Popüler Sinema

Bir sahne düşünün akşam yemeği için ailecek mütevazi mutfak masasında toplanmışsınız; evin annesi günlük yemekleri servis ederken ailenin 20’li yaşlarındaki genç oğlu kolunda bir zamanlar Yeşilçam’ı sallayan aktrislerden biriyle içeri giriyor ve “akşam yemeğine misafirimiz var!” diyor!  İşte Liverpool’da yaşayan Turner ailesinin 1978’de yaşadığı tam da bu sahne… Bir farkla, içeri giren Hollywood bir zamanlar en güzel kadınlarından ve aranan oyuncularından biri olan Gloria Grahame...

2017’nin Eylül ayından bu yana pek çok butik bağımsız film festivalini gezen ve de senaryo/oyunculuk dallarında 3 BAFTA adaylığı olan Yıldızlar Asla Ölmez (Film Stars Don't Die in Liverpool) tam bir trajik Hollywood masalı. Sinefilleri hariç tutalım ama genç neslin adını belki sadece Güzel ve Çirkin/The Bad and the Beautiful (1952) filmindeki Oscar ödüllü performansıyla duyduğu Gloria Grahame’in son aşkı Peter Turner ile olan ilişkisini ve yaşamının son yıllarını perdeye taşıyan yapım, hem Grahame’e bir saygı duruşu hem de leziz, gözde yaş bırakan tam bir dönem filmi… 

İngiltere’de orta sınıf ailesiyle sıradan bir yaşam süren, tiyatro sahnesinde kendisine yer kapmak için mücadele veren Peter, oyunculuk egzersizleri yapan, orta yaşlı ama halen çekiciliğini koruyan, enteresan bir kadınla tanışır; Peter aslında kim olduğundan habersiz Gloria’ya hayatının kapılarını aralarken, Gloria ise hayatının bu zor döneminde kendisine ilaç misali iyi gelen Peter’a tutunur…     

Neyse ki Hollywood’un henüz çatır çatır harcamadığı, gözlerin aradığı oyunculardan biri olan  Annette Bening’i muhteşem bir performansla canlandırdığı Gloria Grahame’in hüzünlü hikayesi, öykünün diğer sahibi olan Peter Turner’ın anılarından ve Turner’ın bir röportajında ifade ettiği üzere gerçek yaşananlara sadık kalınarak senaryolaştırılmış. Turner’ın kendisinin de filmde küçük bir rolle göründüğünü ekleyelim. 32 yaşındaki İngiliz aktör Jamie Bell’in Bening’in etkileyici performansı karşısında hiç ezilmeden oynayarak rolünün hakkını verdiğini ve ikilinin “aşkın yaşı yoktur!” elektriğini seyirciye geçirebildiğini söyleyebiliriz. Zaten aday gösterildiği 3 Bafta dalının ikisi başroller, diğeri de en iyi uyarlama senaryo oluşu, filmin omurgasının sağlamlığını da kanıtlar nitelikte. Beyazperde performansını halen sürdüren bir diğer yetkin İngiliz oyuncu Julie Walters’in canlandırdığı, yan karakter Bella da filmin ayrı tatlarından biri… 

Filmin insanı alıp götüren California Dreamin', I Haven't Got Time to Cry, Ace in the Hole gibi aşinası olunan soundtrack parçalarının yanı sıra (orijinal müzikler ise J. Ralph’e ait), şüphesiz ki sanat yönetimi ile içe içe çalışan saç-makyaj ve kostüm ekiplerinin başarısı yapımın masalsı ruhunu pekiştiriyor. Filmin kurgusunun da bir anlatım aracı olarak kullanıldığını ve seyirciye hikayeyi yapboz parçaları gibi sunduğunu ekleyelim.  

Uzun lafın kısası, hüzünlü ve buruk dönem öyküsüyle Yıldızlar Asla Ölmez, bizim Yeşilçam oyuncularımıza ahde vefa sergilememiz gerektiğini hatırlatması açısından da kıymetli bir film. Yanınızdakini yanınızdayken sevin, arkasından değil… 

twitter.com/duygukocabayli