Popüler Sinema

Paylaş
Röportajlar

BASKIN-KARABASAN filminin yönetmeni CAN EVRENOL ve oyuncusu GÖRKEM KASAL ile Röportaj

BASKIN-KARABASAN filminin yönetmeni CAN EVRENOL ve oyuncusu GÖRKEM KASAL ile Röportaj
Yazar: Korcan Evin Yurtdışında Toronto ve Sitges festivali dahil, birçok festivalde yoğun ilgi gören Baskın-Karabasan filmi, aynı zamanda Amerika’da gösterilecek olan ilk Türk korku filmi ünvanını da taşıyor.

En sevdiğim tür olan korku sineması üzerine yerli/yabancı yönetmenler ve oyuncular ile yaptığım röportajlar serisine bu defa, benim de merakla beklediğim bir film olan “Baskın-Karabasan” filminin yönetmeni” Can Evrenol” ve filmin oyuncusu “Görkem Kasal” konuk oldular. Can ve Görkem ile Moda’da nezih bir cafede buluşup harika bir söyleşi yaptık. Hem Baskın-Karabasan filmi, hem de 80’lerden günümüze tüm korku filmleri hakkında bol bol konuşarak keyifli dakikalar geçirdik. İkisi de gerçekten korku filmlerini çok seviyor ve yakından takip ediyorlar. Ayrıca Can Evrenol, filminin her türlü tanıtım detayları ile yakından ilgileniyor ve bu konu için çok titiz, çok da heyecanlı. Yurtdışında Toronto ve Sitges festivali dahil, birçok festivalde yoğun ilgi gören Baskın-Karabasan filmi, aynı zamanda Amerika’da gösterilecek olan ilk Türk korku filmi ünvanını da taşıyor. Filme, hem Türkiye hem de Amerika dahil diğer ülkelerde başarılar diliyoruz. 


Kendileri, hem Popüler Sinema’da, hem de sosyal medya ortamında yayınlamak üzere yönelttiğim soruları beni kırmayarak cevapladılar.


Can ve Görkem’e, bize vakit ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz.


 

CAN EVRENOL

 

KE- Bize korku sinemasına olan düşkünlüğün hakkında neler söylemek istersiniz? Nasıl başladı bu ilgi? 

 

CE- Kendimi bildim bileli korku filmlerini çok seviyorum. Ne zaman başladığımı kestirmek zor. Annemlerin rönesans ressamları kitaplarına bakarak büyüdüm. İlkokul 1'e giderken kapaklarına bakıp Iron Maiden, Manowar kasetleri alırdım. Ama özellikle korku filmlerinden korkardım hep. 16-17 yaşına kadar uzak durdum 13. Cuma, Elm Sokağı, Chucky gibi filmlerden. Sonra Noe, Haneke, Cronenberg, Carpenter, Hooper, Romero, Fulci ile korku sinemasını baştan keşfedip hayran oldum bu dünyaya diyebilirim.

 

KE- Çektiğin kısa filmlerin hepsi oldukça sarsıcı ve sert geçen hikayelere dayanıyor. Bu filmlerin yapım sürecinde etkilendiğin ve ilham aldığın ne gibi (çizgi-roman, film, kitap vb. gibi) şeyler var? 


CE- Conan'dan, Flowers For Algernoon'a kadar birçok şey herhalde. 

 

KE- İlk uzun metrajlı filminiz olan Baskın-Karabasan, yurtdışında festivalden festivale koşuyor ve çok güzel övgüler, olumlu eleştiriler alıyor. Genç bir yönetmen olarak böyle güzel bir başarının temelinde neler yatıyor? Baskın filminin bu kadar ilgi göreceğini düşünüyor muydunuz?


CE-  Şu ana kadar benim için müthiş gurur verici ve eğlenceli bir tecrübe oluyor Beklediğimin üzerinde bir ilgi oluştu açıkçası. Ama eleştiriler de var tabi. Ciddiye alınıp adam gibi dünya sahnesinde eleştiriliyor olmak bile heyecan verici tabii ki. Bazı açılardan çok olgun bir film gibi, ama bazı açılardan da 9 yaşında yaptığım resimlere benzeyen bir hamlığı var filmin. Bir sonraki film nasıl olacak bende şimdiden çok merak ediyorum .

 

KE- Baskın-Karabasan,1 Ocak 2016’da gösterime giriyor. Sizce film,Türkiye’de yurtdışında gördüğü ilgiyi görebilecek mi? Neler söylemek istersiniz Türk korku filmi seyircisine Baskın-Karabasan’la ilgili? 


CE-  Bu konu benim için tamamen bir muamma açıkçası. Filmimize gidecekler, korku filmi olarak değil de, bir gece yarısı sineması gibi düşünüp, kendi halinde, garip ve karanlık bir film diye giderlerse daha iyi olur.

 

KE- Çektiğiniz kısa filmlerde karşılaştığımız “gore tarzı” çekimlerinizi Baskın-Karabasan filminde de görebilecek miyiz, yoksa film daha sade bir anlatıma mı sahip?


CE-  Filmin aslında ikisinin karışımından yükselen bir yapısı var


 

KE- Uzun zamandır yurtdışında Baskın-Karabasan ile beraber sizde tüm festivalleri gezdiniz. Oralarda nasıl bir ilgi var Türk korku filmi yönetmenine karşı? 


CE- Türk korku filmi diyince boş bir küme geliyor birçok insanın aklına, ama bunun yanı sıra çok da merak ediyorlar açıkçası. Bir yandan Dabbe ve Musallat gibi filmleri bilenler de çıkıyor. Çok ilgili bir kitle var buradaki tüm festivallerde. Genelde Nuri Bilge Ceylan'ı tanıyorlar Türkiye diyince. Birkaç yerde “Baskın-Karabasan” ile “Bir Zamanlar Anadolu'da” filmi arasında bağ kurularak yapılan yorumlar ucundan da olsa bizi çok mutlu etti. Austin Chronicle “Baskın-Karabasan” için “Bir Zamanlar Anadolu'da ve “Hellraiser” birleşimi bir film" ifadesini kullandı.

 

KE- Baskın-Karabasan’dan sonra yeni korku filmi projeleriniz var mı? 


CE-  Mutlaka korku filmi yapacağım diye bir iddiam yok, ama oldukça karanlık ve uçuk iki senaryo üzerinde çalışıyoruz Cem Özüduru ile.

 

KE- Korku sinemasında The Thing, Evil Dead, Exorcist vb. gibi hala konuşulan ve bu filmlerden türeyen yüzlerce film var. Sadece Türkiye değil birçok ülkede bu filmlerin esintilerini görebiliyoruz. Sizce Türk korku filmlerinin (en azından bazılarının) yıllarca konuşulması ve kült bir film haline gelmesi için ne gibi bir yol izlenmeli? 


CE- Türkiye’de doğru sinematografi konusunda Vavien, Yozgat Blues, Küf, Çoğunluk ve Abluka gibi filmlerden feyz alınırsa çok daha iyi işler çıkabilir.

 

KE- Bu kadar kanlı sahnelerin ve makyajların olduğu bir sette ilginç veya komik olayların yaşanmaması mümkün değil. Var mı karşılaştığınız enteresan olaylar veya zorluklar? 


CE- Soğuk en büyük dertti. Ne kadar ısıtıcı da getirsek , ne yaparsak yapalım bazı sahneler için büyük bir fiziksel dayanıklılık gerekti. Sahnelerde kullandığımız yüksek miktardaki kanın, oyuncuların üzerine yapışması ve her sabah hamama gidip temizlenmeleri de ayrı bir zorluk oldu bizim için. Sonuçta 28 gün hep gece çektik filmi ve neredeyse tamamı dış mekandı. İç mekanlar bile, dış mekanlar kadar soğuktu. Plastik makyajda “Derya Ergün” bize ağabeylik etti. “Sıla Karakaya” ve ekibi yoklukta müthiş setler yarattı. Ayrıca Bülent İşcan'ın atölyesinden bir ufak yardım da filme büyük katkı sağladı.


 

KE- Türk korku sineması, nereye gidiyor? Örneğin sizce, bir “dönem fantastik/korku filmi” yapılabilir mi Türkiye’de?


CE- Bunu  hep birlikte göreceğiz. Ama şunu söylemeliyim ki, Nuri Bilge Ceylan bir Argento veya Lynch senaryosu yazıp, yönetse dünya yerinden oynar gibi geliyor bana.

 

KE- Bugüne kadar sizi en çok etkileyen ve favoriniz olan birkaç yabancı korku filmi yazar mısınız? 


CE- Shining / Texas Chainsaw Massacre (1973) / The Blair Witch Project / Quest For Fire / Lost Highway  /  The Cabinet of Dr.Caligari


 

GÖRKEM KASAL

 

KE- Kendinizden ve oyunculuk deneyiminizden kısaca bahseder misiniz?


GK- Oyunculuk maceram, New York Film Akademisinde kamera önü oyunculuk programına dahil olmak istememle başladı. O program esnasında bunu bir mesleğe dönüştüreceğimden emin değildim. Fakat Bilgi Üniversitesi'nin Sahne Sanatları alanı bölümüne girince işler değişti. Oyunculuk dışında farklı disiplinlerle de haşır neşir olup üniversite döneminde tiyatro yapmaya başladım. Duru Tiyatro, Kumbaracı 50 ve Yan Etki sahne gibi mekanlarda sergilenen oyunlarda oynadım. Bu esnada tiyatro yaparken Baskın diye bir kısa filmde oynamıştım. Sonra zamanı geldi ve uzun metraja dönüştü.

 

KE- “Baskın-Karabasan” filmindeki canlandırdığınız karakter hakkında bilgi alabilir miyiz? 


GK-  Arda, çaylak bir polis. Çocuk yaşta annesi ve babasını kaybedip amcasının yardımlarıyla amcasının bir arkadaşı olan filmdeki Remzi sayesinde polisliğe yeni yeni başlamış. Kendisi biraz ilginç bir karakter. Şimdilik bu kadar söyleyelim.

 

KE-  Baskın-Karabasan, yurtdışında festivalden festivale koşuyor ve çok güzel övgüler, olumlu eleştiriler alıyor. Sizde Can Evrenol ile birlikte bu festivallerde bulundunuz. Özellikle Toronto ve Sitges festivalinde Baskın-Karabasan filmi nasıl karşılandı? Bir Türk korku filmi yönetmenine ve oyuncusuna karşı nasıl tepkilerle karşılaştınız bu festivallerde?


GK- Evet Can ile beraber filmin Dünya prömiyerini Toronto Film Festivalinde yaptık. Sonrasında Austin Fantastic Fest ve Sitges Film Festivalinde de gösterimleri oldu. Açıkçası gitmeden evvel öngördüğüm şeyler dört kat bir gaz ve heyecanla önüme çıktı. Film festivallerde çok büyük ilgi gördü ve Toronto'da Amerika dağıtım hakları satıldı. Amerika'da vizyona girecek Türkiye'den gelen ilk korku filmi olacak. Seyircilerin enerjisi başlı başına bir olaydı. Toronto'daki ilk gösterimini hiç unutabileceğimi zannetmiyorum mesela. 1300 kişilik bir salon ve tek boş koltuk yoktu. Can da hep beni sunduğunda Turkish Bruce Campbell diye çağırıyordu. İnsanlar daha da gaza geliyordu. 


 

KE- Sanırım Baskın-Karabasan sizin ilk uzun metrajlı filminiz. İlk deneyiminizin bir korku filmi olması nasıl bir duygu? Senaryoyu okuduğunuzda neler hissettiniz? Hiç yapamayacağınızı düşündünüz mü?


GK-  Evet Baskın-Karabasan benim ilk uzun metrajım ve sinemadaki ilk başrolüm. Bunu bir korku filmiyle yapmak çok eğlenceliymiş. Hele de güvendiğin ve inandığın biriyle olunca acaip oluyor gerçekten. Sette hep öyle bir atmosferin içerisinde olduğum için hiç bir zaman yapamayacağımı düşünmedim. Senaryonun son sayfasını bitirdiğim an gözümün önüne görseller gelip duruyordu. Çok heyecanlanmıştım.

 

KE- Bu kadar kanlı sahnelerin ve makyajların olduğu bir sette ilginç veya komik olayların yaşanmaması mümkün değil. Var mı karşılaştığınız enteresan olaylar veya zorluklar? 


GK- Yani aralarda çay içmek ve birşeyler yemek zor oluyordu tabii. Birde havanın soğuk olduğu zamanlarda kanlı bir şekilde iş yapmak gerekiyorsa tadından yenmiyor gerçekten! Ama bu zorluklar içerisinde kendi kendinize düşünüp bu tür deneyimlerin başınıza kolay kolay gelmediği düşünüp daha çok motive olabiliyorsunuz. Ben öyle yapmayı tercih ettim. Düştüğünüz durumlar gülünç olabiliyor belki ama motor dendikten sonra ortada gülünecek birşey kalmıyor pek.

 

KE- Baskın-Karabasan filmi kendisini cinli ve büyülü korku filmlerinden ayıran bir yapım. Gerilimi bol biraz da gore tarzında bir film. Sizce film,Türkiye’de yurtdışında gördüğü ilgiyi görebilecek mi? Neler söylemek istersiniz Türk korku filmi seyircisine Baskın-Karabasan’la ilgili? 


GK- Film şu zamana kadar vizyona girmiş Türkiye'den çıkan korku filmlerinden çok farklı. Cin veya periler üzerine kurulu bir yapısı yok. Ayetlerden alıntı yapıp korkmak da yok. Filmin sırrı atmosferinde. Bence yurtdışında gördüğü ilgiden daha çok ilgi görecek. Çünkü Türkiye seyircisini bu tip bir korku filmine aç bırakmıştık. Artık karnının doymasının vakti geldi diye düşünüyorum. Zaten Film Ekimi gösteriminde bunun ilk kıvılcımlarını gördük.


 

KE- Var mı görünürde yeni korku filmi projeleri? Yine bir korku/gerilim filminde oynamak istermisiniz?


GK- Şimdilik önümde yeni bir korku filmi yok. Baskın-Karbasan’ın vizyona girmesini bekliyorum. Zaten olursa da yine Can ile olur.

 

KE- Korku filmleri izlemeyi sever misiniz? Korku filmlerine ait en sevdiğiniz birkaç yabancı filmi yazar mısınız?


GK- Korku filmi izlemeyi severim. Eskilerden en çok Evil Dead, Elm Sokağında Kabus, Suspiria, Hellraiser ve Poltergeist filmlerini seviyorum. Son dönemlerde en çok ilgimi çekenler ise, It Follows, A Girl Walks Home Alone at Night ve Cabin in the Woods.

 

Baskın-Karabasan filmini takip etmek için ;

 

www.facebook.com/Baskın-Karabasan

Twitter.com/baskinthemovie

www.baskinthemovie.com

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter