Popüler Sinema

“Yaşamın güzelliğini şartlara bağlamadan anlatan Yaşamak Güzel Şey, aslında bir kez daha bu ülkede kahkahadan yerlere yatırabilen filmlerin yapılabileceğini bir kez daha gösteriyor. Komedinin ve duygusallığın orta tadında bir kıvamı…” 

Mandıra Filozofu filmlerini bilirsiniz. Felsefe okuyan Mustafa Ali’nin hayatta karşı olduğu konuları izleriz. Müfit Can Saçıntı, bize aslında hayatın kıymetini ve önemli zannettiğimiz şeylerin aslında ne kadar boş olduğunu gösterir. 2 filmin ardından Saçıntı bu kez yine aynı çizgide, fakat başka bir adam, başka bir hayat ve başka bir hikaye özelinde yoluna “Yaşamak Güzel Şey” ile devam ediyor.

Üçüncü kez yönetmenlik koltuğuna geçen Müfit Can Saçıntı'ya başrolde başarılı oyuncu Yasemin Çonka eşlik ediyor.Ayrıca filmde Zihni Göktay, Ayşegül Atik, Günay Karacaoğlu, Reha Özcan, Renan Bilek gibi usta isimler de yer alırken Onur Dilber, Merve Hazer, Fulden Akyürek, Nihan Tarhan gibi genç kuşağın isimleri de kadroda bulunuyor. Film, yaşamın tüm koşullarına boyun eğmiş ve pısırık bir adam olan Müfit’in başına gelen talihsiz bir olay sonucu yaşama başkaldırmaya başlaması ile bir anti kahramana dönüşmesini ve hayatın güzelliklerini keşfetmesini konu alıyor.

Gerçek mutluluğun bedava olduğunu ve öyle bir yerde satılmadığını, filmde dediği gibi mutluluğun formülünün şişeleyip satılmadığını, bir anlamda anlatmaya çalışan Müfit Can Saçıntı, bu defa ki bağımsız yapımında daha güçlü şekilde gelmiş. Filmdeki espriler o kadar yerindeki, gülmeden yerinizde durabilmeniz mümkün değil. Uzun zamandır bir filmde bu kadar çok eğlenerek ve hissederek güldüğümü hatırlamıyorum. Yine Mandıra Filozofu’ndaki gibi yine ilginç anekdotlar da bu filmde karşımızda. Örneğin sınavlara karşı çıkan Müfit, bu tezini Newton ve Arşimet gibi dehalardan sunuyor ve karşısındaki adam da susa kalıyor. Mesela illa erkeğin mi çiçek alıp çıkma teklif etmesi lazım, bir kız bunu yapamaz mı diyerek kızına gaz veriyor. Başta dediğim mutluluk formülünün şişeleyip satılması konusu da önemli. Bu filmleri hemen geçmemek lazım. Derininde bulunan ağır felsefeleri, film bitiminde sizleri iyice düşündürüyor.

“Yılın en duygusal komedi filmi” sloganıyla yola çıkan film, aslında bu mottoyu baba-oğul ilişkisi ve finaldeki sürpriz sahnesiyle biraz yakalıyor gibi. Ama filmdeki dram konusu biraz daha yedirilmeliymiş gibi geldi bana. Komedi, dozunu aşsa da hiç sırıtmadan çok iyi duruyor, fakat bu filmde dram konusunda biraz daha beklentiye girebiliyorsunuz. Görüntü yönetmeni Ferhat Uzundağ, yine harikalar yaratmış. Başarını ilk olarak Gözde Kural’ın ilk filmi olan Toz’da izlemiştim ve çok beğenmiştim. Özellikle Atatürk Arboretumu’ndaki flycam ve orada devam eden sahneler çok başarılı.

Oyuncu kadrosu da usta ve genç kuşa isimlerle dolu ve hepsi de apayrı çok güzel. Yasemin Çonka’yı dizileri, filmleri ve oyunlarıyla zaten harikalar yaratan ve çok sevilen bir oyuncu. Burada da kocasının yanındaki ve onun peşinde olan eş rolünde yine harika. Ayrıca Günay Karacaoğlu, Zihni Göktay ve Ayşegül Atik gibi usla isimleri özlediğinizi fark edebiliyorsunuz. O isimleri şahane performanslarla yeniden sinemada izlemek inanılmaz bir tutku. Genç isimlerin de usta isimlere uyumlu eşlikleri gözden kaçmıyor.

Filme Selda Bağcan ve Moğollar’ın 1971 yılında çıkardıkları “Yalan Dünya” şarkısını tema olarak seçmesi de çok tatlı durmuş. Filmlere eski şarkıların seçilmesi olayını çok seviyorum. Hem o şarkıyı yeniden hatırlıyoruz, hem de madenlerimizi yeniden keşfediyoruz.

Yaşamın güzelliklerini ve her şeye rağmen, yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğunu bu filmle yeniden hatırlayacaksınız. Yaşamak Güzel Şey, yüzünüzde tebessümü eksik etmeyecek.

Twitter.com/CarpeDiem_Dali