Bu noktada her yıl stratejik olarak en doğru partneri seçmeye çalışıyoruz. İngiltere Avrupa Birliği’nden çıkış süreci ile ülkelere özel bire bir anlaşma yapma yönünde kararlar aldı. Bu noktada Türkiye ile de doğrudan birebir bir ilişki başlatacak. Biz de sinema alanında en azından ilk buluşmayı sağlamak ve uzun vadede İngiltere ile Türkiye’nin ortak filmler yapabilmesinin ya da ortak etkinlikler, sinema alanında ortak etkinlikler yapabilmesinin yolunu açmaya çalışıyoruz. O yüzden İngiltere’yi seçtik. 

 

Başka ülkelerle işbirliği yapmanın Türkiye’deki sinema sektörüne uzun ve kısa vadede sizce ne gibi getirileri olabilir? Uzun zamandır gerçekleştirilen bir festival olduğu için şimdiye kadar da etkisi olmuştur. Bunlar nelerdi? 

 

Başka ülkelerle iş birliği yapmak Türkiye Sineması’nın dünyaya açılmasını, ürünlerimizin bütün dünya tarafından izlenip beğenilmesini sağlamak açısından önemli. Bu tip festivaller bir anlamda köprü hizmeti görür ve network oluşmasını sağlarlar. Hem Türkler hem İngilizler olsun ya da seçeceğimiz başka odak ülke sinemacılarıyla bizim sinemacıları tanıştırma fırsatı sağlar. Uzun vadede etkin iş birlikleri, ortak yapımlar veya ortak festivaller yapılmasının yolunu açar. 

 

Geçen sene konuk Rusya’ydı ve Rusya’dan farklı türlerde birçok film izleme fırsatı bulduk. Bu sene izleyiciyi ne bekliyor? Seçkiyi hazırlarken nelere dikkat ettiniz? Kişisel olarak ilginizi çeken filmler oldu mu? 

 

İngiltere’ye Bak Dünyayı Gör ismi her sene konuk ülkenin ismi eklenerek kullanılan bir bölüm. Bölüme bu ismi vermemizin sebebi ise her bir ülkenin sinemasının dünyaya farklı bir bakış açısı sunduğunu düşünmemiz. Bu bölümde her zaman konuk ülkenin sinemasını olabildiğince tüm çeşitliliğiyle izleyiciye sunmayı hedefliyoruz. Bu sene, çevrim içi gösterimlerin taşıdığı risklerden dolayı biraz zorlansak da bu hedefimize ulaştık ve İngiliz Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği’nin de (Producers Alliance for Cinema and Television - PACT) destekleriyle çok güzel, birbirinden farklı türlerde 5 filmden oluşan bir program hazırlayabildik.  Komedi, suç, dram türlerinde Beats, polisiye dram türünde Winter Ridge, romantik komedi türünde Love Sarah, aksiyon komedi türünde Sam Rockwell’li Mavi Iguana ve aksiyon gerilim türünde Sapık bu senenin programını oluşturuyor.

 

Benzer bir çeşitliliği her sene Türk Sinemasına Bir Bakış bölümünde de yakalamak istememize rağmen, maalesef biraz önce bahsettiğim kaygılar, bu hedefe ulaşmamızı mümkün kılmadı ve programımız daha çok dram ağırlıklı oldu. Ama Çağan Irmak’ın Bizi Hatırla’sı, Ali Özel’in Bozkır’ı, Umur Turagay’ın Güzelliğin Portresi, Nazif Tunç’un Karınca’sı ve Mehmet Akif Büyükatalay’ın Oray’ı gibi birbirinden güzel ve başarılı filmlerle bu açığı kapattığımızı ve çok iyi bir program ortaya çıkarttığımızı düşünüyorum.

 

Yine geçen sene olduğu gibi bu sene de kısa filmlere yer veriyorsunuz. Kısa filmin uzun metraj için bir sıçrama noktası olmadığı artık kabul ediliyor. Siz hem “İngiltere’den Kısalar” hem de “Geleceğin Sinemacılarından Kısalar” bölümlerinde seçim yaparken nasıl bir strateji izlediniz? 

 

İngiltere’den Kısalar seçkisinde bu sene 80. Yılını kutlayan British Council Türkiye ile birlikte çalıştık ve BAFTA ödüllü 5 kısa film ile çocukların da ilgisini çekecek 5 kısa animasyondan oluşan bir seçki hazırladık.

Artık gelenekselleşen Geleceğin Sinemacılarından Kısalar bölümünde ise 17 yıldır T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü iş birliği ile düzenlediğimiz, sinema öğrencilerinin kısa film projelerini hayata geçirmelerini mümkün kılmayı amaçlayan Geleceğin Sineması Yarışması kapsamında çekilen kısa filmleri gösteriyoruz. Bu bölümün amacı, yarışma kapsamında çekilen kısa filmlere seyirciyle buluşma şansı vermek ve geleceğin sinemacılarının kendi vizyonlarını halka sunmalarını sağlamak. 

 

Pandemi nedeniyle bu yıl gösterimler ve etkinlikler çevrimiçi gerçekleşecek. Bu durum festivalin hazırlık aşamasını nasıl etkiledi? Avantajları ve dezavantajları nelerdi? 

 

Covid 19 küresel pandemisi yüzünden fiziksel olarak bir etkinliğin yapılması nerdeyse imkansız hale geldi. Sinema salonları da kapatıldı zaten bildiğiniz üzere. Fakat İngiltere ile yaptığımız bu festival planlamasında çok iyi bir noktaya gelmiştik. Bu yüzden bakanlığın da izni ve desteğiyle festivalimizi çevrimiçi hale getirdik. Zorluğu oldu. Özellikle festivalin yüz yüze yapılması, etkinliklerin yüz yüze yapılmasının yaratacağı etki azalmış olacak; ancak yaygınlığını artırmak, daha fazla insana ulaşmak için de bize bir fırsat da doğuracak, bu yüzden iki taraflı düşünmek lazım. Bir tarafta çok zorlanıyoruz yani fiziksel olarak yapmamak nedeniyle; ama bir tarafta da yaygınlaşmak açısından avantaj sağlıyor. Bu önemli. Filmleri online izleyecek insanlar. Tabii sinemanın keyfine varamayacaklar. Bir home video izler gibi izleyecekler. Bu işin zorluğu; fakat onu en aza indirebilmek için soru cevapları; yani yönetmeniyle izleyicilerin buluşabileceği bir soru cevap platformu yaratarak bunları en azından çözmeye çalışıyoruz. 

 

Birçok festivalin çevrimiçi olmasıyla beraber bir yandan ev konforunda festival takip etme kolaylığı geldi öte yandan da bir ritüel olarak sayabileceğimiz “festival takip etmek” artık bir ritüel değil. Festivallerin bu yeni normaldeki durumu ve konumu hakkında fikriniz nedir? 

 

Bu bir geçici dönem bence. Filmler sinemada izlenir. Çevrimiçi yapılması tamamen bu festival ruhunun kaybolmaması, etkinliklere olan inancımızın azalmaması için yaptığımız bir geçiş dönemi yine. Evde kapandığımız dönemde bile sinema ihtiyacımız var. Bunu görmek açısından da olumlu… Fakat her şey normale döndüğünde ritüele geri döneceğiz. Festivali sinema salonlarında takip edeceğiz. Ancak bu yılki festival evden takip, daha çok seçki ve daha fazla insana ulaşmak gibi avantajlar ve imkanlar sağladı. Bunları da kullanıyoruz. 

 

Son olarak, Randevu İstanbul her senenin Aralık ayının sonunda gerçekleşiyor. Bu bilinçli bir tercih miydi? Bu durum festival hakkında aldığınız herhangi bir kararı etkiliyor mu? 

 

Bilinçli bir tercih. Özellikle yılın sonunda yapılmasının sebebi yıl boyu endüstriyel festivaller, etkinlikler yapılıyor. Özellikle batı dünyasında Christmas’dan dolayı Aralık ayında pek fazla etkinlik yapılmıyor. Biz de en azından bu boşluğu özellikle Aralık ayının ilk ya da ikinci haftasında yaparak doldurmaya çalışıyoruz. Sonrasında yoğun bir endüstriyel dünya çapında festival trafiği başlıyor. Aralık en azından bir dinlenme, sakinleşme, odak ülke ile Türkiye Sineması’nın bir araya gelmesi açısından faydalı olan bir tarih. Bilinçli olarak seçilmiştir. Bu noktada devam etmeyi düşünüyoruz.  

Teşekkürler.

 

twitter.com/_cheshirekedisi

 

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter